Prof. Dr. O. Oğuz Erdinç, uyku sorununun toplumun yaklaşık yüzde 10'luk bölümünde yaşandığını anlattı. Hastalığın, uykuya dalma ve uykuyu sürdürmede zorlanma, sabahları istenen zamandan önce uyanma, uyumak için yatağa gitmekte zorlanma, ebeveyn veya bakıcı gibi bir başkası olmadan uyuyamama durumlarından en az birinin bulunması hali olduğunu anlatan Erdinç, "Uykusuzluk çeken kişi yorgunluk, halsizlik, dikkat ve odaklanmada zorlanma; sosyal yaşamda, aile, iş ya da eğitim yaşamında bozulmalar, duygulanım bozukluğu, sinirlilik, gün içinde uyuya kalma veya uykululuk hali, hiperaktivite, sabırsızlık ya da saldırganlık, motivasyon ve enerji azlığı, hata ya da kaza yapmada artış yakınmalarının en az birinden şikayetçidir. Tıbben insomni tanısının konulabilmesi için kişinin uygun ve sessiz ortamlarda yatmasına rağmen sözü edilen yakınma veya belirtileri yaşaması gereklidir. İnsomni kısa süreli veya kronik olabilir. Eğer belirti ve yakınmalar 3 aydan az bir süredir ve haftada en az 3 gün yaşanıyorsa kısa süreli, 3 aydan fazla süredir ve haftada en az 3 gün yaşanıyorsa kronik insomniden söz edilir. Bu durumun başka bir hastalık ya da ilaç/madde kullanımına bağlı olmaması gerekir" diye belirtti.
Bilişsel ve davranışsal terapi günümüzde en fazla tercih edilmesi gereken tedavi şekilleridir