HABER MERKEZİ
Son yıllarda özellikle sporcular ve sağlıklı yaşamı benimseyenler arasında popülerliği hızla artan protein tozları, şimdi dünya genelinde ciddi bir tartışmanın odağında. ABD merkezli bağımsız bir kuruluş olan Consumer Reports tarafından 14 Ekim 2025'te yayımlanan yeni bir araştırma, protein tozu ve hazır protein içeceklerinde tespit edilen yüksek kurşun seviyeleriyle ilgili endişeleri gündeme taşıdı. Araştırma, yalnızca kurşun değil, aynı zamanda kadmiyum ve arsenik gibi diğer ağır metallerin de bu ürünlerde yer aldığını ortaya koydu. Protein tozu kullanımının giderek yaygınlaştığı bir dönemde, bu bulgular tüketicilerin sağlığı açısından önemli riskler barındırıyor.
Protein tozu ve hazır protein içeceklerinin küresel satışları, 2024-2025 yılları arasında 32 milyar ABD dolarını aşarak rekor seviyelere ulaştı. Bu büyümenin temelinde, günlük protein ihtiyacını karşılamak isteyen tüketicilerin bu ürünlere yönelmesi yatıyor. Ancak, pazarın büyümesiyle birlikte protein tozu ürünlerinin içerikleri de daha yakından incelenmeye başlandı. Son araştırmalar, özellikle protein tozu ürünlerinde kurşun seviyelerinin beklenenden yüksek olabileceğini gösteriyor. Kurşun, insan sağlığı üzerinde ciddi ve kalıcı etkiler bırakabilen bir ağır metal olarak biliniyor. Bu nedenle, protein tozu kullanıcılarının maruz kaldığı kurşun miktarının sınırlandırılması büyük önem taşıyor. Araştırma kapsamında incelenen ürünlerin birçoğunda, güvenli kabul edilen sınırların üzerinde kurşun tespit edildi.
Kurşun ve benzeri ağır metaller, doğada toprak ve suda doğal olarak bulunmakla birlikte, insan vücudu için toksik etkilere sahiptir. Uzmanlar, kurşun maruziyetinin özellikle sinir sistemi, kemik sağlığı ve kardiyovasküler sistem üzerinde olumsuz sonuçlara yol açabileceğini belirtiyor. Yüksek dozlarda kurşun alımı, çocuklarda gelişimsel sorunlara, yetişkinlerde ise hipertansiyon ve böbrek hasarına neden olabiliyor. Ayrıca, kadmiyum ve arsenik gibi diğer ağır metallerin de kanser riskini artırdığı ve organ fonksiyonlarını bozduğu bilimsel olarak ortaya konmuş durumda. Protein tozu gibi günlük tüketilen ürünlerde bu metallerin bulunması, maruziyetin kronikleşmesine ve sağlık risklerinin artmasına neden olabiliyor. Özellikle hamileler, çocuklar ve kronik hastalığı olan bireyler için bu riskler daha da ciddi boyutlara ulaşabiliyor.
Protein tozu ürünlerinde tespit edilen kurşun seviyeleriyle ilgili tartışmaların bir diğer boyutu ise farklı kurumların güvenlik standartları arasında ortaya çıkan farklılıklar. ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), diyet takviyelerinde günlük kurşun maruziyeti için 5 mikrogramlık bir sınır belirlemiş durumda. Buna karşın, Consumer Reports'un çalışmasında güvenli kabul edilen seviye, yalnızca 0,5 mikrogram olarak belirlenmiş. Bu, FDA'nın belirlediği sınırdan 10 kat daha düşük bir değer anlamına geliyor. Ayrıca, FDA'nın toplam günlük kurşun maruziyeti için belirlediği geçici referans seviyeleri de farklı gruplar için değişiklik gösteriyor. Örneğin, çocuklarda bu sınır 2,2 mikrogram, hamile kalabilecek kadınlarda 8,8 mikrogram, diğer yetişkinlerde ise 12,5 mikrogram olarak belirlenmiş. Bu farklılıklar, protein tozu kullanıcılarının maruz kaldığı kurşun miktarının değerlendirilmesinde kafa karışıklığına yol açabiliyor.
Consumer Reports'un yürüttüğü araştırmada, popüler markalara ait 23 farklı protein tozu ve hazır içecek ürünü incelendi. Her bir ürünün üç farklı örneği bağımsız laboratuvarlarda analiz edildi. Sonuçlar, 23 üründen 16'sında, organizasyonun güvenli kabul ettiği standart bir porsiyondaki kurşun seviyesinin, yani 0,5 mikrogramın üzerinde olduğunu gösterdi. Ayrıca, dört ürünün çocuklar için FDA tarafından belirlenen günlük maksimum kurşun miktarı olan 2,2 mikrogramı aştığı belirlendi. İki ürün ise, hamile kadınlar için güvenli kabul edilen toplam günlük kurşun miktarının sırasıyla %72 ve %88'ini tek bir porsiyonda içeriyordu. Araştırmada ayrıca, iki ürünün kadmiyum, bir ürünün ise arsenik seviyesinin önerilen sınırların üzerinde olduğu tespit edildi. Kadmiyum için güvenli kabul edilen seviye 4,1 mikrogram, arsenik için ise 7 mikrogram olarak belirtiliyor. FDA'nın bu metaller için belirlediği sınırlar ise kadmiyumda 5 mikrogram, arsenikte 15 mikrogram düzeyinde.
Çalışmanın dikkat çeken bulgularından biri de, protein tozunun kaynağına göre ağır metal içeriğinde önemli farklılıklar olması. Bitki bazlı protein tozlarında, özellikle de bezelye ve pirinç gibi baklagillerden elde edilen ürünlerde, hayvansal kaynaklı proteinlere göre çok daha yüksek kurşun seviyeleri tespit edildi. Araştırmaya göre, bitki bazlı protein tozlarında bulunan kurşun miktarı, peynir altı suyu gibi süt proteinlerinde bulunan miktarın dokuz katı, sığır bazlı proteinlerde ise iki katı düzeyinde. Bu durumun temel nedeni, bazı tarım bitkilerinin topraktan ağır metalleri çekme ve bunları yenilebilir kısımlarında biriktirme eğiliminde olması. Ayrıca, tarımda kullanılan gübreler, pestisitler ve çevresel kirlilik de ağır metal seviyelerini artırabiliyor. Özellikle bitkisel protein tozu kullanan tüketicilerin bu konuda daha dikkatli olması gerekiyor.
Kurşun ve diğer ağır metallerin protein tozlarına nasıl geçtiği sorusu, araştırmanın önemli başlıklarından birini oluşturuyor. Bu metaller, yer kabuğunun derinliklerinden gelen volkanik kayaçların erozyonu, fosil yakıtların yakılması ve tarımsal kimyasalların kullanımı gibi çeşitli yollarla toprak ve suya karışabiliyor. Özellikle bazı bitkiler, toprakta bulunan ağır metalleri bünyelerine çekerek, protein tozu üretiminde kullanılan hammaddelere bu maddelerin geçmesine neden olabiliyor. Ayrıca, tarımda kullanılan bazı gübre ve pestisitler de ağır metal içeriğini artırabiliyor. Bu nedenle, protein tozu üreticilerinin hammadde tedarik zincirini sıkı şekilde denetlemesi ve ürünlerinde ağır metal seviyelerini düzenli olarak test etmesi büyük önem taşıyor.
Protein tozu kullanan tüketiciler için en önemli soru, bu ürünlerin sağlık açısından ne kadar güvenli olduğu ve maruziyetin nasıl azaltılabileceği. Uzmanlar, zaman zaman önerilen günlük ağır metal dozlarının aşılmasının ciddi sağlık sorunlarına yol açma olasılığının düşük olduğunu belirtiyor. Ancak, uzun süreli ve tekrarlayan maruziyetin, vücutta ağır metallerin birikmesine ve kalıcı sağlık sorunlarına neden olabileceği vurgulanıyor. Tüketicilere, özellikle bitkisel protein tozları yerine hayvansal kaynaklı protein ürünlerini tercih etmeleri öneriliyor. Bununla birlikte, bazı bitkisel protein tozlarının da düşük ağır metal içeriğine sahip olabileceği unutulmamalı. Organik olarak yetiştirilen bitkisel protein tozları, genellikle geleneksel yöntemlerle üretilenlere göre daha düşük ağır metal seviyeleri içerebiliyor. Ayrıca, protein tozu ürünlerinin günlük yerine daha seyrek kullanılması, maruziyeti azaltmanın bir diğer yolu olarak öne çıkıyor. Tüketicilerin, kullandıkları ürünlerin porsiyon miktarlarını dikkatle takip etmeleri ve günlük tüketimlerini aşmamaları da önemli bir önlem olarak gösteriliyor.
Protein tozu pazarında yaşanan bu gelişmeler, üreticilerin ve düzenleyici kurumların sorumluluğunu da artırıyor. Üreticilerin, ürünlerinde ağır metal seviyelerini düzenli olarak test etmeleri ve şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşmaları bekleniyor. Ayrıca, tedarik zincirinin her aşamasında kalite kontrol süreçlerinin sıkılaştırılması, tüketici güvenliği açısından büyük önem taşıyor. Düzenleyici kurumların ise, farklı standartlar arasındaki uyumsuzlukları gidermek ve tüketicileri doğru şekilde bilgilendirmek için daha net ve uygulanabilir kurallar koymaları gerekiyor. Tüm bu önlemler, protein tozu kullanıcılarının sağlığını korumak ve piyasadaki ürünlerin güvenliğini artırmak açısından kritik bir rol oynuyor.
Sonuç olarak, protein tozu ve hazır protein içeceklerinde tespit edilen yüksek kurşun ve diğer ağır metal seviyeleri, hem tüketiciler hem de üreticiler için önemli bir uyarı niteliği taşıyor. Piyasadaki ürünler arasında büyük farklılıklar bulunması, tüketicilerin bilinçli seçimler yapmasını ve ürün içeriklerini dikkatle incelemesini gerektiriyor. Uzmanlar, protein tozu kullanımında ölçülü davranılmasını, ürünlerin kaynağına dikkat edilmesini ve güvenilir markaların tercih edilmesini öneriyor. Önümüzdeki dönemde hem üreticilerin hem de düzenleyici kurumların daha sıkı denetimler ve şeffaflık politikaları uygulaması, protein tozu pazarında güvenin yeniden tesis edilmesi açısından büyük önem taşıyor.