Türk Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Derneği Baş Boyun ve Tiroid Cerrahisi Okulu Başkanı Prof. Dr. Hakan Korkmaz, yazılı açıklamasında, baş, boyun kanserlerinin, burun, geniz, ağız, boğaz, yutak, gırtlak ve yemek borusunun dahil olduğu üst solunum ve sindirim sisteminde gelişen tüm kanserleri tanımladığına değinerek, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, her yıl 600 binden fazla yeni hastaya baş, boyun kanseri tanısı konulduğunu kaydetti.
Tedavi yöntemlerindeki birçok gelişmeye rağmen halen 300 binin üzerinde hastanın kansere bağlı nedenlerle kaybedildiğini aktaran Korkmaz, şu bilgileri paylaştı: "Türkiye Kanser İstatistikleri (2013) verilerini incelediğimizde sadece gırtlak kanserlerinin erkeklerde görülen ilk 10 kanserden birisi olduğu göze çarpmaktadır. Bu nedenle, baş, boyun kanserleri gerek dünya gerekse ülkemiz için önemli bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Uluslararası Baş Boyun Kanser Epidemiyolojisi Konsorsiyumunun 26 bine yakın baş, boyun kanserli olgu ile yaklaşık 35 bin sağlıklı bireyi karşılaştırıldığı bir incelemesinde, sigara kullanımı ve alkol tüketiminin en önemli risk faktörleri olduğu açıkça ortaya konulmuştur. Sigara kullanan kişilerde baş, boyun kanseri gelişme riski yaklaşık 10 kat daha artmaktadır. Ayrıca sigara ve alkolü bıraktıktan sonra dahi bu etkenlerin kanser yapıcı etkilerinin ortadan kalkması için uzun yıllar gerekmektedir. Yakın akrabalarında baş, boyun kanseri ve akciğer kanseri olan ve sigara ve/veya alkol tüketen kişilerde ise kanser gelişme riski çok daha fazla artmaktadır. Baş, boyun kanseri nedeniyle tedavi görmüş olan hastaların sigarayı bırakmamaları durumunda sağ kalımlarında yüzde 30 dolayında azalma, hastalığın tekrarlama riskinde ise yüzde 25’ten fazla artış görülmektedir."
Korkmaz, nargilenin de sigara gibi benzer olumsuz etkilere sahip olduğunu vurgulayarak, "Nargile kullanımının özellikle ağız içi kanserlerinin gelişme riskini 4 kattan fazla artırdığı rapor edilmiştir. Bunlarla birlikte, son yıllarda, sigaraya kıyasla daha güvenli olduğu ileri sürülerek piyasalara sunulmuş olan dumansız sigara veya elektronik sigaraların da düşünülenin aksine kanser yapıcı etkilerinin azımsanamayacak kadar yüksek olduğu belirlenmiştir." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Korkmaz, ağız hijyeni yetersizliklerinin de özellikle ağız kanserlerinin gelişiminde rol oynadığına işaret etti.
- "Tedavi sonrasında yapılacak düzenli takipler de çok önemli"
Okulun başkan yardımcısı Doç. Dr. Görkem Eskiizmir de baş, boyun bölgesinde birçok önemli yapı bulunduğunu ve bu bölgelerde gelişen kanserlere bağlı farklı belirti ve bulguların ortaya çıktığını belirterek, bunların başlıcalarını "3 haftadan uzun süren ses kısıklığı", "solunum güçlüğü", "dudak veya ağızda iyileşmeyen yaralar", "ağızdan veya boğazdan kanlı balgam gelmesi", "yutkunma ve yutma güçlüğü", "ağrılı yutma" ve "boyundaki şişlikler" şeklinde sıraladı.
Baş, boyun kanserlerine yakalanma olasılığını en aza indirgemek için sigara başta olmak üzere risk faktörlerinden uzak durulması gerektiğinin altını çizen Eskiizmir, erken tanı alan baş, boyun kanserlerinde yüzde 80-90 gibi yüksek oranlarda tedavi başarısı ve hastalıksız sağ kalım sağlanabilirken, ileri evre baş boyun kanserlerinde çok daha yoğun tedavilere rağmen sağ kalım oranlarının yüzde 50'lerin altına düştüğünü anlattı.
Eskiizmir, ileri evre baş, boyun kanserli hastalarda gerek kanserin gerekse kanser tedavisinin yarattığı yan etkiler sonucunda fonksiyonel kayıplar artarken, yaşam kalitesinin önemli ölçüde azaldığına işaret ederek, özellikle risk grubundaki hastalar başta olmak üzere sıralanan belirti ve bulguların görülmesi durumunda en kısa sürede bir kulak burun boğaz hastalıkları uzmanına başvurulması gerektiğini vurguladı.
Baş, boyun kanseri tanısı konulması için şüpheli bölgeden doku örneği (biyopsi) alındığına ve biyopsi sonucunda kanserin tanısı, tipi ve karakteri hakkında ayrıntılı bilgilere ulaşılabildiğine değinen Eskiizmir, şunları kaydetti:
"Baş, boyun kanseri tedavisi, fizik muayene, radyolojik görüntüleme ve patolojik inceleme verileri birlikte değerlendirilerek hastaya özgü en uygun tedavi planlaması yapılmaktadır. Baş, boyun kanserlerinin tedavisinde farklı branş katılımlı multidisipliner bir ekip çalışması tedavinin başarısında kilit rol oynamaktadır. Bu nedenle kulak burun boğaz hastalıkları, radyasyon onkolojisi, tıbbi onkoloji, patoloji, radyoloji ve nükleer tıp uzmanlarının elde edilen tüm veriler birlikte değerlendirerek karar vermesi çok yararlıdır. Günümüzde, bireysel kanser tedavisi stratejileri ile kişiye en uygun tedavi seçeneği belirlenmektedir. Baş, boyun kanserlerindeki temel tedavi yöntemleri, cerrahi, radyoterapi ve kemoterapidir. Erken evre kanserlerde cerrahi veya radyoterapi tek başına etkili iken, ileri evre kanserlerde çoğunlukla bu tedavilerin kombinasyonu gerekmektedir. Başarılı bir tedavi süreci kadar tedavi sonrasında yapılacak düzenli takipler de çok önemlidir. Böylelikle, kanser tekrarı ve ikincil kanser gelişmesi durumunda erken tanı konarak gerekli müdahaleler hızla yapılabilmektedir."
(AA)