Anksiyete bozukluğuna dikkat!

Denizli Devlet Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Özgür Kalkancı, yaygın anksiyete bozukluklarının kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkilediğini söyledi.

Yaygın anksiyete bozukluğunun, gerçek sorunlarla orantısız bir biçimde ortaya çıkan aşırı endişe ve kaygılanmayla seyreden bir psikiyatrik bozukluk olduğunu dile getiren Psikiyatri Uzmanı Dr. Özgür Kalkancı, bu durumun kişide her an kötü bir şey olacakmış hissi, örneğin her an kötü bir haber alacağı yada kendisinin yahut yakınlarının başına kötü birşey geleceği endişesi oluşturduğunu söyledi. Kalkancı, her 100 kişiden 5-6’sının yaşamlarının herhangi bir zamanında bu rahatsızlığı yaşayabileceğine dikkat çekerek, “Kaygı yaşamın normal bir parçasıdır. Herkes günlük yaşam içinde değişik konularla ilgili kaygı duyabilir. Yetişmesi gereken bir iş, sınav, sağlık, para, çocuklar ve aileyle ilgili sorunlar birçok insanı kaygılandırabilir. Aslında kaygı, bir ölçüde bizim günlük sorunlarla baş edebilmemiz için hazırlıklı olmamızı, bir tehlike durumunda da hızlı karar verip kurtulmamızı sağlar. Yaşla birlikte kaygı duyarlılığı artar. Bu yüzden yaşlılıkta en sık görülen anksiyete bozukluğudur. Hastalığın belirtileri dönem dönem iyileşmeler ve alevlenmeler gösterir. Stresli yaşam olayları olduğunda belirtiler çoğunlukla kötüleşir. Hastalar yorgunluk, gerginlik, kas ağrısı ve başağrısı gibi bedensel belirtiler nedeniyle çoğu zaman psikiyatri dışı branş hekimlerine başvururlar ve doğru tanının konması ve uygun biçimde tedavi edilmesi gecikebilir” dedi.

Gerçek bir neden yokken ya da nedeni olsa bile durumla uygunsuz olan, aşırı olan denetlenemeyen nitelikteki endişenin hastalığın temel belirtisi olduğunu ifade eden Psikiyatri Uzmanı Dr. Özgür Kalkancı, “Çoğu zaman kişi endişelerinin aşırı olduğunun farkındadır, ancak endişelenmelerini denetleyemezler ve bir türlü sakinleşemezler. Çevrelerinde aşırı evhamlı olarak tanınırlar. Yorgunluk, dikkat bozukluğu ve konsantrasyon güçlüğü, en ufak sesle kolayca irkilme, uykuya dalamama ve gece sık sık uyanma diğer önemli belirtilerdir. Yaygın Anksiyete Bozukluğuna sıklıkla sanki fiziksel bir hastalık varmışçasına kendini gösteren bazı bedensel belirtiler eşlik eder. Bu belirtiler: nedensiz yorgunluk, baş ağrısı ve kas ağrıları, yutma güçlüğü, titreme ve seyirmeler, terleme, tahammülsüzlük, bulantı, sersemlik hissi, sıcak basması gibi fiziksel yakınmalardır” dedi.

"ANKSİYETE TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIKTIR"

Yaygın Anksiyete Bozukluğunda hastaların yorgunluk, gerginlik, kas ağrısı ve baş ağrısı gibi bedensel belirtiler nedeniyle çoğu zaman psikiyatri dışı branş hekimlerine başvurduklarını vurgulayan Kalkancı, "Yaygın Anksiyete Bozukluğu tedavisinde antidepresan ve anksiyolitik ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar depresyonun ve başka anksiyete bozukluklarının tedavisinde de kullanılır. Tedavinin amacı kaygı ve gerginliğin hızla tedavi edilmesidir. Tedavide kullanılan ilaçların ciddi yan etkileri ve bağımlılık riskleri yoktur. Yaygın Anksiyete Bozukluğunda kaygı gidermeye yönelik kullanılan benzodiyazepin grubu ilaçlar yeşil reçeteyle verilmektedir. Bu grup ilaçlar da ancak 'doktorun önerdiği dozlarda ve sürede' kullanıldığında etkili ve güvenli kullanılabilir. İlaç tedavisinin etkisi birkaç haftadan önce başlamayacaktır. İlaç tedavisi, belirtiler tamamen düzelene kadar sürmelidir. Tam düzelme sağlandıktan sonrada tedaviye en az 1 yıl daha devam edilmelidir” diye konuştu. (İHA)