SERDAR SAĞLAM
Anadolu'nun gezi rotalarını düşündüğümüzde Burdur ismi pek çekici gelmeyebilir. Ama beyaz kumları ve harika mavi sularıyla "Türkiye'nin Maldivleri" olarak anılan Salda Gölü dediğimizde hepinizin dikkati çekilecektir. Burdur'u buranın yerlisi olan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak ile gezme fırsatımız oldu. Kenti tanıtırken başından geçen bir hikayeyi misal gösterdi. Bir arkadaşına Burdur'daki güzelliklerden bahsedecekken arkadaşı "Burdur'da ne var ki?" diye sormuş. O da başlamış tabii saymaya. Burdur doğal güzelliklerinin yanı sıra çok eski ve döneminin önemli yerleşim yerlerine ev sahipliği yapıyor.
GÖLLERİN EFENDİSİ
Coğrafi olarak Göller Yöresi denilen bölgenin bir parçası olan Burdur'da çok sayıda irili ufaklı ve değişik özelliklerde göller bulunuyor. Göller yöresinin sınırlarını; doğuda Beyşehir Gölü, batıda Salda Gölü ve Acı Göl, kuzey Eber Gölü, güneyden Köprülü ve Güllük Geçitleri oluşturuyor. Afyonkarahisar, Isparta, Burdur, Antalya, Konya, Denizli topraklarına yayılan alanda tektonik ve volkanik hareketler sonucunda oluşan çukurlarda tuzlu, acı ve tatlı suların birikmesiyle değişik özelliklerde göller oluşmuş. Kireç taşı geniş alanlarda bulunduğundan karstik şekiller, ovalar ve göl çanakları meydana gelmiş. 14 göl ile en fazla göl Burdur'da yer alıyor.
İşte bu göllerden en ünlüsü Salda. "Türkiye'nin Maldivleri" olarak da anılan Salda'nın, Mars ile benzer yüzey özelliklere sahip olduğu söyleniyor. Deniz seviyesine göre yüksekliği 1100 metre civarında olan göl, özellikle yaz aylarında önemli bir ilgi görüyor. Gölün derinliği bazı noktalarda 180 metreye kadar ulaşabiliyor. Tektonik yapıda bir göl olan Salda Gölü, enfes kumsalı ve turkuaz rengin yarattığı etkileyici manzarası ile meşhur.
Salda Gölü kendine has kumları ve suyuyla eşşiz görünüyor.
90'A YAKIN KUŞ TÜRÜ
Burdur'un bir diğer önemli gölü elbette Burdur Gölü. Türkiye'nin 7 büyük gölünden biri durumundaki göl Salda'nın aksine tuzlu suya sahip. Burdur Gölü içerisinde 90'a yakın türde su kuşu yaşıyor. Kuş gözlemcileri için göl doğal bir çalışma alanı sunuyor.
TEPELERE KURULAN DEV ŞEHİRLER
Burdur'un çok eski medeniyetlere ev sahipliği yaptığını söylemiştik. İlde yer alan görmeye değer antik kentlerden bahsedelim. Bunlarda ilki Kibyra Antik Kenti. Gölhisar ilçesinde yer alan ve tepelik bir alanda konumlandırılan kent oldukça geniş bir alana yayılıyor. Kentin hemen giriş bölümünde 10 binden fazla kapasitesi ile stadyum sizi karşılıyor. Aynı alanda bir de anıtsal bir kapı söz konusu. Biraz yürümeye başladığınızda ise meclis binası, tiyatro, hamam ve agora gibi alanlar net şekilde görünüyor. Meclis binası içerisinde yer alan Medusa Mozaiği, kırmızı yeşil ve beyaz mermerleri ile oldukça etkileyici ve yapılış şekli açısından dünyada bir benzeri daha yok.
İkinci sırada ise Sagalassos Antik Kent'i var. Kibyra gibi Sagalassos Antik Kenti de Pisidia Bölgesi'nin şehirlerinden biri. Ağlasun ilçesinde Akdağ'ın yamaçlarında yer alan kent, oldukça tepe bir noktada. 1706 senesinde Fransız bir gezgin tarafından keşfedilen kent; tiyatro, hamam, kütüphane, meclis binası ve tapınak gibi bölümleri ile ziyaretçilerini selamlıyor. Tarihte Büyük İskender'in bu kenti M.Ö. 333 senesinde ele geçirdiği biliniyor.
HAVADAKİ HARİKA KOKU BÜYÜLÜYOR
Burdur'a gittiğinizde ziyaret etmenizi önerdiğimiz harika bir doğa merkezi var; Lisinia Doğa. Veteriner Hekim Öztürk Sarıca'nin liderliğinde burada Türkiye'nin en büyük lavanta bahçelerinden biri kurulmuş. Burada çok sayıda bitki ekolojik ve doğa dostu yöntemlerle yetiştiriliyor. Merkez yerleşkeye vardığınızda havanın kokusu bile sizi büyülemeye yetiyor. Burada üretilen ürünler Avrupa'ya da ihraç ediliyor.
BURDUR'DA NE YENİR?
Burdur şişi, oğlak eti, testi kebabı, kabak tatlısı, ceviz ezmesi, Burdur muhallebisi, kömbe, mürdümek aşı ve peynirli pidenin mutlaka tadına bakmanızı öneriyoruz.