Aslan, sıcak yaralanmalarının ısı artışına vücudun fizyolojik cevap vermekte yetersiz kalması veya azalması sonucu görüldüğüne işaret ederek, “Genellikle 40 derece üzerinde görülmekle birlikte artan nem oranında ve riskli gruplarda daha düşük sıcaklıklarda da görülebilir. Yüksek derecelerde güneşe maruz kalan her kişi güneş çarpması açısından risk altında olmakla birlikte, özellikle çocuklar, yaşlılar, diyabet, hipertansiyon, kalp ve damar hastalığı, yoğun ilaç kullananlar risk altındadırlar” dedi.
Güneş çarpmasına maruz kalan kişilerde ilk önce terleme yoluyla sıvı ve elektrolit (tuz) kaybı olduğuna dikkati çeken Aslan: “Bu kayıp vücudun kompanse edebileceği miktarlar üzerine çıkarsa kişilerde halsizlik ve bitkinlik baş gösterir. Sıcak dönemlerde aşırı efor sonrasında vücuttaki dengesiz sıvı ve elektrolit kayıpları kaslarda kasılmalara ve kramlara sebep olabilir. Yine vücut artan bu sıcaklığı düşürebilmek için periferdeki (deri yüzeyine yakın) kan damarlarında genişlemeye gider. Ancak hava sıcaklığı çok yüksek olursa kanın bu şekilde deri yüzeyine yakın dolaşması da fayda vermeyeceği gibi, kanın periferde göllenmesine, bunun sonucunda da hipotansiyona, taşikardiye, yani kalp atışlarının artmasına, baş dönmesine ve ilerleyen dönemlerde de şuurun bozulmasına sebep olabilir. Beraberinde bu hastalarda baş ağrısı, bulantı-kusma da görülebilir. Terleme mekanizmasını azaltan nemli ortamlar, aşırı miktarda yiyecek tüketmek ve alkol kullanmak sıcak çarpmalarını kolaylaştır” dedi.