Varis tedavisinde ameliyat gerektirmeyen 3 yöntem

Bundan 10 yıl öncesine dek hemen her hasta için tek çözüm yolu olan klasik varis cerrahisi günümüzde yerini lazer, radyofrekans ile yapıştırıcı uygulamaları gibi yeni yöntemlere bırakmaya başladı.

Sürekli sabit bir şekilde oturmak, uzun süre ayakta kalmak, spordan uzak bir yaşam sürmek ve obezite nedeniyle varis günümüzün önemli bir estetik ve sağlık problemi olmaya devam ediyor. Öyle ki günümüzde her 100 kişiden 25’i, bir başka deyişle her 4 kişiden biri varisten dert yanıyor. Özellikle kadınların kabusu olan varisler estetik sorun yaratmalarının yanı sıra yaşattıkları acılarla da yaşam kalitesini oldukça düşürüyor, hatta ciddi sağlık sorunlarına bile neden olabiliyor. Varis bundan 10 yıl öncesine dek klasik olarak ameliyat ile tedavi ediliyordu.  Acıbadem  Kadıköy Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Cem Arıtürk günümüzde ise medikal alandaki teknolojik gelişmelere paralel olarak varislerden kesi yapılmadan uygulanan tekniklerle kurtulmanın mümkün olabildiğine dikkat çekerek “Üstelik ameliyatla aynı oranda başarı sağlanabilen bu yöntemlerde hasta aynı gün taburcu olabiliyor ve ertesi gün işe gidebiliyor” diyor.

Varise karşı 3 yöntem

1. Lazer yöntemi: Hafif bir anestezi ve/veya lokal anestezi kullanılarak yapılıyor. Hastanın bilek veya diz hizasından, varisleşmiş toplardamarına girilerek damar içine lazer fiberi yerleştiriliyor. Daha sonra damar çevresine boydan boya lokal anestezi uygulanıyor. Lazer fiberi geri çekilerek tüm damara lazer enerjisi veriliyor. Bu enerji ısıya dönüşerek damarın kapanmasını sağlıyor. 

2. Radyofrekans yöntemi: Yine hafif bir anestezi ve/veya lokal anestezi kullanılarak uygulanıyor. Radyofrekans yönteminin lazer yönteminden tek farkını kullanılan enerji oluşturuyor. Bu yöntemde lazer enerjisi yerine radyofrekans enerjisine başvuruluyor. 

3. Yapıştırıcı tedavi: Genellikle lokal anestezi yeterli geliyor. Son 2 senedir uygulanan “yapıştırıcı yöntemi” lazer ve radyofrekans tedavisinde olduğu gibi, bacağın varisleşmiş toplardamarına bir iğne aracılığıyla girilerek yapılıyor.  Bu işlem için üretilmiş özel kataterlerle sorunlu damarın içine kasık bölgesinden diz bölgesine kadar vücutla uyumlu yapıştırıcı bir madde enjekte ediliyor. Bu işlemle damar kapanıyor ve sorun ortadan kalkıyor. 

Ameliyatsız yöntemlerin klasik cerrahiye göre farkları neler? 
Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Cem Arıtürk ameliyatsız yöntemlerin avantajlarını şöyle sıralıyor: 
- Her 3 girişimde de anestezi süresi ve miktarı, ameliyat yönteminden daha kısa ve az oluyor. Yapıştırıcı uygulamasında çoğu zaman lokal anestezi yeterli oluyor. 
- Deride herhangi bir kesi ve yara izi kalmıyor.
- Girişim sonrası klasik yönteme oranla hasta daha az ağrı sorunu yaşıyor. Özellikle yapıştırıcı yönteminde ağrı yok denecek kadar az oluyor.
- Kişi işlemin yapıldığı gün taburcu olabiliyor ve aynı gün yürüyebiliyor. Ertesi gün işe gidebiliyor. 
- Yapıştırıcı yöntemde işlem yerinde morarma, şişlik, kızarıklık gibi olası sorunlar diğer işlemlere oranla çok daha az görülüyor.