Vücudumuzun belirli bölgelerinden alınan yağlar, gerekli işlemlerden geçirilerek daha sonra istenilen farklı alanlara enjekte edilebiliyor.
Avrupa Yüz Plastik Cerrahi Akademisi tarafından üst ihtisas için davet alan ilk Türk hekimi unvanına da sahip olan KBB ve Yüz Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu yağ doku konusu ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Mutsuzluğa Neden Olan Yağlar Aslında Güzelleşmek İçin Bir Seçenek
Yağ dolguları genellikle ilk bir ay içinde bölgede şişlik ve ödem oluşturur sonrasında ise ödem azaldıkça istenilen görünüme kavuşulur. Yağ dolgusunun kalıcılığı bireyler arasında farklılık gösterir. Yapılan bir çok çalışmada yağ dolgularının yıllar sonra bile tamamen yok olmadığını göstermektedir. Yağ dolgusunun alternatifi nedir peki? Bildiğiniz gibi “Dolgu” için sentetik ürünler de kullanılmaktadır. Çoğunlukla içinde Hyalüranik asit bulunan bu sentetik dolgular aslında, dokuların arasında bulunan sıvının laboratuvar ortamında üretilmiş halidir. Yağ dolguları ile sentetik dolguları kıyasladığımızda bir takım farklılıklar vardır. Kalıcılık süresi ve oranı, yağ dolgularında daha fazladır. Hyalüranik asitlerde çok az da olsa bulunan allerji riski, yağ dolgusu kendi vücudumuzdan alındığı için hiç bulunmamaktadır. Maliyet konusu uygulamanın yapıldığı klinik ile değişiklik göstereceğinden iki dolgu maddesini kıyaslamak zor olacaktır. Ancak yağ dolgusu ile çok yüksek oranlarda enjeksiyon yapılabildiğini düşünürsek, aynı miktarda sentetik dolguyla kıyasladığımızda yağ dolgusu her zaman daha ekonomik olacaktır diyebiliriz. Yağ dolgusu sonrasında uzun süren ödemler olabilir, bir cerrahi müdahale olduğu için enfeksiyon riski de bulunmaktadır. Ayrıca nadir de olsa yağ dolgusunun yeni konulan anatomik bölgeye adapte olamaması nedeniyle etkin şekilde hacim sağlayamama riski bulunmaktadır.