AKŞAM GAZETESİ
Arjantin'e ilk kez ayak basanlar için ideal başlangıç noktası, ülkenin kültürel zenginliği ile doğanın saf gücünü birleştiren bu rotadır. Geziniz, "Güney Amerika'nın Paris'i" olarak anılan Buenos Aires'te başlamalı. Şehrin ruhunu hissetmek için en az dört beş gün ayırın. Rengarenk evleriyle ünlü La Boca'da tango dansçılarının büyüsüne kapılabilir, San Telmo'nun antika pazarlarında kaybolabilir ve Eva Perón'un mezarının da bulunduğu Recoleta Mezarlığı'nın heykelsi anıt mezarları arasında gezinebilirsiniz. Akşamları Palermo'nun şık restoranlarında yemeğinizi yiyip otantik bir tango gösterisine katılarak şehrin tutkusunu iliklerinizde hissedebilirsiniz. Şehirdeki bu kültürel doygunluğun ardından, kısa bir uçak yolculuğuyla kendinizi gezegenin en nefes kesici doğa harikalarından Iguazu Şelaleleri'nde bulabilirsiniz. İki üç gün ayırmanız gereken bu bölgede, şelalelerin Arjantin tarafındaki patikalarda yürüyerek suyun gücünü yakından hissedebilir, "Şeytan'ın Gırtlağı" olarak bilinen noktada doğanın görkemi karşısında hayrete düşebilirsiniz.
AND DAĞLARI'NIN RENK CÜMBÜŞÜ
Arjantin'in kuzeybatısı, ülkenin geri kalanından tamamen farklı bir atmosfere sahiptir. Burası And Dağları'nın eteklerinde, kolonyal mimarinin, zengin yerli kültürünün ve akıl almaz jeolojik oluşumların sizi beklediği bir diyar. Bu keşfe "Salta La Linda" yani "Güzel Salta" adıyla anılan, iyi korunmuş mimarisi ve canlı meydanlarıyla harika bir başlangıç noktası olan şehirden başlayabilirsiniz. Salta'dan kiralayacağınız bir araçla başlayacak asıl macera ise sizi hayatınızın en manzaralı yolculuklarından birine çıkaracak. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki Humahuaca Vadisi boyunca ilerlerken, Purmamarka'daki Yedi Renkli Tepe'nin ve Maimará'daki "Ressamın Paleti" tepelerinin inanılmaz renklerine hayran kalacaksınız. Bu gezi boyunca Tilcara'nın İnka öncesi kalelerini keşfedip, Salinas Grandes'in göz alıcı tuz düzlüklerinde unutulmaz fotoğraflar çekme fırsatı bulacaksınız.
PATAGONYA'DA BUZULLARIN FISILTISI
Patagonya denince akla gelen o ikonik manzaraların kalbine yolculuk yapmaya hazırsanız, bu rota tam size göre. Burası devasa buzulların, turkuaz göllerin ve keskin zirvelerin hakim olduğu, insanın kendini küçücük hissettiği bir diyar. Maceranız, Los Glaciares Milli Parkı'na açılan kapı olan El Calafate kasabasında, dünyaca ünlü Perito Moreno Buzulu'nun görkemiyle karşılaşarak başlayabilir. Yürüyüş platformlarından, bir apartman yüksekliğindeki buz kütlelerinin çatırtılarla kırılarak göle dökülüşünü izlemek, hayat boyu unutulmayacak bir andır.
DÜNYANIN UCUNA EFSANEVİ BİR YOLCULUK
Gezginlere "Fin del Mundo" yani "Dünyanın Sonu"nda olmanın eşsiz hissini yaşatan Ushuaia, Ateş Toprakları'nın (Tierra del Fuego) başkentidir. Bu uzak coğrafyada macera, Beagle Kanalı'nda bir tekne turuyla başlar; burada deniz aslanlarını, karabatakları ve "Dünyanın Ucundaki Deniz Feneri" olarak bilinen Les Éclaireurs Feneri'ni selamlayabilirsiniz. Karaya döndüğünüzde ise Tierra del Fuego Milli Parkı'nda, And Dağları'nın denizle buluştuğu eşsiz patikalarda yürüyüş yapabilir, "Dünyanın Sonu Treni" ile nostaljik bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Ushuaia, aynı zamanda Antarktika'ya açılan bir kapı olmasıyla da maceraperestler için ayrı bir anlam taşır.
Arjantin mutfağının yıldızı Asado