AKŞAM GAZETESİ
Bursa'ya adım atıldığında, ziyaretçiyi ilk karşılayan şey, o temiz dağ havasıyla karışık, hafif bir ıhlamur kokusudur. Şehir, modern yaşamın tüm gerekliliklerini yerine getirirken, ruhunun derinliklerindeki o "eski" dokuyu kaybetmemek için direniyor. Bu direnişi en iyi hissedileceği yer ise şüphesiz şehrin kalbinin attığı tarihi merkezdir. Bursa keşfi, genellikle şehrin manevi ve mimari zirvesi olan Ulu Cami'nin avlusunda başlar. Burası, Yıldırım Bayezid'in Niğbolu Zaferi'nin bir şükranesi olarak inşa ettirdiği, yirmi kubbesiyle Türkiye'deki cami mimarisinde eşi benzeri olmayan bir yapıdır. İçeri girildiği an, dışarının karmaşası yerini ulvi bir sükunete bırakır. Devasa sütunların taşıdığı kubbelerin altında, tam ortada yükselen o muazzam şadırvan... Suyun sesi, devasa hat levhalarına vuran loş ışıkla birleştiğinde, zamanın donduğunu hissettirir. Her bir köşede farklı bir hat sanatının inceliğine dalıp giderken, buranın sadece bir ibadethane değil, aynı zamanda yaşayan bir sanat galerisi olduğu anlaşılır.
KOZA HAN'DA KAHVE KEYFİ
Caminin o ruhani atmosferinden çıkıldığında, ziyaretçileri hemen yandaki tarihi ticaretin kalbi, Koza Han karşılar. Yüzyıllardır ipek tüccarlarını ağırlayan bu han, bugün de o canlılığını korumaktadır. Ortasındaki şirin mescidin etrafını saran iki katlı yapının avlusu, günün her saati insanla doludur. Asırlık çınar ağaçlarının gölgesinde bir fincan köpüklü Türk kahvesi ya da taze demlenmiş bir çay içmek, hanın üst katlarındaki ipek eşarpların, şalların arasında kaybolmak bir Bursa klasiğidir. Burası, şehrin sosyal nabzının attığı, tarihin içinde mola verilen huzurlu bir vaha gibidir. Koza Han'dan çıkıp Kapalı Çarşı'nın ve diğer hanların (İpek Han, Fidan Han...) birbirine bağlandığı o labirent gibi sokaklara dalınca, asırlardır süren ticaretin kokusu alınır.
ŞEHRİ TEPEDEN İZLEYİN
Bu tarihi merkezden sonra, şehri bir de "kurucularının gözünden" görmek için yokuşu tırmanma vaktidir. İstikamet, Tophane Parkı. Bursa'yı ayakların altına seren bu tepe, sadece manzarasıyla değil, barındırdığı manevi mirasla da önemlidir. Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucuları Osman Gazi ve Orhan Gazi'nin türbeleri, işte tam burada, şehrin üzerinde birer muhafız gibi durur. Tarihi saat kulesinin yanından aşağıya bakıldığında, az önce içinden geçilen Ulu Cami'nin kubbeleri, hanlar, hamamlar ve yemyeşil ova görünür. Burada batan güneşin kızıllığı, Bursa'nın yeşiline bambaşka bir anlam katar. Manzaradan gözleri ayırıp şehrin "Yeşil" lakabının kaynağına doğru ilerlemek gerekir. Yeşil Külliyesi, adını aldığı o eşsiz çinileriyle bir mimari harikasıdır. Külliyenin tacı olan Yeşil Türbe, şehrin her yerinden görülebilen, adeta bir zümrüt taşı gibi parlayan yapısıyla kendine çeker. Sekizgen yapısı ve o dillere destan İznik çinileriyle süslü içi, Osmanlı'nın zarafetini ve sanat anlayışını gözler önüne serer. Hemen karşısındaki Yeşil Cami ise, özellikle mermer işçiliği ve yine çinilerle bezeli mihrabıyla hayranlık uyandırıcıdır.
ULUDAĞ'A ÇIKMAYI İHMAL ETMEYİN
Bursa'nın merkezindeki bu tarihi ve yeşil dokuyu gezerken, başınızı ne yana çevirseniz çevirin, onun görkemli siluetini görürsünüz: Uludağ. Şehrin koruyucusu, nefes kaynağı ve sembolüdür. Bir Bursa gezisi, o dağa çıkmadan tamamlanmış sayılmaz. İster araçla ister teleferikle çıkılsın, yükseklik arttıkça şehrin gürültüsü geride kalır.
ŞEHRİN LEZZETLERİNE BÜYÜK BİR PARANTEZ
Bursa gezisi, damaklarda unutulmaz izler bırakmadan tamamlanmış sayılmaz. Şehrin gastronomik imzası, şüphesiz, tırnak pide üzerine kurulu bir lezzet imparatorluğu olan İskender Kebap'tır. İncecik kesilmiş etin, özel domates sosu ve yoğurtla buluşması, en son üzerine dökülen kızgın tereyağının cızırtısıyla bir şölene dönüşür. Bu lezzetin hemen yanı başında, yine yoğurtlu ve tereyağlı sosuyla pideli köfte durur; o da en az İskender kadar iddialı bir yerel cevherdir. Sokak lezzetlerine yönelmek isteyenler için, kıymalı veya kuşbaşılı harcıyla fırından yeni çıkmış sıcacık bir Cantık (bir tür küçük, yuvarlak pide) vazgeçilmezdir.
TAHİNLİ PİDEYİ DE DENEYİN
Özellikle tarihi çarşılarda ve eski mahalle fırınlarında bulunan tahinli pide ise, tatlı ile tuzlu arasında gidip gelen, bol susamlı ve tahinli yapısıyla eşsiz bir ara öğün seçeneğidir. Tatlı kapanışı yapmak isteyenler için ise iki başrol oyuncusu vardır: Uludağ'ın eteklerinden gelen armağan, şerbetli ve parlak kestane şekeri ve peynirin şerbetle dans ettiği, üzerine kaymak konularak servis edilen meşhur Kemalpaşa Tatlısı. Bu lezzetler, Bursa'nın bereketli topraklarının ve zengin mutfak kültürünün damağa yansıyan en güzel örnekleridir.