AKŞAM GAZETESİ
Dünya haritasında birçokları için uzak bir hayal, kanguruların ve koalaların sevimli anavatanı olarak bilinen, kendine özgü bir kıta: Avustralya. Avrupa'dan yapılan aktarmalı uçuşlarla genellikle 20 saati bulan bir yolculuğun ardından bu topraklara ayak basıldığında, klişelerden çok daha fazlasını sunduğu anlaşılır. Burası, on binlerce yıllık Aborjin kültürünün modern metropollerle, el değmemiş vahşi doğanın ise insan eliyle şekillenmiş estetikle iç içe geçtiği bir tezatlar diyarıdır. Politik başkent Canberra olsa da, bu kıtanın en parlak yüzünü dünyaya gösteren şehir şüphesiz Sidney'dir.
PASİFİK'İN ENERJİSİ
Sidney, ziyaretçilerini ilk andan itibaren Pasifik Okyanusu'nun enerjisiyle karşılar. Şehrin kalbi, ikonik bir ikilinin hüküm sürdüğü Circular Quay limanıdır. Bir yanda rüzgarla dolmuş yelkenleri andıran mimarisiyle göz kamaştıran Sidney Opera Binası, diğer yanda ise "Elbise Askısı" lakaplı heybetli Harbour Köprüsü durur. Bu iki yapı, şehrin siluetini tanımlayan ve modern Avustralya'nın yüzü olan muhteşem bir manzara sunar. Bu merkezde, şehrin tarihi dokusunu hissetmek için eski mahkumların ve yerleşimcilerin izlerini taşıyan Arnavut kaldırımlı The Rocks bölgesinde dolaşmak veya metropolün ortasındaki bir vaha olan Kraliyet Botanik Bahçesi'nde soluklanmak, Sidney deneyiminin ayrılmaz parçalarıdır.
PLAJLAR ÇOK RENKLİ
Fakat Sidney'in ruhunu tam anlamıyla kavramak için sahillere inmek gerekir. Burası, plajların sadece birer coğrafi mekan değil, başlı başına bir yaşam tarzı olduğu bir şehirdir. Dünyaca ünlü Bondi Plajı, bu kültürün vitrinidir; altın sarısı kumları, yıl boyunca dalgalarla dans eden sörfçüleri ve okyanusun hemen kenarındaki meşhur Icebergs havuzu ile her daim canlı ve hareketlidir. Ancak Sidney'in sahil kültürü Bondi ile sınırlı değildir. Şehrin kuzey yakasındaki Manly Plajı'na feribotla yapılan keyifli bir yolculuk, daha rahat ve aile odaklı bir atmosfer sunar. Doğudaki sahil şeridinde ise Bondi'den Coogee'ye uzanan yürüyüş yolu, Tamarama ve Bronte gibi her biri kendine özgü karaktere sahip daha butik ve sakin koyları birbirine bağlar.
DOĞA HARİKASI MAVİ DAĞLAR
Şehir yaşamından ve okyanusun mavisinden uzaklaşmak isteyenler için ise Blue Mountains (Mavi Dağlar) mükemmel bir kaçış noktasıdır. Adını, milyonlarca okaliptüs ağacının yapraklarından havaya salınan yağın oluşturduğu mavimsi pustan alan bu bölge, sonsuzluğa uzanan vadileri, görkemli şelaleleri ve meşhur "Three Sisters" (Üç Kız Kardeş) kaya oluşumlarıyla adeta bir doğa harikasıdır.
KÜLTÜR BAŞKENTİ MELBOURNE
Sidney ve çevresi büyüleyici olsa da, Avustralya kıtasının sundukları bununla sınırlı değildir. Farklı bir deneyim arayanlar için rota, ülkenin kültür başkenti olarak anılan Melbourne'e çevrilebilir. Sidney'in ışıltılı liman manzaralarının aksine Melbourne, grafitilerle süslü dar ara sokakları (laneways), her köşe başında yer alan özel kahvecileri, canlı sanat ortamı ve bohem atmosferi ile öne çıkar. Buradaki bir gezi, genellikle dünyanın en güzel sahil yollarından biri olarak kabul edilen Great Ocean Road ile birleştirilir. Bu yolculuk boyunca sarp kayalıkların dövdüğü okyanus manzaralarına ve meşhur On İki Havari (Twelve Apostles) kaya oluşumlarının görkemine tanıklık etmek, bambaşka bir Avustralya portresi çizer. Her ne kadar erozyon nedeniyle günümüzde sekiz kaya ayakta kalsa da, bu oluşum hâlâ aynı isimle anılır ve bölgenin simgesidir.