Parkinson hastalarına yeni umut!

Giyilebilir kalp pili çalışmasıyla Forbes Dergisi’nin 30’un altındaki 30 bilim insanı listesine seçilen Canan Dağdeviren şimdi de parkinson hastalarına büyük yardımı olacağı düşünülen çok önemli bir buluşa imza attı. Kafasında fikirlerin koşarken şekillendiğini söyleyen Dağdeviren, motivasyon kaynağının ise Atatürk olduğunu söylüyor.

1

Dünyanın önde gelen dergilerinden birisi olan Forbes’in 30’un altındaki 30 bilim insanı listesine ilk kez bir Türk de ismini yazdırdı. 29 yaşındaki Canan Dağdeviren, ‘Giyilebilir Kalp Pili’ projesi ile bu listeye girmeyi başardı. Yeni projelerinden, özel hayatına kadar biçok soruya içtenlikle yanıt veren Dağdeviren, Parkinson hastalarına umut veren yeni çalışmasını da anlattı.

 
Bilim insanı Canan Dağdeviren’i dünya tanıyor. Peki Canan Dağdeviren özel hayatında nasıl biri?
Koşucuyum. En çılgın fikirlerim, projelerim koşu yaparken şekillenir. Biyografi okumaya bayılırım; iz bırakmış başarı ve başarısızlıkları okumak hoşuma gider. Tuz madenleri hakkında araştırma yapmayı, incelemeyi severim. Paket tuz koleksiyonum var mesela, her gittiğim ülkeden aldığım tuzların kristal yapılarını incelerim ve eğer varsa tuz madenlerini ziyaret ederim. Şu ana kadar en çok etkilendiğim maden, Polonya Krakow’daki tuz madeniydi. 6 farklı dilde şarkı- türkü söyleyebiliyorum. 23 sene okul korolarında aktif görev aldım, konuşurken sesimi iyi kullanmamı bu tecrübeye bağlıyorum. Türkiye’de ve Amerika’da birçok konser verdik. Sevgileri yarına bırakmadığım aktif bir sosyal hayatım var.
 
Sizi dünya giyilebilir kalp pili ile tanıdı. Bu yeni ürünü mucidinden dinlemek isteriz. Giyilebilir kalp pili tam olarak nedir? Nasıl çalışır?
‘Giyilebilir kalp pili’; kalbin, akciğerin ve diyaframın hareketi ile elektrik enerjisi üreten ve bu enerjiyi depolayan esnek ve ultra ince piezoelektrik entegre aleti anlatmakta. İnsan vücuduyla uyumlu plastik bir yüzeye tutturulan bu malzeme, saç telinden yüz kat daha ince olup kağıt gibi katlanıp bükülebiliyor. Arizona Üniversitesi Sarver Kalp Merkezi ile yürütülen ortak çalışma ile yapılan esnek alet, kalp boyutları insana yakın olan koyun, dana ve domuz üzerinde başarılı bir şekilde denendi. Ayrıca, canlı metabolizmasıyla ile uyumunu kanıtlamak amacıyla yapılan kontrol deneyinde, fare kas hücrelerinin alet üzerinde sorunsuz büyüyebildiği görüldü. 20 milyon kere katlanıp büküldüğünde dahi mekanik olarak sağlamlığını koruyabilen alet, 3.8 voltluk pile enerji depolayabiliyor. Bu teknoloji, günümüzde kullanılan boyutça büyük, maliyetli ve kalp ile herhangi mekanik yakınlığı bulunması mümkün olmayan teknolojinin ardından yeni kapılar açıyor. Tamamen esnek, kağıt gibi katlanabilir alet, kıvrımlı hatlara sahip organlar ile sıkı kontak kurabiliyor. Bu sayede enerji verimliliği yüksek ve organların hareketini sınırlamayan bir sistem oluşturulmuş oluyor. Günümüzde kullanılan kalp pillerinin 5 ile 7 yıl arasında ömürleri var ve pilin işlevini yitirmesi durumunda bütün mekanizmanın riskli bir ameliyatla değiştirilmesi gerekiyor. Fakat, tasarladığımız bu alet ile kalbiniz, akciğeriniz veya diyaframınız, kalp pili için gereken enerjiyi kendisi üretiyor. Giyilebilir olması, gerçekten de vücut ile uyumlu olması anlamına geliyor. Alışılmışın dışında bir tasarım.
 
Giyilebilir kalp pilinin yaygın kullanıma girmesi ne kadar sürecek?
Patentlerini aldık, teklifleri değerlendiriyoruz. Henüz, ürünün markete girmesi mümkün değil, zamanı var çalışmalara devam ediyoruz.

ANNEMİN FİKRİYDİ
Bir diğer projeniz olan ve deriden hastalık haritası çıkaran cihaz hakkında da bilgi alabilir miyiz?

Vücut, deri mekanik özelliklerini tespit eden cihaz annemin fikriydi. Kullandığı yüz kremlerinin işe yarayıp yaramadığını tespit eden bir alet olup olmadığını sormuştu. Ben de sadece annemi değil, deri hastalıklarını da tespit eden bir alet tasarladım. Arizona da deri kanseri taşıyan hastalar üzerinde denendi, harika sonuçlar alındı ve çalışmam gecen ay itibariyle çok prestijli bir dergi olan Nature Materials’ta yayınlandı. Proje yaklaşık 2.5 yıl sürdü.
Deri üzerine yerleştirilen aletin bünyesinde bulunan aktüatöre voltaj uygulanıp, deri üstünde deformasyon oluşturması sağlanıyor. Aktüatörün yanındaki sensör de bu deformasyonu algılıyor ve voltajı artırıyor. Toplanan bu voltaj, derinin mekanik özelliği ile orantılı, çıkarılan renkli haritalar ile deri üzerinde ve derinliğinde bulunan sertlik ve yumuşaklıklar belirlenebiliyor.

Forbes’in 30’un altındaki 30 bilim insanı listesine girmeniz çevrenizde nasıl karşılandı?
Listedeki tek Türk olmak büyük bir onurdu benim için. Herkes sevindi tabii, prestiji oldukça yüksek bir dergi tarafından dünyayı değiştiren 30 yaşından küçük 30 bilim insanı listesine girmek harika bir duygu. Gelecek işler için bir motivasyon kaynağı.

PARKİNSON HASTALARI RAHATLAYACAK
Yeni projeler ve çalışmalarınız neler?

Şu an, parkinson ve farklı beyin hastalarına yardımcı olabilmesi için iğne şeklinde bir pil yapıyorum. Maymunlar üzerindeki denemeler çok başarılı sonuçlandı. Çok heyecanlı ve umutluyum.
 
HAYALLERİNİZE TUTKUYLA BAĞLANIN
Bilim insanı olmayı seçenlere ve özellikle kadınlara tavsiyeleriniz ne olur?

Genç arkadaşlara en başta pes etmemelerini öneriyorum, hayal ettikleri şeye tutkuyla, aşkla sarılmalarını istiyorum. Soru sormalarını, hayal kurmalarını, plan yapmalarını, literatürü taramalarını, mümkün olduğunca kendilerinden farklı insanlarla iletişim içinde olmalarını tavsiye ederim. Farklı insanlardan en çok bilgiyi öğrenir, olaylara farklı açılardan bakabilme kabiliyeti kazanırız. Kendimizi bizden daha iyi tanıyacak biri yok, o nedenle kendilerine de soru sorup hayattan ne istediklerini sorgulamalarını isterim. Arada sırada kendimizle baş başa kalmalıyız. Aldıkları cevaba göre şartlar el verdiği kadar alanlarında iyi hocalarla temasa geçmeleri iyi bir strateji olur. Eğer sevdiğiniz işi yaparsanız, başarısız olma ihtimaliniz çok düşük. Ve asla kendilerini başkalarıyla kıyaslamamalarını öneririm. Model alabilirsiniz, şevk duyabilirsiniz, ama ileri gidip karşılaştırma yaparsanız mutlu olamazsınız ki farklı olan iki insanı karşılaştırmak bence mantıklı değil.

1999 yılında yaşanan deprem eğitim hayatınızı da etkiledi. Yaşadığınız zorlukların bugünlere gelmenizde nasıl bir etkisi oldu?
1999 depreminde birçok arkadaşımı kaybettim, çocukluğumda derin izler bırakan bir olaydı. Okulum hasar gördüğü için Adana’ya misafir öğrenci olarak gönderildim ve çok harika bir sene geçirdim, harika arkadaşlıklar edindim ve şu an kullandığım İngilizce’nin temellerini orada attım.

MOTİVASYON KAYNAĞIM ATATÜRK
Daha kolay bir yol seçseydim diye düşündüğünüz, umutsuzluğa kapıldığınız anlar oldu mu?

Düşünmedim, sevdiğim isi yapmak en kolayı zaten. Umutsuz olduğum vakitler oldu elbette fakat pes etmeyecek kadar ‘delikanlı’yım. Ben hiçbir şey çalışmadığı zaman Atatürk gibi düşünüyorum, motivasyonumu kendisinden alıyorum. Az zamanda çok ve güzel işler yapmış bir insan. İlmin yolunda yürümüş bir kişi, “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin” demiş, daha ne desin?
Türkiye’ye ne sıklıkta geliyorsunuz? Bir bilim insanı olarak kariyerinize Türkiye’de devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Son iki yıldır, seyahatlerim sıklaştı. Yılda 3 veya 4 defa geldiğim oluyor. Gerekli altyapı sağlanırsa neden olmasın. Yerin değil amacın önemli olduğu bir iş yapıyorum. O nedenle nerede değil nasıl ve neden yaptığım önemli.

ANNEM, PROJELERİMİN GİZLİ KAHRAMANI
Örnek aldığınız bir isim var mı?

Örnek aldığım kişiler listesi epey uzun. Annem... Annem benim ilk öğretmenim. Anneden ziyade, arkadaşım gibidir. Deneyerek tecrübe etmeyi, plan yapmayı, kitap okumayı, araştırmanın gücünü, takım çalışmasının faydalarını annemden öğrendim. Annem, nazik ve sabırlı bir insan olduğundan; fikirlerimi hep ilk dinleyen olmuştur. İyi bir dinleyicidir, keskin eleştiri uzmanıdır, zaman ve malzeme tasarrufunu çok iyi bilir. Projelerimin gizli kahramanıdır. Nükteden bir yapısı da vardır, konuşunca keyif alırsınız. Annem, DNA gibi sarıp sarmalar, proton gibi çeker en negatif olduğum anlarda, ışık hızıyla uçar yardımıma, antibiyotik gibi tedavi eder ulvi sözleriyle... İnsanları elektronlar yörüngeleri gibi ayırmaz, ismi gibi şeffaftır, elmas kadar güçlü, güneş kadar sıcak. Hayatımı şekillendiren sözleri. Kalbimde taşıdığım altın bir öğüdü şudur: ‘Kızım, çalıştıkça yeni ufuklar belirleyecek ve ilerleyeceksin. İlerlerken seninle birlikte yürüyenlerin üzerine asla basma, birlikte yürü. Birlikten kuvvet doğar’. Annemi dinliyorum, benden genç, yolun başındaki öğrencilere rehberlik ediyorum, birlikte yürüyoruz. Daha gidecek çok yolumuz var.

Mert Baran / Gunes.com