YASEMİN İLAN
Obezite, dünyada giderek artan bir halk sağlığı sorunu. Lancet 2024'te yayımlanan bir araştırmaya göre günümüzde 200 ülke arasında Türkiye obezite oranları açısından kadınlarda 42'nci; erkeklerde 60'ıncı sırada. Dünya Sağlık Örgütü ise 2060 yılında obezitenin dünyada yüzde 70 ülkemizde ise bu oranın yüzde 94'e ulaşmasını öngörüyor. Obezite ve Metabolizma Hastalıkları üzerine çalışan İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayça Kaya dikkatli olunması gerektiğinin altını çizdi.
PİŞİRME YÖNTEMLERİ YANLIŞ
"Obezite, sadece genetik faktörlere bağlı olarak değil, aynı zamanda yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeyi, sosyal kültürel değişimler, çevresel ve psikolojik faktörler gibi birçok etmenden etkilenir" diyen Dr. Ayça Kaya "Bu faktörler arasında yeme kültürümüzün, obezitenin artışında başlıca etkenlerden biri. Türk toplumunun da yemeklerin daha yağlı ve yüksek oranda karbonhidrattan oluşması, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını zorlaştırmakta ve obezite riskini artırmakta. Özellikle ekmek, pilav ve makarna gibi karbonhidrat ağırlıklı gıdaların sık tüketimi, fazla kalori alımına yol açarken, yeterli sebze ve meyve tüketiminin azalması da beslenme dengesini olumsuz etkiliyor" dedi.
Dr. Ayça Kaya "Pişirme yöntemlerimiz de obeziteyle mücadelede kritik bir rol oynuyor. Kızartma yerine haşlama, fırınlama veya buharda pişirme gibi sağlıklı pişirme tekniklerini tercih etmek, yemekleri daha hafif ve besleyici hale getirir. Geleneksel tariflerde küçük değişiklikler yaparak daha sağlıklı alternatifler oluşturabiliriz. Örneğin, bir tatlıyı rafine şeker yerine doğal meyve şekeri ile, beyaz un yerine tam buğday unu kullanarak hazırlamak yiyeceğimizi hem daha lezzetli hem de daha sağlıklı hale getirir" dedi.
DİJİTAL DEĞİŞİM ETKİLEDİ
Obezitenin bu kadar artmasının nedenlerinden bir diğeri de dijital dünyadaki değişimlerin ve yeniliklerin hayatımızı tamamen ele geçirmesi aslında. Özellikle çocuklarımız, dışarıda oyun oynamak yerine tabletlerin ve telefonların peşinden koşarken, hareketsiz bir yaşam sürmeye başlıyor. Ayrıca, internette yemek sipariş etmek de bir tık uzağımızda. Maalesef, bu eğilim, kalorisi yüksek ve besin değeri düşük gıdaların tüketiminin artmasına yol açarken, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının da gerilemesine neden oluyor ve kilo kontrolünü zorlaştırıyor. Hareketsiz bir yaşamı da beraberinde getiriyor. Özellikle çocuklarımız, dışarıda oyun oynamak yerine tabletlerin ve telefonların peşinden koşarken, hareketsiz bir yaşam sürmeye başlıyor.
SAĞLIKLI YAŞAM BİR YOLCULUKTUR
Dr. Ayça Kaya "Ulusal olarak yapılması gereken çalışmalar arasında okullarda sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite programları oluşturmak, ailelerin ve çocukların daha bilinçli bir şekilde beslenmelerini sağlamak için harika bir başlangıç olabilir" dedi. Kaya, "Toplumda farkındalığı artırmak için eğitimler düzenlemek, spor etkinlikleri ve sağlıklı yaşam festivalleri organize etmek de çok önemli. Unutmayalım ki, sağlıklı yaşam bir yolculuktur ve bu yolculukta birlikte ilerlemek hem bireyler hem de gelecek toplum için büyük fayda sağlayacaktır! Atılan küçük adımlar, zamanla büyük yol kat etmemizi sağlayacaktır" diye önerilerde bulundu.
KALORİSİ YÜKSEK TABAKLARI BIRAKIN
Dr. Ayça Kaya "Türk kültüründe misafirperverlik kültürü nedeniyle bol miktarda ikramda bulunmak da yaygın. Özellikle sosyal ortamlarda, "bir tatlı daha" veya "bir porsiyon daha" gibi ifadelerle karşılaşmak, farkında olmadan yeme miktarını artırmakta ve obezite riskini de negatif yönlü etkilemekte. Mutfak sadeleşmesi yaparak, daha taze ve besleyici malzemelere yönelmek hem sağlığımızı korur hem de israfı azaltmamıza yardımcı olur."
'ARKANDAN AĞLAR' SÖZÜ BİZİ MAHVETTİ
"Türk ebeveynlerinin çocuklarına küçük yaşlardan itibaren "Tabağındakini bitir, arkandan ağlar" alışkanlığını aşılaması, obezite üzerinde önemli bir etki yaratmakta" diyen Dr. Ayça Kaya "Bu alışkanlık, çocukların yemek yeme konusunda aşırıya kaçmasına yol açabilir" dedi.