Türkiye'de her 3 yetişkinden biri obez

Dünya Sağlık Örgütü'nün 21. yüzyılın en ciddi sağlık sorunlarından biri olarak ilan ettiği obezite, dünyada her 4 kişiden birinde görülüyor. Türkiye'de de yetişkin nüfusun yüzde 67'si fazla kilolu, yüzde 32'si obezite hastası. Yani ülkemizde neredeyse her 3 kişiden biri obeziteyle mücadele ediyor!

'Vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı yağ birikmesi' olarak tanımlanan obezitenin artışına paralel olarak başta kalp damar hastalıkları olmak üzere, diyabet, solunum problemleri, kas-eklem hastalıkları ve inme gibi tüm vücudumuzu etkileyen hastalıkların sıklığında ciddi yükseliş görülüyor. Ülkemizde obezite oranlarında yaşanan artış doğrultusunda obezite ameliyatlarına olan başvurular da gün geçtikçe artıyor! Acıbadem Bakırköy Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Eyüp Gemici, günümüzde obezite cerrahilerinden çok büyük başarılar elde edilebildiğine dikkat çekerek, "Obezite cerrahisinin kilo kaybı için etkili bir tedavi seçeneği olduğu, tip 2 diyabet, hipertansiyon ve uyku apnesi gibi obeziteyle ilişkili sağlık problemlerinde de çok ciddi iyileşmeler sağladığı, yapılan çok sayıda araştırmalarla gösterildi" dedi.

HANGİ DURUMDA AMELİYAT

Vücut Kitle İndeksi ≥ 40 kg/m² olan veya vücut Kitle İndeksi 35- 39.9 kg/m² olan ve obeziteyle ilişkili bir veya daha fazla hastalığı olanlar (Hipertansiyon, Tip 2 diyabet, uyku apnesi, yağlı karaciğer, kemik eklem hastalıkları gibi) veya

Vücut Kitle İndeksi 30- 34.9 kg/m² olup optimal tedaviye rağmen düzelmeyen tip 2 diyabeti olanlar, obezite ameliyatına uygun adaylar olarak kabul ediliyor.

Obezite cerrahisiyle besin alımı ve/veya besin emiliminin kısıtlanması sonucunda vücutta bir dizi hormonal ve sinirsel değişimler gelişiyor. Böylece obezitenin neden olduğu sağlık sorunlarında çok ciddi oranlarda iyileşmeler görülüyor. Öyle ki tip 2 diyabette yüzde 85'e, hipertansiyonda yüzde 80'e ve tıkayıcı uyku apnesinde yüzde 90'a varan düzelmeler bildirilmiş. Bunun yanı sıra obeziteyle ilişkili kanser riskinde azalma görüldüğü, kalp-damar hastalıkları, kas-eklem hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, hormonal hastalıklar ve psikolojik bozuklukların da gerilediği kaydedilmiş.

3 YÖNTEM UYGULANIR

Gıda alımını kısıtlayan teknikler: Dünyada en sık kullanılan ve herkes tarafından bilinen bir teknik olan tüp mide ameliyatı bu sınıfta yer alıyor. Bu yöntemde amaç, mide hacmini azaltmak için mideyi küçük bir tüp haline getirip, alınan besin miktarını azaltmak

Gıda emilimini azaltan teknikler: Bu yöntemde amaç, besinin ince bağırsaklardan emildiği yüzey alanını azaltarak vücuda daha az kalori alınmasını temin etmek. Biliopankreatik saptırma ameliyatı bu yöntemler arasında yer alıyor.

Gıda alımını kısıtlayan ve gıda emilimini azaltan kombine teknikler: Mini Gastrik Bypass ve Roux-en-Y Gastrik Bypass ameliyatları örnek olarak verilebilir. Bu ameliyatlarda mide hacmi azaltılarak ve belirli bir miktar ince bağırsak da emilim alanı dışında tutularak kalori alımı kısıtlanıyor.

KAÇ KİLO VERİLİYOR?

Obezite cerrahisi sonrasında genel olarak ilk 6 ayda fazla kilonun yarısı, birinci yılın sonunda da fazla kilonun yüzde 70-80'i kaybediliyor. Yani kabaca bir örnek verilirse; boyu 170 cm olup vücut ağırlığı 120 kg olan bir kişi obezite cerrahisi sonrasında ilk 6 ayda ortalama olarak 30-35 kg, ilk yılın sonunda da 40-45 kg kaybediyor.

TEKRAR KİLO ALINIR MI?

Yeniden kilo alımı da ağırlıklı olarak 2 yıldan sonra ortaya çıkıyor. Bilimsel çalışmalarda, ameliyat sonrasında yüzde 20 oranında geri kilo alımı bildiriliyor. Yetersiz cerrahi teknik, kişinin ameliyat sonrasındaki sürece uyum gösterememesi ve duygusal yeme bozukluğunun varlığı, geri kilo alımında en önemli faktörleri oluşturuyor.