Dilek Taşı'nın Macide'si Perihan Savaş'ın kesinlikle izlenmesi gereken 3 filmi

Dilek Taşı dizisi, bir dönem işi olarak dikkat çekiyor. Perihan Savaş'ın kariyerinde önemli bir yer tutan aynı zamanda Türk sineması için de kıymetli hikayelere sahip olan pek çok filmi bulunuyor. Dilek Taşı dizisiyle ekrana geri dönen Perihan Savaş'ın kesinlikle izlenmesi gereken 3 filmini derledik.

Akşam

Hüsna Köşger

Perihan Savaş, Dilek Taşı adlı diziyle ekrana döndü. Dilek Taşı'nda Macide Rona karakterini oynayan usta sanatçı Perihan Savaş, hem sinemada hem de tiyatroda sayısız önemli projede oyunculuk yapmış bir sanatçı. Oyunculuğa çocuk yaşta Şehir Tiyatroları'nda, sinemaya ise 1971 yılında başlayan sanatçı, Bedrana filmiyle 1974 yılında Altın Portakal'da En İyi Kadın Oyuncu ödülüne de değer görülmüştü.

Özellikle 1970'li yılların en çok başrol alan kadın oyuncularından olan ödüllü sanatçı Perihan Savaş'ın mutlaka izlenmesi gereken 3 filmini sizler için derledik:

1 - BEDRANA / PARTNER: AYTAÇ ARMAN

Perihan Savaş'a Altın Portakal'da En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandıran film, Bekir Yıldız'ın romanından uyarlanmıştır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki toprak ve insan ilişkilerini konu edinmektedir.

Yurt dışından da iki ödül ile dönen bu film sonrası Savaş ile Arman, Hostes filminde de başrolde yer almışlardı.

2 - SU / PARTNER: TALAT BULUT

Perihan Savaş'ın Talat Bulut ile başrolünü paylaştığı filmde, ağalık sistemi eleştirilmektedir. Para kazanmak büyük için şehre giden Merdan memleketine döner. Gelirken yanında da, köylülerin o vakte kadar görmediği sarı bir sünger yatak getirir. Ancak Merdan'ın yokluğunda köyün ağası, başlık parasını verip Pero'yu yani Merdan'ın sevdiği kızı alır. Yetmez bir de Merdan'ın getirdiği sarı sünger yatağı ister.

Bu arada kuraklık yaşayan köyün toprağı için su, ağada bulunmaktadır. Ağa yatağa sahip olamadığı için köylünün de kuyudan su çekmesini yasaklar. Merdan'ın ise diğer köylüler gibi ağanın isteklerine boyun eğmeye niyeti yoktur.

3 - KÖPEKLER ADASI / PARTNER: TANJU GÜRSU

Perihan Savaş ile Tanju Gürsu'nun başrol oldukları filmde; kendisini yeniden kanıtlamaya çalışan bir gazeteci ile ıssız bir adada kendisini köpeklerine adayan eski bir sinema sanatçısının dramatik öyküsü anlatılır.

Mesleğinden dışlanmış bir gazeteci, çevresinde yaşadığı sevgisizlik yüzünden insanlardan uzaklaşır ve satın aldığı adada köpekleri ile birlikte yaşayan eski bir sinema sanatçısı olan kadınla röportaj yapmak ister. Kadın ise adaya kimsenin gelmesini istemez.

Gazeteci kendisini kabul ettirebilmek için köpeklere bakıcı olur. Ve bu gizemli kadının, eski şöhretli günlerini hatırlayıp düşler görmeye başlar. Kadının gerçek kimliğini çözmeye çalışan gazetecinin bu arada sağlık durumu da bozulmaktadır. Mesleğine yeniden dönebilmek için umut bağlamış olduğu kadının, kendisine öldüreceği sanrısına kapılıp adayı terk eder. Ancak adadan gelen köpek sesleri peşini bırakmaz ve onu ölüme çağırır.