Indie Wire
Normalde Ağustos, gişe rekorları kıran yaz sezonunun zirvesi ile sonbahar festival devresinin başlangıcı arasındaki köprüdür . Elbette, her zaman sinemalarda gösterilen birkaç büyük stüdyo projesi vardır, ancak birçok sinema tutkunu Venedik, Toronto ve Telluride'de çıkış yapan ödül adaylarının listesini dört gözle beklemeye başlar.
Bu ayın listesi her zamanki kadar çok orijinal film içermese de yazın en kötü günlerinde serin kalmanıza yardımcı olacak komedi klasikleriyle dolu. "Ferris Bueller's Day Off" ve "Coming to America" gibi nostaljik 80'lerin filmlerinden "Sausage Party" gibi yüksek R-puanlı modern hitlere kadar herkes bu ay gülecek bir şeyler bulabilmeli. Ayrıca, "Lost in Translation" gibi bağımsız klasiklerden "Paddington" gibi aile hitlerine kadar değişen seçimlerle bol miktarda dramatik malzeme var. Bu Ağustos'ta Netflix'te yayınlanan yedi favori filmimiz için okumaya devam edin.
Ferris Bueller's Day Off (Şu anda yayında)
John Hughes'un sonsuza kadar yeniden izlenebilir bir hayat klasiği, tüm zamanların en iyi gençlik filmlerinden biri olmaya devam ediyor. Matthew Broderick, kariyerini belirleyen rolünde, en iyi arkadaşını ve kız arkadaşını çılgınca oynadığı efsanevi bir günde kendisine katılmaya ikna eden karizmatik bir lise öğrencisi olarak parlıyor. Duvarları yıkan dördüncü duş monologlarından şarkı eşliğinde geçit törenine kadar neredeyse her sahne, film tarihinde ikonik bir an olarak kendi başına duruyor.
Lost in Translation (Şu anda yayınlanıyor)
İlk gösterime girmesinden yirmi yıl sonra, Sofia Coppola'nın Bill Murray ve Scarlett Johansson ile yaptığı işbirliği, üç sanatçının da kariyerlerinde ufuk açıcı bir çalışma olmaya devam ediyor. Murray, bir reklam filmi çekmek için Tokyo'ya yaptığı gezi, aynı derecede yalnız bir genç kadınla sürpriz bir karşılaşmaya yol açan, yıkılmış bir film yıldızını canlandırıyor. Film, Murray'in kariyerinin üçüncü perdesinde oynamaya devam edeceği arketipleri geliştirmede ve Johansson'u yetenekli bir başrol oyuncusu olarak kurmada uzun bir yol kat etti. Coppola'nın "Priscilla" filminin bu yıl sinemalarda gösterime girmesine kadar geçen günleri geri sayarken, filmi yeniden izlemek için mükemmel bir zaman.
Coming to America (Şu anda yayınlanıyor)
Eddie Murphy, 1988'de John Landis'in Amerika'da aşkı arayan Afrikalı bir hükümdarı canlandırdığı sudan çıkmış balık komedisi Coming to America'nın manşetini yaptığında gücünün zirvesinde olan bir film yıldızıydı. Arsenio Hall ve James Earl Jones'un büyüleyici destekleyici performanslarıyla birleşen hayali Zamunda ülkesindeki ayrıntılara gösterilen özen, "Coming to America"yı birden çok kez tekrar izlense de hâlâ geçerliliğini koruyan bir 80'ler komedisi yapıyor.
The Jerk (Şu anda yayında)
Steve Martin hayranları için büyük bir ay çünkü "Only Murders in the Building" merakla beklenen üçüncü sezonuyla Hulu'ya dönüyor. Komedi efsanesinin son çalışmasını beklerken, onun en ikonik filmlerinden birini yeniden ziyaret etmenin tam zamanı. Rob Reiner'in "The Jerk" filminde Martin, dünyaya açılma ve servetini arama girişimleri çok komik bir şekilde başarısız olan fakir bir Siyahi ailenin beyaz oğlu olarak rol alıyor. Stanley Kubrick'in favorisi olan film, Martin'in "SNL" şöhretinden film yıldızlığına geçişine yardımcı oldu.
Paddington (14 Ağustos'ta yayınlanıyor)
Son on yılın en beğenilen aile filmlerinden biri olan "Paddington"da Ben Whishaw, kendini beklenmedik bir şekilde büyüleyici bir Londra gezisine çıkaran marmelat seven Perulu bir ayıyı canlandırıyor. Muhteşem "Paddington 2" çoğu hayranın zihninde orijinal filmi haklı olarak geride bırakmış olsa da, "Paddington" hala sevilen İngiliz karakterine uygun bir giriş olarak tek başına duruyor. Peru'da geçen "Paddington 3" vizyona girmeden önce kendinizi kaptırmak için harika bir zaman.
The Pope's Exorcist (16 Ağustos'ta yayınlanıyor)
Netflix'in en son hit sinema filmi, bu Nisan ayında izleyicileri ürküten, Russell Crowe liderliğindeki Vatikan gerilim filmi "The Pope's Exorcist". Film, nispeten standart bir şeytan çıkarma olay örgüsüne sahipken, ayrıntılı Katolik ikonografisi ve Crowe'un imzası olan ağırlık, onu oldukça keyifli bir deneyime dönüştürdü. David Gordon Green'in "The Exorcist: Believer" filmi bu sonbaharda şeytani gerilimleri zamanın ruhuna geri getirmeden önce film harika bir meze olmalı.
Sausage Party (23 Ağustos'ta yayınlanıyor)
Seth Rogen ve Evan Goldberg, yazıp yapımcılığını üstlendikleri bu ayki "Teenage Mutant Ninja Turtles: Mutant Mayhem" ile animasyon türüne geri döndüler. 1980'lerin kanalizasyon sakinlerine modernize edilmiş yaklaşımları olumlu eleştiriler alıyor - ancak bu, son animasyon çabalarından oldukça farklı. "Sausage Party", Pixar tarzı animasyona, Rogen'ı herkesin bildiği bir isim yapan ikinci sınıf mizahı aşılayarak, delicesine istekli olduklarını fark eden antropomorfik bakkallardan oluşan bir zümrenin hikayesini anlatıyor. Basit bir şok değeri öncülü olabilecek şey, ekranda göreceğiniz en çılgın yemek alemiyle sonuçlanan oldukça yaratıcı bir yaz filmi oldu.