''Zümrüt Ada'' diye anılan İrlanda unutulmaz izler bırakacak bir gezi vaat ediyor

Yeşilin binbir tonuna bezenmiş tepeleri, Atlas Okyanusu'nun dövdüğü heybetli falezleri, tarih kokan şehirleri ve her köşebaşında kulağınıza çalınan geleneksel müzikleriyle İrlanda, adeta bir masal diyarı. Bu büyülü adada geçireceğiniz bir hafta, ruhunuzda unutulmaz izler bırakacak bir gezi vaat ediyor.

AKŞAM GAZETESİ

İrlanda maceramız, ülkenin atan kalbi Dublin'de başlıyor. Liffey Nehri'nin ikiye ayırdığı bu şehir, tarihi dokusu ve capcanlı atmosferiyle insanı ilk andan itibaren sarıp sarmalıyor. Güne, dünyanın en prestijli üniversitelerinden biri olan Trinity College'ın tarihi kampüsünde başlamak adeta bir zorunluluk. Burada, Hıristiyan sanatının en önemli eserlerinden biri kabul edilen ve geç 8. yüzyıl ile erken 9. yüzyılda Kelt rahipleri tarafından hazırlanan Kells Kitabı (Book of Kells) sergileniyor. Kütüphanenin loş ışığında, asırlık meşe raflar arasında gezinirken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Öğleden sonra Grafton Street'in kalabalığına karışıp, O'Connell Caddesi'nin görkemli mimarisini seyredebilirsiniz. Akşam ise Dublin'in ruhunu en iyi yansıtan yer olan Temple Bar bölgesine uğrayın. Arnavut kaldırımlı sokakları, kırmızı cepheli mekanları ve her birinden farklı bir melodi yükselen atmosferiyle burada, geleneksel İrlanda müziğinin keyfini çıkarabilirsiniz.

DOĞANIN HEYBETLİ SENFONİSİ

Dublin'in enerjisinden sonra rotamızı batı kıyısındaki nefes kesen doğa harikası Moher Falezleri'ne (Cliffs of Moher) çeviriyoruz. Yaklaşık 214 metre yüksekliğe ulaşan ve 8 kilometre boyunca uzanan bu devasa kayalıklar, Atlas Okyanusu'nun hırçın dalgalarına karşı dimdik ayakta duruyor. Rüzgarın uğultusu ve dalgaların kayalara çarpan sesi, adeta doğanın bestelediği bir senfoni gibi. Güneşli havalarda Aran Adaları ve Galway Körfezi manzarası, sisli günlerde ise gizemli atmosferiyle büyüler. Burası, Harry Potter ve Melez Prens filminde hortkuluk sahnesinin çekildiği yerlerden biri olarak da bilinir.

MANZARALARIN BÜYÜLÜ DANSI

İrlanda'nın en ünlü doğal güzelliklerinden biri olan Ring of Kerry, Iveragh Yarımadası'nı çepeçevre saran yaklaşık 180 kilometrelik bir rota. Killarney'den başlayıp aynı noktada son bulan yolculuk, yemyeşil vadiler, masmavi göller, balıkçı köyleri ve tarihi kalıntılarla doludur. Yol boyunca Killarney Ulusal Parkı'nın dingin atmosferinde mola verip, Muckross House bahçelerini gezebilir, Torc Şelalesi'nin serinliğinde ferahlayabilirsiniz. Ladies View gibi seyir noktalarından Killarney Gölleri'nin manzarasına bakarken İrlanda'nın neden "Zümrüt Ada" diye anıldığını tüm benliğinizle hissedeceksiniz.

DOĞANIN TADINI ÇIKARACAĞINIZ YER!

İrlanda'nın ilk ulusal parkı olan Killarney Ulusal Parkı, Muckross, Lough Leane ve Upper Lake olmak üzere üç göle ev sahipliği yapar. Parkta 15. yüzyıldan kalma Muckross Manastırı (Muckross Abbey) kalıntılarını görebilir, faytonla gezinti yapabilir veya kızıl geyikleri gözlemleyebilirsiniz. Yemyeşil ormanları, sakin gölleri ve huzur dolu atmosferiyle burası İrlanda'nın el değmemiş doğasının simgelerinden biridir.

SANATIN VE MÜZİĞİN RENKLİ LİMANI: GALWAY

Batı kıyısının bir diğer incisi Galway, bohem ruhu, renkli binaları ve sokak müzisyenleriyle İrlanda'nın kültür başkenti unvanını hak ediyor. Quay Street ve High Street'te gezerken her köşeden keman veya gitar sesi yükselir. İspanyol Kemeri'nden (Spanish Arch) geçip Claddagh bölgesini gezdikten sonra, akşamınızı bir mekanda canlı müzik eşliğinde geçirebilirsiniz.

EFSANELERDE GEÇEN DEVLER KALDIRIMI

Devler Kaldırımı: Birleşik Krallık'a bağlı Kuzey İrlanda'da yer alan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunan Giant's Causeway (Devler Kaldırımı), yaklaşık 40.000 altıgen bazalt sütundan oluşur. 60 milyon yıl önceki volkanik patlamalar sonucu şekillenen bu doğal oluşum, efsanelere göre İrlandalı dev Finn McCool'un İskoçya'ya geçmek için yaptığı taş yolun kalıntısıdır. Gün batımında sütunların üzerine vuran altın ışıklar, bu mistik manzarayı unutulmaz kılar.