Kanser için kritik uyarı! Erken teşhiste test hayati öneme sahip

Kanser öyküsü olan bir annenin, çocuklarının da kansere yakalanma riski yükseliyor. Ailede kanser teşhisi varsa mutlaka tüm fertlerin ‘genetik mutasyon testi' yaptırmasını öneren uzmanlar, “Bu testler sadece kandan ya da tükürük örneği ile yapılıyor” dedi.

YASEMİN İLAN

Uluslararası Onkoloji Günleri 11. kez Muş'ta 10 ülkeden toplam 350 kanser gönüllüsü, onkoloji uzmanları, hastalar hasta yakınları ve basın mensuplarının katılımıyla gerçekleştirildi. 1999 yılında yumuşak doku kanserine yakalanıp tedaviyle atlatan Genç Birikim Derneği Başkanı Salih Yüce'nin yaşadığı Muş'ta düzenlediği ve üç gün süren 'Onkoloji Günleri'nde çarpıcı veriler paylaşıldı. Gazeteci Fulya Soybaş'ın sunuculuğunu yaptığı Onkoloji Günleri'ne Teksas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi'nden katılım gösteren Tıbbi Onkolog Prof. Dr. Banu Arun genetik testlerle ilgili önemli bilgiler verdi.

18 YAŞ ÖNCESİ YAPILMIYOR

Genetik testler kansere yakalanan bireyin yedi kuşak öncesine kadar inerek onlardan birinde kanser vakası olup olmadığını tespit ediyor. Eğer geçmişte kanser vakası varsa bu yakalanılan kanserin genetik olduğunu gösteriyor. İlk kanser vakası ise bu çevresel faktörlerden kaynaklı olduğunu açıklıyor. Genetik faktörlüyse ailenin diğer fertleri de kanser taramasından geçirilerek erken teşhis konulması sağlanıyor. En çok meme ve kolon kanserinde bu uygulama etkili oluyor. "Hastada mutasyon varsa, birinci derece akrabasında risk yüzde 50" diyen Prof. Dr. Banu Arun şunları dile getirdi: "Genetik testler, mamografi gibi bir tarama yöntemi olmadı. Meme kanserlerinin sadece yüzde 15'i kalıtsal. Kendisinde veya ailesinde meme kanseri öyküsü olanların bu miraslarını, sonraki kuşaklara aktarıp aktarmadıklarını anlamanın tek yolu bu testleri yaptırmak. Anne ya da babalarından genleri mutasyona uğramış olarak alan çocukların ileri yaşlarında kansere yakalanma olasılıkları ortalamanın çok üzerinde. Buna karşılık genetik testler 18 yaşın altına yapılmıyor. Ailede kanser öyküsü, birinci derece kan bağı olan bir akrabanın (ebeveyn, kardeş veya çocuk) veya ikinci derece kan bağı olan bir akrabanın (teyze, amca, büyükanne, büyükbaba veya üvey kardeş) meme kanseri veya başka bir kanser türüne yakalanması anlamına geliyor."

YURTDIŞINA GEREK YOK

Prof. Dr. Banu Arun, eğer bir hastada mutasyon tespit edildiyse birinci derece akrabaların genetik mutasyonu taşıma riskinin yüzde 50 olduğunu söyledi. Bir mutasyon tespit edildiğinde, ikinci derece akrabaların da testi yaptırmasını önerdi. Arun, "En çok bilinen BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonları. BRCA1 ve 2 meme ve yumurtalıkların yanı sıra, pankreas, melanom (cilt kanseri) ya da prostat kanserlerine de yol açabiliyor. Örneğin meme kanseri öyküsü olan bir annenin, çocuklarının pankreas ya da prostat kanserine yakalanma riski önemli oranda artıyor. Genetik testler Türkiye'de de yapılıyor. Örneklerin yurtdışına gitmesine hiç gerek yok. Kandan ya da ağızdan tükürük örneği alınarak bakılabiliyor. Söz konusu genetik testler sadece riski belirlemek için değil, tedavi planlaması için de önemli" dedi.

MORAL BOZULUR AMA CANLAR KURTULSUN

Genetik yatkınlık testlerinden korkmamamız gerektiğini dile getiren Genetik tıp uzmanı Prof. Dr. Ahmet Yeşilyurt, test yaptırarak hastalıkla karşılaşmaktan çoğu kişinin kaçındığını söyledi. Yeşilyurt, "Bazen 'Şimdi kurcalamayalım, çıkar mutlaka' deniyor. Varsa bilelim, kimse gözünü kapatıp 'Çukur varsa görmemeyim, moralim bozulur' demiyor. Bildiğimiz yerden, kolay kolay gol yemiyoruz. Bilmek güç. Bildik şeylerden korkmamak lazım. Bazı önlemlerle kanserin başlamamasını ya da çok geç başlamasını sağlayabiliyoruz" dedi.

KADINLARDA RİSK ORANI ARTIYOR

Doç. Dr. Yakup Arslan Onkoloji Günleri'ne katılan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yakup Arslan, kanser ölümleri sıralamasında akciğer kanserinin ilk sırada yer aldığını belirtti. "Türkiye'de 129 bin insan her yıl kanserden hayatını kaybederken 38 bin insan akciğer kanserine bağlı ölüyor. Akciğer kanserinden ölüm oranı bizde 3.5'te 1 oranında. Bu sigara kullanma oranlarının yüksekliği ile orantılı. En kötüsü de kadınlarda da sigara kullanma oranı artmış" diye konuştu.