Yorgun olmanıza rağmen uykuya dalmakta ve uykunuzu devam ettirmekte zorlanıyorsanız bunun birkaç sebebi olabilir. Uykusuzluk, gebeliğin en belirgin olduğu zamanlarda; yani son üç ayda gebelerin yüzde 75’ini etkileyebilmektedir.
Gebelikte yavaşlayan mide-barsak sistemi geçişi ve gevşeyen yemek borusu alt kısmı-mide bağlantısı yüzünden zaten reflüye eğilim vardır, bir de bir şeyler yiyip içtikten kısa süre sonra yatılınca, mide yanması hayatınızı cehenneme çevirebilir. Ağzınıza acı su gelmesi gibi bariz de olabilir, sebebini anlayamadığınız göğüs kafesinin ortasında bir yangı şeklinde de…
Açlık hissi varken uyumak veya yatmadan önce tatlı, çikolata, çok şekerli meyvelerden yemenin yanı sıra; meyve suyu, ballı veya tatlı sütler içmek, o anda size çok cazip gelen şeyler olsa da sebep oldukları ani kan şekeri değişikliğiyle sizi, bebeğinizi veya her ikinizi de gece ortasında çok rahatsız edip uyandırabilir. Bu gibi durumları siz müstakbel anneler 'bebeğimin canı tatlı istiyor, geceleri beni uyandırıyor' gibi yorumluyor olabilirsiniz ama durum aslında sadece hipoglisemiden kaynaklanmakta.
Uykusuzluk her ne kadar çok can sıkıcı, sinir bozucu olsa da gebeye veya bebeğe direkt zararı olduğunu gösteren bilimsel bir çalışma bulunmuyor. Yine de gebelikte obstrüktif uyku apnesinin tansiyonu yükseltip 'preeklampsi' denilen gebelik zehirlenmesi tablosunu tetikleyebileceğini gösteren vaka sunumları var.
UYKUSUZLUKTAN NASIL KORUNURSUNUZ
Tüm bir günü olumsuz olarak etkileyen uykusuzluktan birkaç basit adımla korunabilirsiniz. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Demet Dikmen özellikle gebelikte uykusuzluk yaşamamak için yapılabilecekleri yazdı.
1) Endişelenmeyin. Korkacak hiç bir şey yok. Hatta bazen bütün korku ve endişeyi yok etmek tekrar uyuyabilmenizi sağlamaya yetecektir.
UYKUSUZLUĞA KARŞI NE YAPILMALI
Tüm bunları uygulamanıza rağmen uykuya dalamıyorsanız bu önerileri dinlemenizde fayda var.
1) Yatağınızı sadece cinsellik ve uyku için saklayın. Günlük aktivitelerinizi yatakta yapıyorsanız istemsiz olarak uyanık kalıyor olabilirsiniz.
2) Piyasadaki bitkisel veya doktor reçetesi olmadan satılan ilaçları kullanmayın, mutlaka doktorunuzla konuşun.
3) Uyuyamıyorsanız yataktan kalkın. Eğer 20-30 dakikada uykuya dalamadıysanız aklınıza takılan, yapılması gereken işlerden küçük bir şey seçin, örneğin bir sonraki gün gideceğiniz banka ödemesini düşünün (sadece 5 dakika, sakın ha tuvaletleri fırçalamanız gerektiğini değil!) ve sonra tekrar dalmaya çalışın.
4) Saatleri saymayın. İnsanların genellikle 8 saat uykuya ihtiyaçları varsa da bazıları daha azıyla bazılarıysa daha çoğuyla iyi hisseder. O yüzden belli bir uyku saatini hedeflemek yerine kendinize mevcut uyku saatiyle nasıl hissettiğinizi sorun. Eğer sürekli yorgun değilseniz yeterli uykuyu alıyorsunuz demektir.
Eğer yukarıdaki basit önlemlere rağmen uykusuzluk çekmeye devam ediyorsanız 'uyku sağlığı davranışsal tedavisi' yapılması için bir psikologdan yardım almakta fayda var. Nitekim 'uyku sağlığı davranışsal tedavisi', depresyonda olup uyku zorluğu çeken hastalarda istatistiksel olarak anlamlı düzelme sağlamaktadır.
İLAÇ TEDAVİSİ
Uykusuzluk çeken erişkinlerin yüzde 4’ü çeşitli hipnotik ya da sedatif ilaç kullanırken, çeşitli derecelerde uykusuzluk çeken binlerce gebe için durum bu kadar basit değil. Uykusuzluk için kullanılabilecek ilaçların plasentadan geçip bebeğe zarar verme ihtimali, özellikle de bu ilaçların potansiyel yan etkilerinin hemen doğumda değil de ilerleyen yıllarda ortaya çıkma ihtimali doktorları gebelere bu ilaçları verme konusunda tedirgin ediyor. Yine de bu konuda çaresiz değiliz, annenin durumu çok ciddiyse, kar-zarar hesabını yapıp kullanabileceğimiz birçok ilaç da bulunmakta.
Bu alanda yapılmış az sayıda çalışma olmasına rağmen edinilen bilgilere göre konjenital malformasyon (doğumsal sakatlık) oranlarında belirlenmiş bir artış yok. Sadece benzodiazepin ve benzodiazepin reseptör agonistleri prematüre doğum, düşük doğum ağırlığı ve/veya ayına göre küçük bebek ihtimalini artırabileceği gösterilmiş.