Beylikdüzü'nde geçen hafta hayatını kaybeden 2 ve 5 yaşlarındaki iki çocuğun ölümüyle ilgili inceleme sürüyor. Üst solunum yolu enfeksiyonu bulgusuyla tedavi altında olan çocukların ani ölümlerine, kalp kası iltihabı olarak bilinen ‘miyokardit’in neden olduğu düşünülüyor. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü çocuklardan birinde miyokardit belirlendiğini, ancak incelemelerin devam ettiğini açıkladı.
Konuyla ilgili uyarılarda bulunan Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Çocuk Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ender Ödemiş, "Grip virüsü kalp kasına yerleşerek kalp kası iltihabına neden olup ‘miyokardit’e yol açabilir. Çoğu çocuk hiçbir belirti göstermeden hastalığı atlatırken, bazı çocuklarda kalp nakline, hatta ölüme varan ciddi sonuçlar yaşanabilir. Her grip kalbi vuracak diye bir şey yok, ama çocukta ateş olmadığı halde taşikardi dediğimiz nabız yüksekliği varsa, kalp açısından da değerlendirilmeli" dedi.
Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş ise grip virüsünün kasları çok sevdiğini, son zamanlarda 'miyozit' adı verilen kas zafiyetini de çok görmeye başladıklarını anlatarak, "Çocuk, grip ya da üst solunum yolu enfeksiyonu geçirirken yürüyemez hale gelebiliyor. Bakıyoruz, kas enzimleri çok yükselmiş. Bunun nedeni virüsün kaslara yerleşmesi. Tedaviden sonra düzeliyorlar. Gribe yakalanmak istemiyorsanız, aşı olmak zorundasınız. Özellikle risk grubundakilerin grip aşısı olması gerekiyor" diye konuştu.
ATEŞ OLMADIĞI HALDE NABIZ YÜKSEKSE DİKKATLİ OLUNMALI
Prof. Dr. Ender Ödemiş, yaşanan bu üzücü olayla birlikte miyokardit konusunda dikkatli olunması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Miyokardit, yani kalp kasının iltihabı, aslında tahminimizden daha fazla özellikle çocuklarda görülen bir sağlık problemi. Gribe yol açan influenza virüsü nedeniyle görülebildiği gibi, viral üst solunum yolu enfeksiyonu yapan diğer bazı virüslerden sonra da kalp kasının iltihaplanması mümkün. Bu türden miyokardit’lerin teşhisi gerçekten çok kolay değil. Belirtiler üst solunum yolu enfeksiyonu veya grip ile aynı çünkü. Ancak çok önemli belirleyici bir durum, taşikardi dediğimiz kalbin normalden çok hızlı atması durumu var. Miyokardit olan çocuklarda bu, daha belirgin olur. Üst solunum yolu enfeksiyonu olan çocuklarda ateşle birlikte taşikardi görülebilir. Ama miyokardit’te ateş çok yükselmeden de kalbin çok hızlı attığı fark edilebilir. Yani ateşle orantısız bir şekilde kalbin çok hızlı attığı fark edilirse mutlaka çocuğun bir kalp doktoru tarafından da değerlendirilmesi gerekir."
ANTİVİRAL İLAÇLAR VİRÜSÜN ÜREMESİNİ DURDURUYOR
Prof. Dr. Ödemiş, miyokardit vakalarının önemli bir kısmının hiçbir sıkıntı olmadan hatta fark edilmeden kendiliğinden iyileştiğine de işaret ederek şunları söyledi:
"Nadir de olsa bir kısmında sonuçlar olabiliyor. ‘Dilate kardiyomiyopati’ dediğimiz, kalp kasının kasılma özelliğinin bozulduğu kronik bir hastalığa yol açması, daha sonra da kalp nakline varabilecek ağır kalp yetmezliğinin gelişmesi söz konusu olabiliyor. Doğrusu viral enfeksiyonların bulguları genel olarak birbirine çok benziyor. Kalp kasının tutulup tutulmadığını anlamak bırakın aileyi, doktorlar için de zor. Ancak şüphelenilmesi gerekiyor. Bu nedenle öncelikle viral enfeksiyonlara karşı kendimizi korumamız, savunmasız kalmamamız lazım. Antiviral ajanların kullanılması da son zamanlarda çok başvurduğumuz bir yöntem. Profilaksi (korunma) amacı da kullanılabiliyor. Ya da testlerde influenza pozitif çıktıysa ağızdan verilen antiviral ilaçlarla virüsün üremesinin, daha ciddi boyutlara ulaşıp organ tutulumlarının önüne geçilmesi mümkün olabiliyor. Miyokardit teşhisinde, muayene, elektrokardiyografi (EKG) ve ekokardiyografi (EKO) ve kan testleri kullanılıyor. Teşhisten sonra genellikle takip yapılıyor. Ama o dönem içerisinde kalp kasını destekleyici bazı tedaviler de uygulanabiliyor. Akut dönem dediğimiz 3-4 haftalık süre atlatıldığında çocukların yüzde 70’inde hiçbir sekel (bozukluk) kalmadan iyileşme oluyor. Çok az bir bölümünde ani ölüm görülüyor."
VİRÜSLER KAS DOKUSUNU ÇOK SEVER
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Enfeksiyon Uzmanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş ise virüslerin kas dokusunu çok seven mikroorganizmalar olduğuna işaret ederek, "Virüs kalp kasını tutarsa miyokardit tablosu ortaya çıkar. Ancak son zamanlarda özellikle miyozit dediğimiz kas zafiyetini de çok sık görüyoruz. Çocuk üst solunum yolu enfeksiyonu geçiriyor, ama kaslarında güçsüzlük nedeniyle yürüyemez hale gelebiliyor. Hastalık tedavi edildiğinde bu durumda düzeliyor. Bir de bu yıl virüs değişti söylentileri var. Zaten grip virüsünün özelliği, her yıl değişim göstermesidir. Yani virüsler aslında makyaj yapar, bağışıklık sistemi onu tanıyamaz ya da zorlanır ve hastalık oluşur. Ama bazen de o makyaj olmaz, estetik ameliyat olur, o zaman çok büyük salgınlar meydana gelir. Tam grip mevsimindeyiz, her yıl olduğu gibi bu yıl da influenza sayısında bir artış var. Olağan dışı bir şey yok. Bu yıl H1N1 daha ön planda” diye konuştu.
'AŞI OLDUM YİNE DE GRİP OLDUM DÜŞÜNCESİ YANLIŞ'
"Grip aşısı oluyorum ama o sene üç kere grip oluyorum, aşı bir işe yaramıyor" yaklaşımının da doğru olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Çokuğraş, sözlerini şöyle noktaladı:
"Özellikle çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonuna yol açan yaklaşık 200 civarı farklı virüs var. Bunlar içinde influenza sadece bir tanesi. Aşı olduğunuzda kalan 199 virüs nedeniyle gene enfeksiyon geçirebilirsiniz. Ama bu enfeksiyonlara daha sonradan influenza da eklendiğinde tablo daha ağır seyreder. Bu nedenle riskli grubun mutlaka aşı olması gerekiyor. 2 yaşından küçük çocuklar, 65 yaşından büyük olanlar, bağışıklık sistemi bir şekilde baskılanmış olanlar, diyabet, kalp gibi kronik hastalığı olanlar ya da kortizon kullanan hastaların grip aşısı olması şart. Herhangi bir virüs enfeksiyonu geçirdikten sonra, ateş düştükten sonra ikinci kez ateş çıkıyorsa, o zaman çok uyanık olmak lazım. Çünkü enfeksiyonun zayıflattığı bir bünyede bir bakteri enfeksiyonu çok daha kolay eklenip daha ağır tablolara yol açabiliyor.”
(DHA)