HABER MERKEZİ
Sabah yürüyüşüne çıktığınızda ya da merdivenleri tırmanırken dizlerinizden gelen hafif bir gıcırtı ya da çatırdama sesiyle karşılaşmak, Türkiye'de her yaştan insanın sıkça yaşadığı bir durum. Bu sesler çoğu zaman endişeye yol açsa da, uzmanlar diz krepitüsünün her zaman ciddi bir rahatsızlığın habercisi olmadığını vurguluyor. Diz ekleminden gelen bu seslerin ne anlama geldiği, hangi durumlarda doktora başvurulması gerektiği ve diz sağlığını korumak için neler yapılabileceği ise merak edilen konuların başında geliyor.
Diz krepitüsü, dizin bükülmesi ya da düzeltilmesi sırasında ortaya çıkan tıkırtı, çatırdama veya gıcırtı benzeri seslerle kendini gösterir. Türkiye'de olduğu gibi dünya genelinde de oldukça yaygın olan bu durum, merdiven çıkarken, sandalyeden kalkarken veya yürürken kendini hissettirebilir. Bilimsel araştırmalar, diz krepitüsünün tam olarak neden kaynaklandığı konusunda kesin bir görüş birliği olmadığını ortaya koyuyor. Bazı teorilere göre bu sesler, diz eklemindeki kıkırdak dokunun hasar görmesi, tendonların kemiklerin üzerinde hareket etmesi ya da eklem sıvısında oluşan gaz kabarcıklarının patlamasıyla ilişkilendiriliyor. Ancak, mevcut bilimsel veriler diz krepitüsünün kökenini net bir şekilde açıklamaktan uzak. 36 binden fazla kişinin dahil edildiği geniş kapsamlı bir araştırmada, toplumun yaklaşık yüzde 41'inin dizlerinden ses geldiği tespit edildi. Bu oran, diz krepitüsünün ne kadar yaygın bir belirti olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Üstelik, ağrısı olmayan ve hiçbir diz yaralanması geçirmemiş bireylerin yüzde 36'sında da bu seslerin duyulduğu belirtiliyor. Yani, diz krepitüsü sadece diz problemi olanlarda değil, tamamen sağlıklı kişilerde de sıkça karşılaşılan bir durum.
Dizlerinden ses gelen birçok kişi, bunun ileride artrit gelişeceğinin bir işareti olup olmadığını merak ediyor. Özellikle yaşlı bireylerde ve osteoartrit hastalarında diz krepitüsüne daha sık rastlanıyor. Araştırmalara göre, osteoartritli kişilerin yüzde 81'inde diz krepitüsü mevcut. Ancak, bu durumun her zaman dizde ilerleyen bir rahatsızlığın göstergesi olmadığına dikkat çekiliyor. Örneğin, 61 yaş ortalamasına sahip 3.495 kişilik bir grupta yapılan bir çalışmada, sürekli diz krepitüsü yaşayanların üçte ikisinin dört yıl içinde semptomatik osteoartrit geliştirmediği görüldü. Genç yetişkinlerde de benzer bir tablo söz konusu. Özellikle diz yaralanması geçiren gençlerde diz krepitüsüne sık rastlansa da, bu durum her zaman altta yatan ciddi bir sorunun göstergesi olmuyor. 28 yaş ortalamasına sahip, ameliyat gerektiren diz yaralanması geçirmiş 112 genç yetişkin üzerinde yapılan bir araştırmada, diz krepitüsü olanların ameliyat sonrası ilk yılda kıkırdak hasarı yaşama ihtimalinin iki kat daha fazla olduğu belirlendi. Ancak, uzun vadede bu kişilerin daha kötü sonuçlarla karşılaşmadığı da vurgulanıyor. Yani, diz krepitüsü kısa vadede ağrı ve rahatsızlık yaratabilir; fakat bu, ileride mutlaka osteoartrit gelişeceği anlamına gelmiyor.
Diz ağrısı, yaralanma ya da artrit gibi ek semptomlar yoksa, diz krepitüsüne sahip olmak genellikle endişe gerektiren bir durum değil. Türkiye'de de birçok kişi, dizlerinden gelen bu sesler nedeniyle günlük aktivitelerini kısıtlamaktan çekiniyor. Oysa uzmanlar, ağrı ya da fonksiyon kaybı yoksa diz krepitüsünün zararsız olduğunu belirtiyor. Ne yazık ki, diz krepitüsünü tamamen ortadan kaldıracak kesin bir tedavi yöntemi bulunmuyor. Bunun yerine, genel diz sağlığını koruyucu önlemler almak öneriliyor. Düzenli egzersiz yapmak, hem aerobik hem de direnç temelli hareketleri hayatınıza dahil etmek, sağlıklı bir vücut ağırlığını korumak ve diz çevresindeki kasları güçlendirmek bu önlemler arasında yer alıyor. Ayrıca, internette diz krepitüsüyle ilgili yer alan bilgilerin önemli bir kısmının bilimsel araştırmalarla desteklenmediği unutulmamalı. Bu nedenle, güvenilir ve uzman kaynaklardan bilgi almak büyük önem taşıyor.
Diz krepitüsü çoğu zaman zararsız olsa da, bazı durumlarda tıbbi değerlendirme gerekebilir. Eğer dizinizden gelen seslere ağrı, şişlik, dengesizlik ya da kilitlenme gibi şikayetler eşlik ediyorsa, mutlaka bir sağlık uzmanına başvurmanız öneriliyor. Ayrıca, dizde sertlik, kızarıklık veya hareket kısıtlılığı gibi artrit belirtileri de dikkate alınmalı. Bu tür durumlarda, doktorunuz diz ekleminin yapısını ve çevresindeki dokuları inceleyerek, semptomların yaşam kaliteniz üzerindeki etkisini değerlendirebilir. Gerekli görüldüğünde fizyoterapi, egzersiz programları, diyetisyen desteği ya da anti-inflamatuar ilaçlar gibi tedavi seçenekleri gündeme gelebilir. Ancak, yalnızca diz krepitüsü mevcutsa ve başka bir belirti yoksa, genellikle endişe etmeye gerek olmadığı vurgulanıyor.
Diz krepitüsü, Türkiye'de ve dünyada oldukça yaygın bir belirti olarak karşımıza çıkıyor. Her ne kadar bu sesler zaman zaman kaygı yaratsa da, çoğu durumda ciddi bir sağlık sorununa işaret etmiyor. Ağrı ya da hareket kısıtlılığı yoksa, dizlerinizden gelen tıkırtı ve çatırdama sesleriyle yaşamaya devam edebilirsiniz. Yine de, ek şikayetler ortaya çıktığında bir uzmana danışmakta fayda var. Unutmayın, aktif bir yaşam sürdürmek ve diz sağlığınızı korumak için hareket etmekten çekinmeyin.