Türk Uyku Tıbbı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hikmet Yılmaz, mevsimsel geçiş dönemlerinde sabah uyanamama problemi yaşandığını belirterek, "Hafif bir şeyler yemek, sabahları mutlaka duş almak, sabah yoğun ışığa maruz kalmak, odayı havalandırmak ve akşam üzeri egzersiz yapmak, uyanıklığı sağlamada ve uyku düzenini oturtmada çok yardımcı olabilir." dedi.
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Bilimler Bölümü Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi de olan Prof. Dr. Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanların hayatlarının üçte birini uykuda geçirdiklerini belirterek, sağlıklı bir insanın sağlıklı uykuyla mümkün olabildiğini söyledi.
Sağlıklı uykuyla bağışıklık sisteminin güçlendiğini vurgulayan Yılmaz, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yönelik hormonların, büyüme hormonu growth ile kortizol ve adrenalin gibi hormonların gece uyku saatlerinde salgılanmaya başlayan melatonin ile beraber salgılandığını anlattı.
Okul öncesi çocuklarda 12, ilkokulda 10, ortaokulda 9, lise ve erişkin dönemde ise 8 saatlik uykunun sağlıklı ve yeterli olacağını belirten Yılmaz, az uykunun kalp krizi, inme ve programlanmış hücre ölümüne neden olduğu gibi fazla uykunun da bu gibi sorunlara yol açtığını vurguladı.
"Sağlıklı uyku verimi artırıyor"
Prof. Dr. Yılmaz, uyku bozukluğu probleminin birçok insanda görüldüğünün altını çizerek, nefes almada zorluk, ayak ve bacaklarda huzursuzluk, kabus ve karabasan görme gibi sebeplerle bireyin uyumak istediği halde uyuyamamasının uyku bozukluğu olarak tanımlandığını ifade etti.
Uyuma bozukluğu olan bireylerin ertesi gün olumsuz sonuçlarla karşılaşabileceğini belirten Yılmaz, "Sabah yorgun kalkabilir. Unutkan ve sinirli olabilir. Gün içinde aşırı bir uyuma arzusu içinde olabilir. Tüm bunlar varsa ve kişinin verimini etkiliyorsa, bu durum uyku bozukluğudur." diye konuştu.
"Hayatında bir dönem uykusuzluk yaşamış 20 milyon kişi var"
Uykusuzluğun da önemli bir problem olduğunu ve bireyin gün içindeki performansına olumsuz yönde etkilediğine dikkati çeken Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Uykusuzluk dediğimiz şey biraz esnek bir tabir. Yani bir insanın bir gecelik uyuyamamasına biz uykusuzluk demiyoruz. Kişinin uyuma arzusuyla yattığı halde en çok üç ay süreyle ve en az haftanın üç günü uykuyu başlatmada ya da sürdürmede sorun yaşanmasına uykusuzluk diyoruz. Oranı bu şekilde tanımın üzerine koyacak olursak, Türkiye'de yüzde 15 civarında uykuyla ilgili mekanizmaların bozulmasına bağlı uykusuzluk sorunu ile karşı karşıyayız. Buna eklem ağrıları, mide rahatsızlıkları ya da başka rahatsızlıklardan dolayı ilaç kullanmaya bağlı nedenlerle yaşanan uykusuzluğu da eklersek, ülkemizde hayatının bir döneminde uykusuzluk yaşamış en az 20 milyon insan olduğunu düşünüyoruz. "
"Uyumadan önce mavi ışıklı ekranlardan uzak durun"
"Uyku apnesi, kalp hastalığı ve inme riskini artırıyor"
Prof. Dr. Yılmaz, beyinde solunumu yöneten "medulla" denilen merkezlerin gece boyunca uykuda nefes alma düzenini sağladığına işaret ederek, "O merkez sayesinde konuşurken, kahkaha atarken, çay içerken ya da uyurken nefes alıp verme düzenimiz sağlanıyor. Uyku apnesi rahatsızlığında bu bölgenin etkilenmesinin yanı sıra bir yandan da akciğerde, üst solunum yollarında, burunda, ağızda ya da dilde bu rahatsızlığı kolaylaştıran yapısal bir rahatsızlık da varsa saatte 30'dan fazla uykuda nefes durması ile giden tablolara 'ağır uyku apnesi' diyoruz. Bu olguların mutlaka bir uyku merkezinde tetkik edilerek, tedavilerin yapılması 'CPAP' dediğimiz cihazlarla uyku apnesinin önüne geçilmesi gerekiyor. Yoksa uyku apnesi rahatsızlığı insanları mağdur edecek maddi sorunlar, trafik kazaları, iş kazaları, bireysel performansta bozulmalar ile kalp hastalığı, inme, yüksek tansiyon gibi bir dizi hastalığa yakalanma risklerini arttırıyor." ifadelerini kullandı.
(AA)