Panik atak belirtilerinin çoğu zaman kalp krizi başta olmak üzere aklını kaçırma ve ölüm hissi ile karıştırıldığını söyleyen Prof. Dr. İsmet Kırpınar, “Panik atak, toplumun özellikle genç kesiminde sıkça rastladığımız psikolojik hastalıkların başında geliyor. Panik bozukluk genellikle ergenlik ile 30 yaş arasında başlamakta, yaşlandıkça sıklığı azalmaktadır. Kadınlarda yaklaşık 2 kat fazla görülmektedir. Kişiler panik atak belirtilerini kalp krizi, felç geçirme belirtileri ile karıştırarak ölüm veya aklını kaçırma korkusu yaşamaktadır. Hastalığın psikolojik kaynaklı olduğunu öğrendiklerinde ise krizin tekrarlamasına yönelik endişeleri artmaktadır. Fakat panik atak teşhisi konulan bireyler şunu bilmelidir; panik atak iyileşebilir!” dedi.
Atakların en önemli özelliklerinden birinin ortada herhangi bir sebep yokken aniden ortaya çıkmaları olduğunu söyleyen Prof. Dr. İsmet Kırpınar sözlerine şöyle devam etti:
“Panik atak belirtisi olan aniden başlayan sıkıntı, nefes alamama, hızlı kalp atışı, göz kararması, vücutta uyuşma ve karıncalanma, dakikalar içinde en yüksek seviyeye ulaşır. Yoğun korku ve rahatsızlık hissine, çarpıntı, terleme, titreme ya da sarsılma, boğulma hissi, göğüs ağrısı, bulantı ya da karın ağrısı, baş dönmesi, düşme veya bayılma hissi, üşüme, ürperme ya da ateş basmaları gibi belirtiler de eşlik edebilir. Ataklar birdenbire başlar, giderek şiddetlenir ve 10 dakika içinde şiddeti en yoğun düzeye çıkar. Çoğu zaman 10 ila 30 dakika devam ettikten sonra kendiliğinden geçer. Kişi o an kalp krizi geçirdiğini ya da felç olduğunu düşünerek yoğun ölüm ya da felç olma korkusu yaşar. Bazen de kontrolünü kaybederek aklını kaçırdığını düşünerek kendisine ya da çevresindekilere zarar verme korkusuna kapılır.”
Panik Atak Neden Olur?
Panik Bozukluğunun neden ve nasıl oluştuğuna ilişkin iki bilimsel açıklama olduğunu belirten Prof. Dr. İsmet Kırpınar, “Nedenlerden biri; panik atak, beynimizde nöron adı verilen hücrelerden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzenleyen bazı beyin hormonlarının anormal çalışması sonucu oluşur. Diğer neden ise; panik atak, günlük yaşantımızda yaptığımız bazı davranışlarımızın sonucunda ortaya çıkan ve tamamen doğal ve zararsız olan çarpıntı, terleme, nefes sıkışıklığı ya da baş dönmesi gibi bedensel belirtilerin, hasta tarafından kötü bir hastalığın belirtileri olarak değerlendirilmesi ve bununla birlikte endişe ve korku dozajının artması sonucu oluşur. Panik bozukluğu, tedavi edilebilir bir hastalıktır. Hastanın ve ataklarının özelliğine göre seçilen SSRI ve SNRI türleri başta olmak üzere antidepresan ilaçların etkinliği yüksektir. Psikoterapiler içinde ise panik bozukluğunun tedavisinde etkinliği gösterilmiş ve en sık kullanılan yöntem, Bilişsel-Davranışçı terapidir” dedi.