Tiroid nodüllerinin tanı ve tedavisinde bilinmeyenler

Tiroid kanseri birçok kansere göre daha fazla belirti veriyor. Yaygın olarak görülen tiroid nodülleriyle karıştırılma riski olan tiroid kanseri, el ile yapılan muayenede teşhis edilebiliyor. Boyun bölgesinde yapılan el muayenesinde çevre dokuya yapışık sert kıvamlı nodüllere rastlanması kanser riski taşıdığını gösteriyor.

Tiroid kanserine yakalanma oranı her geçen yıl artıyor. Yaygın görülen bir hastalık olan tiroid nodüllerinin kanser riski taşıma olasılığı da aynı oranda yükseliyor. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sinan Çağlayan tiroid nodüllerinin yaş, cinsiyet ve genetik faktörlerle yüzde 5 ile 15 arasında değişen oranlarda tiroid kanserine dönüşebildiği uyarısında bulundu. Tiroid nodüllerinin boyutlarınını leblebiden iri bir ceviz büyüklüğüne kadar değişebildiğini belirten Çağlayan, “Nodüllerin büyüklüğüne göre el ya da ultrasonografi ile saptama yapabiliyoruz. Nodül bulunan hastalarda sayı farketmeksizin tiroid kanseri gelişme olasılığı aynıdır. Bu nedenle gerekli testlerle ve muayenelerle birlikte düzenli olarak takibin yapılması gerekiyor” ifadesinde bulundu.

EL MUAYENESİNDE SERT NODÜLLERE DİKKAT

Düzenli aralıklarla boyun bölgesine el muayenesi yapılması gerktiğini vurgulayan Doç. Dr. Sinan Çağlayan, “El ile yapılan muayenede nodül sert kıvamlı ve çevre dokuya yapışıksa tiroid kanseri olasılığı değerlendirilmeli. Yapılan fiziki muayene sonrasında kesin teşhis için ultrasonografi ile nodüllerin belirlenmesi gerekiyor. Ultrasonografide saptanan nodülün sınırlarının düzensiz olması, mikrokalsifikasyon denilen küçük kireçlenmelerin nodül içinde varlığı, nodülde kanlanmanın artmış olması ve normal tiroid dokusundan daha koyu farklı görünüm kanser riskini ön plana çıkarır” dedi. Büyüme özelliği gösteren nodüller ve lenf düğümlerinin de kanser riski taşıdığının altını çizen Doç. Dr. Çağlayan, ultrasaonografi ve hastalığa yönelik tahlillerle kesin teşhisin konulması gerektiğini kaydetti.

HORMON TESTLERİ İLE KESİN TEŞHİS

Tiroid nodüllerindeki anormallik tespitinin ardından mutlaka hormon ve biyokimya testlerinin yapılması gerektiğini belirten Doç. Dr. Çağlayan, “Risk taşıyan hastalarda ilk olarak TSH, T3 ve T4 testleri yapılır. Tiroglobin, kalsitonin testleri ile biyopsi ve sintigrafi de kesin tanı için başvurulan yöntemlerdir” dedi.

NODÜL BOYUTUNA GÖRE TEDAVİ

Tiroid kanseri tedavisi, teşhisin ardından genel cerrahi uzmanları tarafından yapılıyor. Nodüllerin büyüklüğüne göre ameliyat içeriğinin belirlendiğini kaydeden Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Nuray Turhan, nodül cinsine göre uyguladıkları yöntemler ise şu şekilde açıkladı : Tiroid kanserinde en iyi tedavi seçeneği ameliyattır. Kanserin tipi, kanserli nodülün büyüklüğü, lenf bezlerine kanserin atlamış olup olmaması ile seçilecek cerrahi tedavi değişiklik gösterir. Örneğin 0.5 cm çaplı ve bizim iyi diferansiye diye tanımladığımız tiroid kanseri tanısı almış bir nodülde her zaman tiroid bezinin tamamını çıkarmak gerekmez.

Oysa ki boyun bölgesinin yan tarafında bulunan lenf bezlerinde kanser tespit edilenlerde, tiroidin tamamı çıkarılmalı ve lenf bezleri de ameliyata dahil edilmelidir. Nodül veya nodüller yemek borusu ve soluk borusuna yaptıkları bası ile nefes darlığı, yutma güçlüğü, ses kalitesinde bozulma belirtileri ortaya çıkarmış, göğüs boşluğunda doğru yerleşmiş ve büyüme eğilimi gösteriyorlarsa, kanser olmasalar da ameliyat edilmelidir. Son olarak nodülden yapılan iki tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi kanser şüphesi taşıyor veya tanı konamıyorsa ameliyat gerekli olacaktır. Ameliyat sonrasında bazı hastalara atom tedavisi denilen radyoaktif iyot tedavisi verilmesi uygun olacaktır. Hangi hastanın atom tedavisi alacağı hastanın özelliklerine ve patolojisine göre değişen kriterlerle karar verilir.