Erişkinlerde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu

Dr. Cengiz Soylu, 'dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu'na (DEHB) dikkat çekerek, “DEHB çocukluk çağında başlayan ve hem çocukluk hem de ergenlik döneminde yaygın görülen bir ruhsal hastalıktır” dedi.

'Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu'na (DEHB) dikkat çeken Medical Park Karadeniz Hastanesi Psikiyatri uzmanı Dr. Cengiz Soylu, “Eğer kendiniz veya çevremizdeki herhangi biri kendine hareketli, aktif işler tercih ediyorsa; yoğun çalışma programıyla evde gerginlik yaratıyorsa; işkolikse; çok ve esprili konuşuyorsa; başarısızlığa, hayal kırıklığına tahammülü olmuyorsa; sıkça iş değiştiriyorsa, uzun süreli ilişkiler kuramıyorsa; çok hızlı araba kullanıyorsa ya da tehlikeli iş ya da sporları seviyorsa; bağımlılığa yatkınsa (madde, alkol, kumar, alışveriş, yemek); konsantrasyonunu sürdürmekte zorlanıyor, toplantılar, yapılması gereken okumalar ve rapor yazımlarında çok sıkılıyor ve erken bırakıyorsa; sürekli erteleyen veya zamanı iyi kullanamayansa veya düzensizse, muhtemelen, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan birisidir” dedi.

DEHB ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE BAŞLAYAN RUHSAL BİR HASTALIK

DEHB'in hem çocukluk hem de ergenlik döneminde yaygın görülen bir ruhsal hastalık olduğunu kaydeden Soylu, “Temel belirtileri, dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik olan dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), çocukluk çağında başlayan ve hem çocukluk hem de ergenlik döneminde yaygın görülen bir ruhsal hastalıktır. Daha önceleri bu hastalığın çocukluk ve ergenlik dönemine ait bir hastalık olduğu düşünülürken son yıllarda yapılan araştırmalar DEHB’li çocukların yaklaşık üçte birinde hastalığın erişkin yaşlarda da devam ettiğini göstermiştir. Hastalığın genel nüfus içindeki oranının yüzde 4-5 ve erkeklerde kadınlardan 2-3 kat daha fazla olduğu düşünülmektedir. Hastalık tablosunun ortaya çıkışında biyolojik faktörlerin ve genetik geçişin önemli rolü olduğu tespit edilmiştir. Çocukluk çağında aşırı hareketlilik daha sık görülürken, erişkinlerde dürtüsellik ve dikkat eksikliği ile ilgili belirtiler ön plandadır. Ayrıntılara dikkat edemez, sık hata yapar, bir işle uğraşırken dikkati kolayca dağılır, kendisiyle konuşulurken dinleyemez, aklı başka yerde gibi görünür, yönergeleri izleyemez, başladığı işi bitiremez, yapması gereken işle ilgili organize olamaz, sürekli dikkat gerektiren işlerden kaçınır veya bu tür işleri sevmez, sık sık bir şeyleri kaybeder, dikkati dış uyaranlarca kolayca dağılır, sık sık unutkanlık yaşar. Elleri ayakları oturduğu yerde bile kıpır kıpırdır, bir yerde uzun süre, sakince oturamaz, hemen ayağa kalkar, bir etkinliği sakin bir şekilde sürdüremez, çoğu zaman hareket halindedir, işlerini ayakta dolaşırken yapar, çok konuşur, dinlemekten hoşlanmaz, kendisine soru sorulduğunda bitmesini beklemeden yanıt verir, sıklıkla başkalarının sözünü keser ya da işinin arasına girer, çok sabırsızdır, sıra bekleyemez” diye konuştu.

"ERİŞKİN DEHB’Lİ BİR KİŞİDE DUYGUSAL İNİŞ ÇIKIŞLAR SIKTIR"

Erişkin DEHB’li bir kişide duygusal iniş çıkışların sık olduğuna işaret eden Soylu, “Erişkin DEHB’li bir kişide duygusal iniş çıkışlar sıktır, birkaç gün gayet keyifli iken izleyen günlerde sinirli ve gergin olur. Kolay mutlu olamaz, hayal kırıklıkları ile baş edemez. Öfkesini yatıştıramaz, ufak tartışmaları kavgaya dönüştürür. Rekabetçi ve iddiacıdır; tehlikeyi ve riski sever. Uyku düzeni bozuktur, çok az ve tedirgin uyur. Bu kişiler zorluklara dayanmakta güçlük çeker ve kolayca pes ederler. Sonuçlarını düşünmeden ani karar alıp uygularlar; sık sık iş ve sevgili değiştirirler. Birden fazla işle uğraşıp çoğunu yarım bırakırlar. Tehlikeli araba kullanmayı severler. Dikkatleri çabuk dağıldığı için zihinsel performans gerektiren işlerden kaçınırlar, hareketli işleri tercih ederler. Bu nedenle DEHB olan kişilerde sınıf tekrarlama, adli olaylara karışma, uyuşturucu madde ve sigara kullanma, iş değiştirme, trafik kazası yapma ve boşanma oranları daha yüksektir. Hastalık erken dönemde yakalanıp tedavi edilmediği takdirde; tabloya başka psikiyatrik hastalıklar da eklenmekte ve çok ciddi psikolojik, mesleki ve sosyal kayıplara yol açmaktadır” ifadelerini kullandı. (İHA)