Her 100 kişiden birinin sorunu

Çölyak hastalığı; ince bağırsağın, glütene karşı ömür boyu süren ve kronikleşen alerjisi olarak tanımlanabilir. Neredeyse 1000 yıllık bir geçmişi var bu hastalığın.

Bu uzun geçmişine rağmen fark edilmesi ve dikkate alınmaya başlanması ise çok daha yakın dönemlere dayanıyor. Bunun en önemli nedeni Çölyak hastalığının çok farklı belirtiler vermesi. Öyle ki; şikayetler arasında kansızlık, kilo kaybı, gaz, şişkinlik, yorgunluk, halsizlik, uykusuzluk, deri döküntüleri, ishal, kabızlık, karın ağrıları, büyüme geriliği, kemik erimesi, karaciğer ve akciğer hastalıkları bile görülebiliyor. Ancak yıllarca şikayetlerine çözüm bulunamayan ve bu nedenle kötü bir yaşam geçiren hastaların, Çölyak tanı ve tedavisi ile yaşam kalitelerinin önemli oranda arttığını belirten Acıbadem Bakırköy Hastanesi Gastroenteroloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Murat Saruç, ‘9 Mayıs Dünya Çölyakla Mücadele Günü’ne özel açıklamalarda bulundu. 

Çölyak hastalığının tarihçesi milattan sonra 2. yüzyıla kadar dayanıyor. İlk kez Anadolu topraklarında ismi verilmiş ve dikkate alınmış bu hastalık, her 100 kişiden 1’inde görülmekte. Ancak ailede bir Çölyak geçmişi varsa bu oran 100’de 10’a çıkabiliyor. Sıklıkla bilinenin aksine Çölyak sadece doğuştan gelen bir hastalık değil, yetişkinlik döneminde de ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle günümüzde Çölyak hastalığının büyük bir kısmı yetişkinlerde teşhis ediliyor. Ancak bu hastalığın birçok farklı şikayeti var. Kansızlık, kilo kaybı, gaz, şişkinlik, yorgunluk, halsizlik, uykusuzluk, deri döküntüleri, ishal, kabızlık, karın ağrıları, büyüme geriliği, kemik erimesi, eklem ağrıları, eklem şişlikleri, böbrek hastalıkları, akciğer hastalıkları, karaciğer hastalıkları, konsantrasyon eksikliği, sinir sistemi ile ilgili şikayetler, psikolojik problemler, yürüme bozuklukları, duyu kayıpları gibi pek çok şikayet, Çölyak hastalığının belirtileri arasında. 

Çölyak ihtimali her zaman düşünülmeli

Çölyak hastalığında teşhisi en çok zorlaştıran durumun, bu hastalığın akla gelmemesi olduğunu belirten Prof. Dr. Saruç, “Bazı hastaların Çölyak’ı düşündürecek özel bir şikayetinin olmaması, bu hastalığın ihtimaller arasına konmamasına neden olabiliyor. Bunun nedeni Çölyak’ın birbirinden bağımsız çok çeşitli şikayetlerinin olması. Ancak bir kere Çölyak ihtimali göz önünde bulundurulursa teşhis koymak çok kolay. Kan tahlili ve endoskopi ile hastalık belirlenebiliyor. Bu nedenle bir türlü çözüm bulunamayan farklı şikayetler varsa Çölyak hastalığını da ihtimaller arasında bulundurmak çok önemli” diyor. 

Doğru diyetle şikayetler ortadan kalkıyor

Çölyak hastalığı teşhis edildiyse; hastalarının ömür boyu glüten içermeyen, yani buğday, yulaf ve arpa içermeyen bir diyet yapması gerekiyor. Ancak glüten bunlara ek olarak birçok farklı besin maddesinde de bulunabiliyor. Bu nedenle mutlaka doktor kontrolünde ve dikkatli bir diyet yapmak çok önemli. Şikayetlere rağmen dikkate alınmayan Çölyak hastalığı beraberinde çok ciddi sağlık sorunlarını da getirebiliyor. Prof. Dr. Murat Saruç, Çölyak’ın yok sayılabilecek bir hastalık olmadığının altını çizerek, “Çölyak’a rağmen diyet yapmadan hayatını sürdüren hastaların şikayetleri devam ediyor. Devamında kemik erimesine, karaciğer, böbrek, akciğer gibi organlarda sorunlara neden olabiliyor. Hatta hasta diyetine uyum göstermezse ince bağırsak kanseri riski artabildiği gibi diğer organ kanserlerine bağlı hasta kayıpları da Çölyak olmayanlara oranla artabiliyor” diyor.

Glütensiz diyeti bırakmak tehlikeli

Çölyak hastalığı teşhis edildikten sonra doğru diyetlerle yaşam kalitesi yükseltilebiliyor ve tüm şikayetler ortadan kaldırılabiliyor. Şu anki bilgilere göre bu diyetin ömür boyu yapılması gerekiyor. Çölyak hastalığında glüten tüketimi, bilerek rahatsızlığın tetiklenmesi anlamına geliyor. Prof. Dr. Saruç, hastalığın görülme sıklığının artması ile bu konuda diyet yapmadan tedavi olunabileceği konusunda farklı fikirler ortaya atılmaya başlandığını belirterek, “Ancak bu yöntemlerin hiçbir bilimsel dayanağı olmadığı gibi hastayı glüten tüketmeye yönlendirdiği için de son derece tehlikeli. Çölyak hastalığı ile mücadelede glütensiz bir yaşam hayati önem taşıyor. Bu nedenle bir Çölyak hastasının bilmesi gereken en önemli şey; doğru bir diyetle tüm şikayetlerinden kurtulabilir” diyor.