Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Türkiye'nin dört bir yanında insanlık tarihi ile yaşıt medeniyetlerin izlerini görmek mümkün. İnsanlığın ortak mirası olan ve evrensel değerlere sahip çıkmayı hedefleyen Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO'nun Dünya Mirası Listesi'nde, Dünya Miras Alanı olarak ilan edilen 1.154 miras yer alıyor. Bunlardan 897'si kültürel, 218'i doğal ve 39'u karma (doğal ve kültürel) miraslar. Türkiye'nin bu listede 17'si kültürel, 2'si karma olmak üzere toplam 19 miras alanı bulunuyor. 1985 yılında Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, İstanbul'un tarihi Alanları, Göreme Milli Parkı ve Kapadokya ile UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne girmeye hak kazanan Türkiye; Aphrodisias ve Göbeklitepe'nin ardından 2021 yılında Arslantepe Höyüğü'nün de listedeki yerini alması ile varlıklarının sayısını 18'den 19'a çıkardı ve en çok doğal ve kültürel mirasa sahip 20 ülke içerisinde 16'ncı sıraya yükseldi. İşte bu yerlerden öne çıkanlar...
TARİHİ DEĞİŞTİREN GÖBEKLİTEPE
Dünyanın bilinen tarihini değiştirecek buluntularıyla tüm dünyanın ilgisini çeken Göbekli Tepe, Şanlıurfa'ya 15 km mesafede konumlanıyor. 12 bin yıl önceye ait olduğu anlaşılan ve toplamda 20 tane olduğu belirlenen üzeri açık dini yapılar bize, bugüne kadar dünyanın bilinen ilk tapınakları olduğunu doğruluyor.
GÜZEL KEŞİF APHRODİSİAS
Aşk ve güzellik tanrıçası Afrodite'e adanmış olan Aphrodisias Antik Kenti, Türkiye'deki en önemli arkeolojik alanlardan bir tanesi. 1958 yılında Aydın'ın Geyre beldesine bir baraj açılışı için gelen ve yolunu kaybetmesiyle tarihin hazinelerinden birini açığa çıkaran Ara Güler, buradaki her bir kalıntıyı fotoğraflayarak, fotoğrafları Times dergisine gönderir. Yeniden renkli fotoğraflarını çekmek için bölgeye giden Ara Güler'in çekimleri böylece tüm dünyaya yayılır.
DÜNYANIN YEDİ HARİKASINDAN BİRİ
Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı ve asırlardır dini merkez işlevi gören Meryem Ana Evi'ne ev sahipliği yapan Efes Antik Kenti, Anadolu uygarlıklarının çeşitliliğini yansıtırken, yıllara da meydan okuyor. Dünya üzerinde kazılan en büyük Grekoromen şehir olma özelliğini taşıyan Efes, küçük Asya olarak adlandırılmış ve Anadolu eyaletinin de başkenti olmuş. Yunan medeniyeti ve ardından Roma medeniyeti kontrolünde olan antik kent bu iki zengin medeniyetin mimari ve kültürel izleriyle donatılmış. Dini, ticari, kültürel ve sanatsal olarak döneminde bir yıldız olan Efes, Roma dönemi yapılarının en güzellerinden görkemli Celcus Kütüphanesi ve antik tiyatrosu ile de göz kamaştırıyor.
BENZERSİZ KALINTILARA SAHİP ÇATALHÖYÜK
İnsanlığın yerleşik yaşama geçiş süreci ve tarımla tanıştığı döneme ait izleriyle hayranlık uyandıran Çatalhöyük Neolitik Alanı, Konya'nın Çumra ilçesi sınırlarında yer alıyor. İnsanoğlunun geçmişine ışık tutan çok değerli bir arkeolojik alan olarak kabul edilen Çatalhöyük, dönemin benzersiz kalıntılarına ev sahipliği yapması nedeniyle büyük bir öneme sahip.
ARSLANTEPE HÖYÜĞÜ
Tarihi yaklaşık 6 bin yıl önceye dayanan, ilk erken devlet yapılanmasının ortaya çıktığı dini ve kültürel bir merkez olarak kabul edilen Arslantepe Höyüğü, Fırat Nehri'nin 12 km güneybatısında, Malatya'nın Battalgazi ilçesinde yer alıyor. Geç Kalkolitik dönemden Demir Çağı'na kadar geçen tarihsel sürecin buluntularına rastlanan Arslantepe'deki 30 metre yüksekliğindeki heybetli höyük, konunun uzmanları kadar tarih ve kültür meraklısı ziyaretçilerini de büyülemeyi başarıyor.