Kamboçya'nın 7 harika rotası

Kamboçya... Bu isim zihinlerde hem tanrı kralların inşa ettiği görkemli tapınakları hem de doğal güzellikleri canlandırır. İşte bu büyülü krallığın kalbine dokunmanızı sağlayacak yedi durak.

AKŞAM GAZETESİ

1- ANGKOR WAT: Her Kamboçya yolculuğu burada başlar ve belki de burada anlam bulur. Gün doğumunda, gökyüzünün pembeden turuncuya dönen renkleri arasında beliren Angkor Wat'ın ikonik siluetini izlemek, kelimenin tam anlamıyla ruhani bir deneyimdir. Dünyanın en büyük dini yapısı olan bu tapınak, Khmer mimarisinin zirvesidir. Devasa taş blokların üzerine işlenmiş binlerce metrelik mitolojik kabartmaları incelerken, kendinizi zamanda kaybolmuş bir kaşif gibi hissedersiniz. Burası sadece bir taş yığını değil, bir medeniyetin inancının ve gücünün ölümsüz anıtıdır.

2- SİZE BAKAN YÜZLER

Angkor Thom ve Bayon Tapınağı: Angkor Wat'tan sonra rotamızı, bir zamanların hareketli başkenti Angkor Thom'a çeviriyoruz. Bu devasa kompleksin kalbinde ise Bayon Tapınağı yer alır. Onlarca kuleden size bakan 200'den fazla devasa ve dingin yüz heykeli, Bayon'u eşsiz kılar. Bu yüzlerin Kral VII. Jayavarman'a mı yoksa bir Bodhisattva'ya mı ait olduğu hâlâ bir sır. Hangi açıdan bakarsanız bakın sizi izleyen bu gizemli tebessümler arasında dolaşırken, taşların bir ruhu olduğuna inanmaya başlarsınız.

3- BÜYÜLEYİCİ VE ÜRKÜTÜCÜ

Ta Prohm: "Tomb Raider" filmiyle ünlenen Ta Prohm, doğanın insan eliyle yaratılan bir harikayı nasıl yavaşça geri aldığının en şiirsel kanıtıdır. Tapınağın taş duvarlarını ve avlularını ahtapot kolları gibi saran devasa ağaç kökleri, hem büyüleyici hem de ürkütücü bir manzara sunar. Burada, doğanın gücü karşısında insanın ne kadar geçici olduğunu anlarsınız. Köklerin ve taşların iç içe geçtiği dar koridorlarda yürümek, unutulmaz bir macera hissiyatı verir.

4- MODERN VE KAOTİK

Phnom Penh: Başkent Phnom Penh, ülkenin modern ve kaotik yüzünü gösterse de kalbinde kraliyetin zarafetini saklar. Mekong Nehri kıyısındaki Kraliyet Sarayı kompleksi, sivri ve altın yaldızlı çatılarıyla göz kamaştırır. Kompleksin içindeki Gümüş Pagoda'nın zemini ise 5000'den fazla gümüş karo ile kaplıdır. İçerideki zümrüt ve pırlantalarla süslü Buda heykelleri, Khmer sanatının ve zenginliğinin modern zamanlardaki yansımasıdır.

5- DENİZLE BULUŞMAK İÇİN MUHTEŞEM ROTA

Kep: Kampot'a çok yakın olan Kep, Kamboçya'nın küçük sahil kasabası. Sessiz koyları, yengeç pazarı ve okyanus manzaralı yürüyüş yollarıyla dingin bir kaçış noktası. Kep Ulusal Parkı'nda doğayla baş başa yürüyüş yapabilir, gün batımında taze deniz ürünleriyle karnınızı doyurabilirsiniz.

6- TROPİK BİR KAÇIŞ NOKTASI ARAYANLARA

Koh Rong Adaları: Tarihin ve hüznün ağırlığından sonra, Kamboçya'nın cennet köşelerine sığınma zamanı. Tayland Körfezi'ndeki Koh Rong ve Koh Rong Samloem adaları, kristal berraklığındaki turkuaz suları, bembeyaz kumlu plajları ve sakin atmosferiyle bir kartpostal gibidir. Gündüz hamakta sallanıp kitabınızı okuyabilir, gece ise denizde parlayan planktonlarla yüzme deneyimi yaşayabilirsiniz.

7- NEHİR KENARINDA HÜZÜN VE BİBERİN ANAVATANI

Kampot: Kamboçya'nın daha sakin ve bohem yüzünü görmek isteyenler için Kampot ideal bir duraktır. Fransız sömürge döneminden kalma yıpranmış ama şık binaları, nehir kenarına dizilmiş keyifli kafeleri ve yavaş akan hayatıyla bir huzur vahasıdır. Kampot, aynı zamanda dünyanın en kaliteli biberlerinden birine ev sahipliği yapar. Bir biber plantasyonunu ziyaret edip taze Kampot biberinin o eşsiz aromasını ve tadını deneyimlemeden buradan ayrılmayın.