AKŞAM GAZETESİ
Bozkırın tam ortasında, uçsuz bucaksız bir düzlüğün üzerinde yükselen bir şehir düşünün... Burası Konya. Sadece Türkiye'nin yüzölçümü en büyük şehri değil, aynı zamanda Selçuklu Devleti'nin görkemli başkenti ve Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin "Gel, ne olursan ol yine gel" çağrısının bin yıldır yankılandığı bir hoşgörü merkezi. Konya'ya adım attığınız an, sizi modern bir şehrin karmaşasından çok, asırlık bir sükunet ve derin bir maneviyat duygusu karşılıyor. Bu kadim şehri keşfetmek, adeta zamanda bir yolculuğa çıkmak gibi.
KUBBE-İ HADRA İLK DURAK
Konya gezinize başlamak için en doğru yer, şüphesiz şehrin kalbi olan Mevlana Müzesi. "Kubbe-i Hadra" yani Yeşil Kubbe, sizi tüm heybetiyle uzaktan selamlar. Burası sadece bir müze değil; derviş hücreleri, semahanesi ve Mevlana'nın sandukasıyla yaşayan, nefes alan bir dergah. O manevi atmosferi soluduktan sonra, Mevlana'yı anlamak için onun "gönül güneşi" olan Şems-i Tebrizi'nin türbesini ziyaret etmek gerekir. İki dostun manevi sohbetini hayal ederek dolaşmak, gezinize farklı bir derinlik katar.
MUHTEŞEM ESERLER
Konya, aynı zamanda muhteşem bir Selçuklu mirasına ev sahipliği yapar. Şehrin tam ortasında yer alan Alaeddin Tepesi, hem bir nefes alma noktası hem de asırlık Alaeddin Camii'ne ev sahipliği yapar. Bu tepeden Selçuklu mimarisinin iki şaheserine, Karatay Medresesi'ne (Çini Eserler Müzesi) ve İnce Minareli Medrese'ye (Taş ve Ahşap Eserler Müzesi) doğru yola çıkmalısınız. Karatay'daki o firuze renkli çinilerin ve kubbenin ihtişamı gerçekten nefes kesicidir. Tarihten biraz sıyrılıp Konya'nın farklı bir yüzünü görmek isterseniz, şehrin hemen dışındaki, 5000 yıllık tarihiyle bir Rum köyü olan Sille'yi mutlaka ziyaret edin. Restore edilmiş sokakları, tarihi Aya Eleni Kilisesi ve barış içinde yaşayan kültür mozaiğiyle Sille, Konya'nın ne kadar katmanlı bir şehir olduğunu gösterir.
AVRUPA'NIN EN BÜYÜK TROPİKAL KELEBEK BAHÇESİ
Şehir, ziyaretçilerine modern sürprizler de sunuyor. Bunların başında, Avrupa'nın en büyük tropikal kelebek bahçesi olan Konya Tropikal Kelebek Bahçesi geliyor. Binlerce kelebeğin tropik bitkiler arasında uçuştuğu bu cam kubbenin altı, bozkırın ortasında adeta bir vaha gibi. Eğer şehrin o meşhur 'bozkır' imajından sıyrılıp yeşile doymak isterseniz, rotanızı tarihi Meram Bağları'na çevirmelisiniz. Yüzyıllardır Konyalıların kaçış noktası olan, Mevlana'nın da eserlerinde yer verdiği bu yeşil cennet, özellikle akşamüstü bir çay içmek veya keyifli bir akşam yemeği yemek için ideal.
LEZZET AVCILARI İÇİN KAÇIRILMAZ YEMEKLER
Konya gezisi, efsanevi lezzetlerine uğramadan tamamlanmış sayılmaz. Gün, şifalı Bamya Çorbası ile başlayabilir. Öğle yemeğinde, metrelerce uzayan, incecik hamuru ve çıtırtısıyla damaklarda şölen yaratan meşhur Etli Ekmek (veya Bıçakarası) denemek şarttır. Akşam için ise, saatlerce fırında pişen, lokum gibi dağılan, pilav üstü servis edilen Fırın Kebabı (Kuzu Tandır) veya yoğurtlu, tereyağlı Tirit denemelisiniz. Konya'nın mutfağı, etin ve hamurun en lezzetli hallerini sunar.