Protez göz çipi Avrupa'da görme kaybına umut oldu

Avrupa'da yaşa bağlı maküler dejenerasyon nedeniyle görme kaybı yaşayan hastalar, protez göz çipi PRIMA sayesinde merkezi görmelerini yeniden kazanmaya başladı. Yenilikçi sistem, Avrupa'nın farklı ülkelerinde yapılan klinik denemelerde umut verici sonuçlar verdi.

HABER MERKEZİ

Avrupa'da yaşa bağlı maküler dejenerasyon nedeniyle merkezi görme kaybı yaşayan hastalar, PRIMA adı verilen protez göz çipiyle yeniden görme yetisine kavuşmaya başladı. Son yıllarda tıp ve teknoloji alanında yaşanan gelişmeler, özellikle görme kaybı tedavilerinde yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. PRIMA sistemi, Avrupa'nın farklı ülkelerinde gerçekleştirilen klinik denemelerde, hastaların büyük bölümünde merkezi görmeyi geri kazandırarak dikkat çekici sonuçlar ortaya koydu. Bu gelişme, görme kaybı yaşayan milyonlarca insan için umut verici bir adım olarak değerlendiriliyor.

PRIMA göz çipi: Avrupa'da klinik başarı

PRIMA adı verilen bu yenilikçi protez göz çipi, 17 farklı Avrupa hastanesinde yürütülen kapsamlı bir klinik araştırmada test edildi. Araştırmaya katılan 32 hastanın 26'sında, yani yüzde 81'inde, merkezi görme fonksiyonunda klinik olarak anlamlı bir iyileşme kaydedildi. Hastaların önemli bir kısmı, PRIMA sistemiyle birlikte harfleri ve kelimeleri okuyabilme yetisini yeniden kazandı. Hatta bazı hastalar, kitap sayfalarını bile okuyabildiklerini belirtti. Bu sonuçlar, uzun yıllar boyunca uluslararası bir ekip tarafından geliştirilen PRIMA sisteminin, görme kaybı tedavisinde çığır açıcı bir yenilik olduğunu gösteriyor. Özellikle yaşa bağlı maküler dejenerasyonun yol açtığı geri dönüşü olmayan merkezi görme kaybı, dünya genelinde milyonlarca insanı etkiliyor ve hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürüyor. PRIMA'nın sağladığı bu başarı, hastaların günlük yaşamlarına daha bağımsız devam edebilmelerine olanak tanıyor.

PRIMA sistemi nasıl çalışıyor?

PRIMA sistemi, iki ana bölümden oluşan yüksek teknolojili bir yapıya sahip. İlk bölüm, retinanın arkasına yerleştirilen ve alanı sadece ikiye iki milimetre olan minyatür bir silikon implanttan oluşuyor. Bu implant, 378 fotovoltaik piksel içeriyor ve kalınlığı bir saç telinden daha ince. İkinci bölüm ise, hastanın taktığı ve bir cep işlemcisine bağlı olan özel bir gözlükten meydana geliyor. Gözlük, çevredeki görüntüleri yakalıyor ve bunları 880 nanometre dalga boyuna yakın kızılötesi ışığa dönüştürerek implantın algılayabileceği sinyallere çeviriyor. Kızılötesi ışık, insan gözü tarafından algılanmadığı için hastanın kalan çevresel görüşüyle etkileşime girmiyor ve sadece merkezi görmeyi hedefliyor. İmplant, aldığı kızılötesi sinyalleri elektriksel sinyallere dönüştürerek doğrudan beyne iletiyor. Bu süreç, sağlıklı bir gözde fotoreseptör hücrelerinin ışığı elektrik sinyallerine dönüştürmesine benzer şekilde işliyor. Ayrıca, implantın dış bir güç kaynağına ihtiyaç duymadan çalışabilmesi, sistemin kullanımını kolaylaştırıyor ve hastalar için ek bir yük oluşturmuyor.

Klinik denemeler ve hasta deneyimleri

PRIMA göz çipinin klinik denemeleri, beş Avrupa ülkesinde 17 hastanede gerçekleştirildi ve toplamda 38 hasta bu araştırmaya dahil edildi. Ancak deneme süresinin sonunda altı hasta takip için uygun olmadığından, sonuçlar 32 hasta üzerinden değerlendirildi. Katılımcıların ortalama yaşı 79 olarak belirlendi ve tümü yaşa bağlı maküler dejenerasyona bağlı coğrafi atrofi nedeniyle ciddi görme kaybı yaşıyordu. Denemeye katılan hastaların, PRIMA sistemini etkin bir şekilde kullanabilmeleri için birkaç aylık bir öğrenme sürecinden geçmeleri gerekti. Bu süreçte hastalar, sistemin sunduğu işlevleri, metin üzerinde yakınlaştırmayı ve elektriksel desenleri görsel şekiller olarak yorumlamayı öğrendi. Sonuç olarak, hastaların yüzde 81'i merkezi görme fonksiyonunda anlamlı bir iyileşme yaşadı. Bazı hastalar, PRIMA sisteminin teknik çözünürlük sınırı olan 20/420 seviyesine kadar görme yetisine ulaştı. Bu gelişme, özellikle kitap okumayı seven ve görme kaybı nedeniyle bu alışkanlığını kaybeden hastalar için büyük bir umut kaynağı oldu.

Hasta ve uzman görüşleri

Denemeye katılan hastalardan Sheila Irvine, PRIMA implantı öncesinde gözlerinde iki siyah disk varmış gibi hissettiğini ve dış kısımların bozulduğunu ifade etti. Kitap okumayı çok seven Irvine, yeniden okuma yetisini kazanmanın kendisi için büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu belirtti. Ameliyat sırasında herhangi bir ağrı hissetmediğini, ancak sürecin farkında olduğunu dile getirdi. Irvine, "Gözlerinizle bakmanın yeni bir yolu ve bir harf görmeye başladığımda gerçekten çok heyecan vericiydi. Yeniden okumayı öğrenmek basit değil ama harcadığım her saatle daha fazla şey öğreniyorum" sözleriyle deneyimini paylaştı. Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden göz doktoru José-Alain Sahel ise, bu kadar geniş bir hasta grubunda merkezi görmenin bu denli başarılı şekilde geri kazandırılmasının tıp tarihinde bir ilk olduğunu vurguladı. Stanford Üniversitesi'nden Dr. Daniel Palanker de, PRIMA sisteminin ilk versiyonunun çözünürlüğünün görece düşük olduğunu, ancak bir sonraki nesil çiplerde daha küçük pikseller ve daha şık gözlüklerle çok daha iyi sonuçlar elde edileceğini belirtti.

Yan etkiler ve sistemin geleceği

Klinik denemelerde, 19 hastada çeşitli yan etkiler gözlendi. Ancak bu yan etkilerin tamamı, göz ameliyatlarının bilinen ve beklenen komplikasyonları arasında yer aldı ve çoğu hızla çözüldü. En önemli nokta ise, PRIMA sisteminin hastaların çevresel görüşünü olumsuz etkilememesi oldu. Şu anda PRIMA yalnızca siyah-beyaz görüntü sağlayabiliyor. Araştırmacılar, gri tonlama özelliğine sahip yeni bir versiyon üzerinde çalışıyor ve sistemin çözünürlüğünü artırmayı hedefliyor. Hastaların en çok talep ettiği özelliklerin başında okuma yeteneği gelse de, yüz tanıma gibi sosyal hayatta önemli olan işlevlerin de geliştirilmesi planlanıyor. Gri tonlama, özellikle yüz tanıma için büyük önem taşıyor. Gelecekte daha gelişmiş çiplerle birlikte, hastaların yaşam kalitesinin daha da artması bekleniyor.

Sonuç: Görme kaybı tedavisinde yeni bir dönem

PRIMA protez göz çipi, Avrupa'da yaşa bağlı maküler dejenerasyon nedeniyle merkezi görme kaybı yaşayan hastalar için önemli bir umut kaynağı haline geldi. Klinik denemelerde elde edilen yüksek başarı oranı, bu teknolojinin yakın gelecekte daha geniş bir hasta grubuna ulaşabileceğini gösteriyor. Araştırmacılar, sistemin çözünürlüğünü ve işlevselliğini artırmak için çalışmalarını sürdürüyor. PRIMA sistemi, görme kaybı tedavisinde devrim niteliğinde bir adım olarak öne çıkarken, milyonlarca insanın yaşamını olumlu yönde değiştirme potansiyeline sahip.