Geçici bir 'hüzün' durumundan farklı olarak depresyondaki kişiler yoğun psikolojik rahatsızlık çekmelerinden dolayı yaşamdan keyif alamazlar. Depresyondaki kişilerin aile ilişkilerini sürdürmeleri genellikle problemli olur. Sevgilileri, aileleri, eşleri ve çocuklarıyla yeterince ilgilenemezler, iş yaşamlarındaki üretkenlikleri giderek azalır.
Genel belirtileri nelerdir?
Sosyal yaşamdan uzaklaşma, günlük aktivitelere ilginin azalması, sık sık ağlama isteği, kişisel bakımda özensizlik, umutsuzluk, kimsenin kendisiyle ilgilenmediği düşüncesi, alkol ya da madde kullanımına başlama, suçluluk duyguları, karamsarlık, kendine güvenin azalması, konsantrasyon güçlükleri, sinirlilik, tekrarlayan ölüm ve intihar düşünceleri, çoğalan ya da azalan enerji düzeyi, uykuda düzensizlik ( aşırı ya da çok az uyku), iştahın aşırı artması ya da azalması, neşesizlik, hayattan keyif almama, tahammülsüzlük, cinsel istekte azalma, içine dönme, sürekli geçmişe yönelik pişmanlıkları ve hataları düşünme, kendini değersiz görme, yorgunluk, kendini boşlukta ve işe yaramaz hissetme şeklinde sıralanabilir. Depresyondaki kişilerde günler veya haftalar boyunca bu belirtilerin çoğu bir arada bulunur. Birçok kişide depresyona açıklanamayan başağrısı, sırt ağrısı, yaygın kas ve eklem ağrısı, karın ağrısı, uyuşma ve karıncalanmalar gibi bedensel belirtiler eşlik eder. Bu belirtiler ön planda olup duygusal sıkıntıları maskeleyebilir.
Kadınlarda depresyon daha çok üzüntü ve değersizlik gibi duygulara sebep olur. Erkeklerde ise; sinirlilik, gerginlik, tahammülsüzlük, agresif ve dürtüsel davranışlar gösterme şeklinde ortaya çıkar. Kadınlar bu süreci ağlayarak geçirirken, erkekler ise daha çok heyecan verici ve tehlike yataran etkinliklere başvurma, hızlı araba kullanma, alkol-madde kullanımını artırma, dürtüsel ve kontrolsüz cinsel ilişkiler kurma gibi riskli davranışlara girebilriler. Ya da mevcut iş veya çalışma düzenini işkoliklik düzeyinde artırabilirler. Erkekler, “zayıflık” olarak gördükleri depresyonu kabul etmedikleri için bir uzmana başvurmadıkları için iyileşmeleri kadınlara göre daha uzun sürebilmektedir.
Erkeklerde depresyon
Depresyon erkeklerde oldukça sık görülen ve belirgin işlevsellik kaybına, sorumluluklarda aksamaya ve kişinin hayat kalitesine etki eden bir hastalıktır. Erkekler genel olarak depresif duygudurumla başa çıkma konusunda zorluklar yaşamaktadırlar ve bunu farklı biçimde ifade etme eğilimindedirler. Kadınlar, mutsuzum, üzüntülüyüm, suçlu hissediyorum, yeterince iyi anne olamadım gibi sözlerle ruh hallerini ifade ederken; erkekler sinirliyim, endişeliyim, tahammülsüzüm, uykum bozuk, cinsel isteğim azaldı gibi yakınmaları daha fazla dile getirirler. Erkekler daha güçlü olmaları gerektiği öğretisi ile, kendilerince “zayıflık” gibi görünen bazı ruh hallerini inkar ederler ve depresif hisleri hakkında arkadaşları veya aileleriyle konuşmaktan kaçınırlar. Erkeklerdeki depresyonun geç fark edilmemesinin birçok nedeni vardır. Örneğin, erkekler ‘’güçlü’’ olmak zorunda olduğu için problemleri olduğunu reddetme eğilimindedir. Depresyondaki erkekler depresyonlarının duygularla ilişkili olan semptomları yerine fiziksel semptomlarından bahsetme eğilimindedir yorgun hissetmek gibi. Erkekler hisleri konusunda; üzüntülü mü, depresif mi, sıkıntılı mı olduklarına dair konuşmuyorlar. Erkekler genel itibariyle işle ilgili ve performanslarına yönelik şikayetlerde bulunuyorlar. Bu nedenle erkeklerde görülen mevcut depresyon gözden kaçabilmektedir.
Hastalığın sonuçları nelerdir?
Erkeklerde depresyonun yıkıcı sonuçları olabilir. İş kaybı ve sosyal ilişkilerde ciddi sorunlar ortaya çıakbilir. Ayrıca kadınlar daha çok intihar girişiminde bulunurken, hayatlarını sona erdirmede erkekler daha fazla başarılı olmaktadır. Bunun nedeni erkeklerin intihar girişimlerinde daha öldürücü yöntemler kullanması olabilir, örneğin yüksek dozda ilaç almak yerine silah kullanmak gibi.
Hafif şiddetli depresyonlar ilaç tedavisi gerekmeksizin sadece psikoterapi ile düzelme gösterebilmektedir. Orta ve ağır şiddetteki depresyonlarda ise ilaç tedavisi ile birlikte psikoterapi uygulanması iyileşme oranlarını arttırmaktadır. Tedavi şekillerinden biri olan psikoterapi ile; kişinin sıkıntılarının nereden kaynaklandığını anlamasına, yeni davranış kalıpları geliştirmesine ve değişmesine yardım edilebilir. Düzenli ve erken tedavi ile depresyon dönemlerinin tetiklenmesi ve işlevselliğin uzun süre korunmasına yardımcı olunabilir.