YASEMİN İLAN
Son yıllarda çocuklar ve gençler arasında artan akran zorbalığı vakaları, ailelerin ve eğitim kurumlarının en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. İstanbul Rumeli Üniversitesi Çocuk Bakımı ve Gençlik Hizmetleri Bölüm Başkanı Öğr. Gör. Elif Türel, akran zorbalığının öğrencilerin özgüvenini, okul başarısını ve ruhsal iyi oluşunu olumsuz etkileyen ciddi bir toplumsal sorun olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: "Özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde maruz kalınan zorbalık, ilerleyen yıllarda kaygı bozuklukları, depresyon ve sosyal uyum güçlükleri gibi uzun vadeli psikolojik sonuçlara yol açabiliyor. Bu nedenle akran zorbalığı, yalnızca bireysel değil; aynı zamanda toplumsal bir ruh sağlığı sorunu olarak ele alınmalıdır."
YENİ BİR TEHDİT ALANI
Türel, Türkiye'de son dönemde görülen artışın temel nedenleri arasında toplumsal şiddet kültürü, sosyal medyanın etkisi, aile içi iletişim sorunları ve okullarda yeterli farkındalık çalışmalarının yürütülmemesini gösterdi. Dijitalleşmenin hız kazanmasıyla birlikte siber zorbalığın, akran zorbalığının yeni bir boyutu haline geldiğini vurgulayan Türel, "Çocuklar ve ergenler sosyal medya platformlarında hakaret, tehdit, küçük düşürücü paylaşımlar ve dışlanma gibi durumlarla karşı karşıya kalabiliyor. Bu durum gençlerin güven duygusunu zedeliyor, psikolojik dayanıklılığını azaltıyor ve yalnızlaşmalarına neden oluyor" dedi.
LAKAP TAKMA, ALAY ETME
Akran zorbalığının tanımını yapan Türel, "Benzer yaş grubundaki bireylerin birbirlerine karşı kasıtlı, tekrarlayan ve zarar verici davranışlarda bulunmaları olarak tanımlanan bu olgu; fiziksel (itme, vurma, eşyaya zarar verme), sözel (lakap takma, alay etme, hakaret etme), sosyal (dışlama, söylenti çıkarma) ve siber (tehdit edici mesaj gönderme, fotoğraf veya video paylaşma) gibi farklı biçimlerde ortaya çıkabiliyor" ifadelerini kullandı.
AİLENİN TUTUMU ÇOK ÖNEMLİ
Aile tutumlarının, okul ortamının ve bireysel özelliklerin zorbalığın ortaya çıkışında önemli rol oynadığını belirten Türel, "Baskıcı ya da ilgisiz ebeveyn tutumları, empati eksikliği, düşük benlik saygısı gibi faktörler çocukların zorbalığa eğilim göstermesine neden olabiliyor. Öte yandan zorbalığa maruz kalan çocuklar genellikle içe kapanık, çekingen ve sosyal desteği az olan bireylerdir" diye konuştu.
EN GÜÇLÜ KORUMA YÖNTEMİ: EMPATİ
Akran zorbalığını önlemede açık ve güvene dayalı iletişimin en etkili yöntem olduğunu ifade eden Türel, "Ebeveynler ve öğretmenler çocukların duygu ve düşüncelerini rahatça paylaşabilecekleri bir ortam yaratmalı. Çocuğa, yaşadığı olumsuz bir durumda yardım isteyebileceği mesajı verilmelidir. Böylece çocuk, zorbalık karşısında yalnız hissetmez" diye konuştu. Türel ayrıca, öğretmenlerin sınıf içinde empatiyi güçlendiren etkinlikler düzenlemesinin ve zorbalıkla ilgili farkındalık çalışmalarının artırılmasının önemine dikkat çekerek, "Okul, aile ve öğretmen iş birliği, zorbalıkla mücadelede en güçlü koruyucu faktörlerden biridir. Ebeveynlerin olumlu rol model olması, çocuklara başkalarının haklarına saygı göstermeyi ve zorbalık karşısında sessiz kalmamayı öğretmesi gerekir" dedi.