AKŞAM GAZETESİ
Japonya maceramız, hiç uyumayan metropol Tokyo'da başlıyor. Burası, dünyanın en kalabalık kavşağı olarak bilinen Shibuya'da insan seline kapılıp neon ışıkların büyüsüne kendinizi kaptıracağınız bir yer. Aynı zamanda, şehrin kalbinde yer alan Meiji Tapınağı'nın sakinliğinde huzur bulabileceğiniz bir vaha. Geleneksel atmosferi solumak için Asakusa bölgesindeki Senso-ji Tapınağı'nı ve etrafındaki dar sokakları gezebilir, ardından anime ve teknoloji meraklılarının cenneti Akihabara'da kendinizi kaybedebilirsiniz. Tokyo, bir yanda Shinjuku Gyoen Ulusal Bahçesi'nin dinginliğini sunarken diğer yanda gökdelenlerin tepesinden sunduğu panoramik manzaralarla modern dünyanın nabzını tutar.
GELENEKLERİN KALBİ KYOTO
Hızlı tren Shinkansen ile yapacağınız konforlu bir yolculuk sonrası varacağınız Kyoto, Japonya'nın ruhani ve kültürel başkentidir. Burada zaman adeta yavaşlar. Gion bölgesinin ahşap evlerle bezeli sokaklarında yürürken bir geyşanın zarafetine tanıklık edebilirsiniz. Binlerce kırmızı "torii" kapısının oluşturduğu Fushimi Inari Tapınağı'nın içinden geçmek, adeta başka bir boyuta açılan bir tünelde yürümek gibidir. Kinkaku-ji (Altın Köşk Tapınağı), göle yansıyan altın rengi görüntüsüyle nefes keserken, Arashiyama Bambu Ormanı'nda rüzgârın bambular arasından geçerken çıkardığı o eşsiz sesi dinleyerek huzur bulabilirsiniz. Kyoto, her köşesi tarih ve estetikle yoğrulmuş bir açık hava müzesidir.
LEZZET VE EĞLENCE OSAKA'DA
Kyoto'dan kısa bir tren yolculuğuyla ulaşabileceğiniz Osaka, Japonya'nın "mutfağı" olarak bilinir. "Kuidaore" yani "paran bitene kadar ye" felsefesinin hakim olduğu bu şehirde, özellikle Dotonbori bölgesi adeta bir lezzet festivali alanıdır. Rengarenk kanalları, devasa Glico Adamı tabelası ve sokaklara taşan yemek kokularıyla Dotonbori, Osaka'nın enerjisini en iyi yansıtan yerdir. Burada takoyaki (ahtapot topları) ve okonomiyaki (Japon pizzası) gibi sokak lezzetlerini mutlaka denemelisiniz. Şehrin tarihi simgesi olan Osaka Kalesi ise görkemiyle ziyaretçilerini etkiler.
JAPON MUTFAĞI DENGE VE ESTETİĞE DAYALI
Japon mutfağı, suşi ve ramenden çok daha fazlasıdır; bir denge, estetik ve ustalık sanatıdır. Her bölgenin kendine has lezzetleri vardır. Tokyo'da dünyanın en taze suşi ve saşimisini tadabilir, farklı bölgelerin yorumlarını taşıyan bir kâse ramenin sıcaklığıyla içinizi ısıtabilirsiniz. Kyoto'da, her biri bir sanat eseri gibi sunulan çok çeşitli küçük yemeklerden oluşan "kaiseki" menüleriyle gastronomik bir şölen yaşayabilirsiniz. Osaka'nın enerjik sokaklarında dumanı tüten takoyaki ve okonomiyaki'yi denemeden dönmeyin.
SELAM VEREN GEYİKLER BURADA
Kyoto veya Osaka'dan kolayca ulaşılabilen Nara, Japonya'nın ilk daimi başkentidir ve ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunar. Nara Parkı, yüzlerce evcil ve saygıyla eğilerek sizi selamlayan geyiklere ev sahipliği yapar. Bu geyikler, ilahi haberciler olarak kabul edilir ve şehrin sembolüdür. Parkın içinde yer alan Todai-ji Tapınağı ise dünyanın en büyük ahşap yapısı olup içerisinde devasa bir bronz Buda heykeli barındırır. Bu heykeli ve tapınağın görkemini gördüğünüzde hayran kalmamak elde değil.
HİROŞİMA VE MİYAJİMA TARİH VE HUZUR ADASI
Bu rota, Japonya'nın hüzünlü geçmişiyle yüzleşeceğiniz ama aynı zamanda doğanın iyileştirici gücüne tanık olacağınız derin bir deneyim sunar. Hiroşima Barış Anıtı Parkı ve müzesi, tarihin acı dolu anlarına saygıyla tanıklık etmenizi sağlar. Hiroşima'dan kısa bir feribot yolculuğuyla ulaşacağınız Miyajima Adası ise tam bir cennet köşesidir. Gelgit zamanı suda yüzüyormuş gibi görünen ikonik Itsukushima Tapınağı'nın kırmızı torii kapısı, adanın en bilinen manzarasıdır.