ELİF ÇARMAN
Güneydoğu'nun kültürel mirası, tarihi dokusu ve eşsiz mutfağıyla öne çıkan Şanlıurfa, ziyaretçilerine hem damakta hem de zihinde kalıcı izler bırakan bir şehir. Sabahın ilk ışıklarında sofraya gelen ciğerle başlayan lezzet yolculuğu, günün sonunda kebap ateşinin başında tamamlanıyor.
Şanlıurfa, yalnızca mutfağıyla değil, aynı zamanda insanlık tarihinin en eski yerleşimlerinden biri olan Göbeklitepe ile de öne çıkıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bu yapı, ziyaretçilerine binlerce yıl öncesinin izlerini sunuyor. Kentin sokaklarında dolaşırken taş evler, daracık sokaklar ve tarihi hanlar size adeta geçmişe açılan bir kapı sunuyor.
Şanlıurfa'da sabahın erken saatlerinde kebapçılardan yükselen duman, şehrin kendine özgü kahvaltı kültürünün en net göstergelerinden biridir. Yerel halk için ciğer, sadece bir yemek değil; bir gelenek, bir sabah ritüeli. Taze çekilmiş isot, sıcak lavaş ve közde pişen ciğerin buluştuğu bu kahvaltı, şehre adım atan herkesin mutlaka denemesi gereken ilk lezzetlerden biri.
Kahvaltının ardından rotayı Balıklıgöl'e çevirmek, kentin ruhunu anlamak için ideal. Rivayetlere konu olmuş Balıklıgöl Göl hem manzarası hem de manevi atmosferiyle ziyaretçilerini kendine çekiyor.
Urfa'nın tarihi çarşılarında bakır ustalarının çekiç sesleri, baharatçıların yayılan kokuları ve kumaşçıların rengârenk tezgâhları sizi karşılıyor. Burada isot, dibek kahvesi, taze baharatlar ve el işi ürünler şehirden götürülebilecek en özel hediyeler arasında bulunuyor.
Gün bitmeden önce yapılacak en doğru şey, şehrin meşhur kebapçılarından birine uğramak. Urfa kebabı, patlıcan kebabı, tepsi kebabı ve şıllık tatlısı günün finalini unutulmaz kılıyor. Urfa'da yemek sadece karın doyurmak değil; kültürü, geleneği ve misafirperverliği yaşamak anlamına geliyor.