''Passing'' klasik uyarlamadan çok daha ötesi

10 Kasım'da sinemada ve dijital platformlarda kendine yer açan “Passing” sessiz sakin büyüledi. Film, seyircisini tüm nüanslarıyla birlikte ırkın günümüz toplumunda hala nasıl göründüğüne dair rahatsız edici gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyor. Gerçek şu ki; ''Passing'' şık bir uyarlamadan çok daha ötesi...

Aksam.com.tr

Belgin Özdemir

Nella Larsen'in 1929 tarihli aynı adlı romanından beyaz perdeye yansıyan "Passing" iki ırklı kadının hikayesi... Irene Redfield siyah topluluk içinde kalıyor ve Clare Kendry beyazların tarafına "geçmeyi" seçiyor.

"Passing" sadece bir roman değil çünkü bundan daha fazlasını kucağınıza bırakıyor. Irk tartışması, öykünme, aslına rücu ve zihinlerimizin ettiği oyunlar... Tüm bu başlıklar "Passing"i zarafet ve sessizlik ile bir araya getiriyor.

Clare ve Irene yıllar sonra şans eseri karşılaşıyorlar. Her iki kadın da eski hayatlarını geride bırakmak yerine, tekrar gözden geçirme ihtiyacı duyuyor. Kimlik sorgulaması başlıyor ve özlemlerle başa çıkma, öykünme hali yerleşiyor kadınların gözlerine.

Film, oyuncu Rebecca Hall'un ilk yönetmenlik denemesi. Hall, görsel olarak çarpıcı bir yolculuğa çıkarıyor bizi.

Bu filmi yapmak, benim hiçbir zaman gerçekten erişemediğim o tarihin keşfidir...

"Kim bir şey olmaktan memnun?" Filmin en güzel sorusu... Irene'in söylediği gibi: "Hiç kimse hayatta tamamen mutlu, özgür ve güvende değil!" Keskin siyah-beyaz görüntülerde çok ince ve hüzünlü bir şekilde tasvir edilen insanlar, evrensel ve rahatsız edici gerçeklerle yüzleşmeye zorluyor herkesi.

Kısa bir "Aşk Bitti" filmi: The Human Voice

90'lardan karanlık ve cesur bir film

5 özel filmle tarihte yolculuk...