2015 yılının incileri... Gözden kaçmaması gereken 3 harika film önerisi

Bazı filmler vardır, özellikle yalın konusu ve olağanüstü performanslarıyla kendini hatırlatır. İşte, 2015 yılının gözden kaçmaması gereken en iyi 3 filmi...

2015 yılının gözden kaçmaması gereken 3 underrated (önemsenmemiş) filmini, siz sinemaseverlere hatırlatmak istedik.

The Lobster (Istakoz)

Dikkat, damsız girilmez! Sadece 2015 yılının değil, tüm zamanların en özgün ve sıra dışı senaryosuna sahip desek "The Lobster" (Istakoz) için abartmış olmayız. Yorgos Lanthimos'un bu özel filmi yakın bir gelecekte geçiyor. İlişkisi olmayan yalnız insanları tutuklandığı bu distopyan hikayede, otel adı verilen bir yerde kendilerine bir eş bulmaları için 45 gün süre verilen bu insanlar eğer dengi birini bulamazsa seçtikleri bir hayvana dönüşecektir ya da ormanda ölüme terk edilecektir! Üstelik öyle önünüze gelenle çift olamıyorsunuz, huyu huyunuza uygun olacak. Bu evrende yalnızlığı seçmek de yürek istiyor, kural ve baskılar tam bir işkence. Yıllarca unutulmayacak konusu, yıldızlar geçidi oyuncu kadrosu, mükemmel çekimleri ve son sahnesiyle hayal gücümüze salıncak kuruyor ve gözlerimizi fal taşı gibi açıyor bu film...

Remember (Hatırla)

"Kim ne derse desin, kendisi olmaktan çıkmak, kendini bilmekten de acı vericidir." Atom Egoyan'ın "Remember" (Hatırla) filmini belki de en iyi anlatan cümle bir sinema eleştirmeninden değil, Samuel Beckett ustadan geliyor. Senaryosu Benjamin August'a ait film, bulmaca bir anlatı aslında; ideolojik bir dayatmaya değil, belleğe ve nedamete omuz veriyor. Zev Guttman (Christopher Plummer), 70 yıl boyunca Auschwitz'de olanları "bellek bastırma" yönetmiyle geriye atıp sevgi dolu yeni bir ailede yaşamını sürdürüken, eşini kaybeder. Yavaş yavaş kendi belleğini de yitiren Zev'in tek hatırlatıcısı ise arkadaşı Max Rosenbaum (Martin Landau) olur. Tekerlekli sandelyeye bağlı Max'in Zev'den beklediği; yıllar önce ailelerine eziyet ederek yaşamlarını sonlandıran Nazi komutanını öldürmesidir. Max'in ayrıntılı yazılı talimatlarını sıkıştırdığı Zev bakım evinden kaçar, yollara düşer. Bellek tutukluk yapar, yarı yolda bırakır! Keşif hep sonlara doğrudur, anıları anlattıkça yeniden kurgulatan aklın zorlu kesinlikleri de...

I Smile Back (Bakıp Gülümserim)

Adam Salky'nin 2015'te sessiz sedasız geçip giden filmi "I Smile Back" (Bakıp Gülümserim); iyi bir eş, iyi bir anne, en önemlisi iyi bir insan olmayı hatırlamak isteyen, mükemmel banliyö hayatında yaşamayı deneyen Laney'i (Sarah Silverman) mercek altına alıyor. Kendini unutmak için tehlikeli bir bağımlılığa sürüklenen kadın bugüne yenilir. Amy Kopelman'ın romanından sinemaya aktarılan "I Smile Back" (Bakıp Gülümserim), nihilist bireyler, sınırsız tüketim, doyumsuzluk, lolipop şımarıklığı, depresyon ve psikofarmakoloji eleştirisini içinde barındıran özgün ve gözden kaçmaması gereken bir film. Komedyen Sarah Silverman'ın etkileyici performansının göz doldurduğu, dramatik aralığı dozunda, derinliği layıkıyla özümsenmiş bu seyirliğin kolay bir film olmadığı ihtarını not düşeyim. Çünkü yeniden biliriz: Önemi yoktur, anlamı hiç yoktur bazen! Göstergesiz, sarkaçlı, aralık ve son bakışlıdır her şey...

Neruda ile kahve, Tolstoy ile ihanet! Geçmişe yolculuk yapacağınız 5 film

90'ların en iyi 10 filmi ve eşsiz müzikleri

Görülmesi gereken 5 Japon korku filmi önerisi