Tunceli'de doğaya ve huzura yolculuk

Doğu Anadolu'nun saklı cenneti Tunceli, doğanın ve tarihin birleştiği, huzur arayanlara eşsiz bir yolculuk sunuyor. Munzur'un serin sularından tarihi kalelere kadar keşfedilecek her köşesi, mistik bir deneyim vaat ediyor.

AKŞAM GAZETESİ

Doğu Anadolu'nun sarp dağları arasına gizlenmiş, turkuaz suların hayat verdiği, efsanelerin fısıltısının rüzgâra karıştığı bir yer hayal edin. Burası Tunceli. Uzun yıllar boyunca kabuğuna çekilmiş olsa da, bugün kapılarını doğaseverlere, huzur arayanlara ve yeni hikayeler peşinde koşan gezginlere sonuna kadar açıyor. Tunceli'ye yapılan bir yolculuk, sadece bir şehir turu değil; doğayla, tarihle ve insanın en samimi haliyle kucaklaşmadır.

MUNZUR'UN SERİN NEFESİ

Şehre adım attığınız andan itibaren sizi ilk karşılayan, bölgenin can damarı olan Munzur Çayı olur. Dağların zirvesinden, Munzur Gözeleri'nden doğan bu su, o kadar berrak ve soğuktur ki, yazın en kavurucu sıcağında bile elinizi bir dakikadan fazla suyun içinde tutmak cesaret ister. Munzur Vadisi Milli Parkı, Türkiye'nin en büyük ve biyolojik çeşitlilik açısından en zengin milli parklarından biridir.

Vadi boyunca ilerlerken, endemik bitki türlerinin kokusu burnunuza dolar. Burası huş ağaçlarının, meşe ormanlarının ve yaban hayatının krallığıdır. Şanslıysanız dağ keçilerini sarp kayalıkların üzerinde sekerek ilerlerken görebilirsiniz. Munzur sadece bir nehir değil, bölge halkı için kutsal kabul edilen bir değerdir. Bu yüzden nehrin kenarında oturup suyun sesini dinlemek, burada bir ritüel gibidir; ruhu arındırır, zihni berraklaştırır.

OVACIK VE MUNZUR GÖZELERİ

Rotanızı Ovacık'a çevirdiğinizde, manzara giderek daha da vahşileşir ve güzelleşir. Ovacık, Munzur Dağları'nın eteklerine kurulmuş, organik tarımın ve doğal yaşamın merkezi gibidir. İlçenin hemen yukarısında bulunan Munzur Gözeleri, suyun kayaların arasından süt beyazı köpüklerle fışkırdığı, efsanelere konu olan o mistik yerdir. İnanışa göre Munzur Baba'nın elindeki süt kovasının döküldüğü yerlerden bu sular fışkırmıştır. Burada yapılan ahşap platformlarda yürüyüş yapabilir, ayaklarınızı buz gibi suya sokabilir ve doğanın gücü karşısında hayranlık duyabilirsiniz. Gözeler, aynı zamanda bir ibadet ve adak yeri olduğundan, bölgedeki manevi havayı solumak da ayrı bir deneyimdir.

TOPRAĞIN BEREKETİ: TUNCELİ MUTFAĞI VE YÖRESEL LEZZETLER

Tunceli gezisinin en unutulmaz duraklarından biri şüphesiz kurulan sofralardır. Şehrin mutfağı, gösterişten uzak ama lezzet ve besleyicilik açısından son derece zengindir; tamamen doğal ve yerel ürünlere dayanır. Buraya geldiğinizde tatmadan dönmemeniz gereken lezzetlerin başında Zerefet (Babuko) gelir. Taze pişmiş kalın bir hamurun içi oyulup ufalanır, üzerine bolca sarımsaklı yoğurt ve kızdırılmış tereyağı dökülerek servis edilen bu yemek, tek başına bir ziyafettir. Dağlardan toplanan, "çiriş otu" olarak da bilinen ve şifa kaynağı olduğuna inanılan Gulik ile yapılan yemekler, özellikle bahar aylarında sofraların baş tacıdır. Tatlı olarak ise bölgenin meşhur dutunu ve un, yağ, süt ile yapılan geleneksel Şir tatlısını deneyebilirsiniz. Tüm bunlara, Pülümür'ün o meşhur, genzi yakan ama şifa deposu olan balı ve tulum peyniri de eşlik ederse, damaklarınızda unutulmaz bir iz kalacaktır.

ŞEHRİN GÜNEY KAPISI PERTEK

Tunceli sadece doğadan ibaret değildir; tarihin derin izlerini de taşır. Keban Baraj Gölü'nün suları altında kalmaktan son anda kurtarılan ve bir ada üzerinde heybetle yükselen Pertek Kalesi, şehrin güney kapısıdır. Feribotla şehre yaklaşırken sizi selamlayan bu kale, Urartulardan Osmanlı'ya kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Kalenin surlarına tırmandığınızda, baraj gölünün sonsuz maviliği ile gökyüzünün birleştiği o eşsiz manzaraya şahitlik edersiniz. Pertek ayrıca, eski camileri ve tarihi hamamlarıyla da geçmişe kısa bir yolculuk vaat eder.

DOĞA SPORLARI İÇİN BİREBİR

Tunceli; doğa sporları yapmak isteyenler için rafting ve trekking parkurlarıyla, huzur arayanlar için kamp alanlarıyla, lezzet tutkunları için organik sofralarıyla dört dörtlük bir rota. Ön yargılarınızı bir kenara bırakın ve çantalarınızı hazırlayın. Munzur'un sesi sizi çağırıyor; bu çağrıya kulak verdiğinizde, dönerken kalbinizin bir parçasını o vadide bırakacağınıza emin olabilirsiniz.