1
PINAR IŞIK ARDOR
-Cumhurbaşkanı Erdoğan metal yorgunluk demişti. Kabine değişti. Yeni kabine değişikliği ne ifade ediyor? Neye odaklandı gibi gözüküyor?
“DEĞİŞİKLİK SIRASI BÜROKRASİDE”
Öncelikle Cumhurbaşkanımızın genel başkan olmasıyla birlikte partinin birçok alanında değişiklikler oldu. MKYK’da MYK’da oldu. Kabinenin bu anlamda biraz zamanı gecikti. Özellikle Mayıs ayında ve en son Haziran’da yapılması düşüncesi vardı. Ama Ramazan ayı, bayram, 15 Temmuz sonrası şimdi yapıldı. MKYK’nın 3’te 2’si değişti. MYK’da yine 3’te 1 civarında bir değişiklik oldu. Şimdi de Bakanlar Kurulu’nda bu anlamda değişiklik oldu. Metal yorgunluk sözü sadece teşkilat için değil, bürokrasi için de geçerli. Biz ülkeyi bürokrasiyle beraber yönetiyoruz. Eğer bürokraside işlerin yavaş gitmesine sebebiyet verilen yerler varsa ki var, değişmesi lazım. Kısa sürede bu değişimi sağlayıp, 15 Temmuz’un da yansımalarını atlattıktan sonra hızla yolumuza devam edeceğiz.
-Yeni kabine değişikliğinde Ekonomi Bakanlığı’nda bir değişiklik yok. Bu kabine için ekonomi çok önemsendi deniyor. Katılıyor musunuz buna?
“EKONOMİDE İSTİKRAR VAR”
Ekonomide yukarıya doğru bir ivme var. Aslında çok önemli bir badire atlatmış olmamıza rağmen bir ivme var. Daha da devam edecek. İşsizliğin düşmesi, ilk 3 aylık çeyrekte büyümenin artması, son dönemde ihracatın ciddi bir ivme kazanmış olması, Katar Krizi’yle beraber ekonominin Katar üzerinden de yeni hamlelerin ortaya çıkmış olması, Rusya ile yapılan çalışmalar ekonomiyi ilgilendiren bölüm. Buralarda bir istikrar var.
-Bakanlardan 6 aylık bir rapor istenmişti. Bunların sonucu gelmeden bir kabine değişikliği oldu. Bu raporlar ne olacak?
Raporlar geldi. Haziran sonunda onlar verildi zaten. 6 aylık süre zarfında yeni bakanlar o altı aylık hedefleri tutturacaklar. Devlette devamlılık esas. Eminim ki ilk işleri, o hedefleri yerine getirmek olacak. Direkt vatandaşa dokunan işler olacak ve bir de gençleşme de var.
-Siz şaşırdınız mı? Kabine değişikliğinde bazı isimler, beni şaşırttı diyebilir misiniz?
Herkes kabine öncesi, bazı şeyler düşünür. Kulisler hareketlenir. Bunu basın da biz de yaparız. Bu anlamda tutturamadığımız yerler oldu.
-Siz Ar-Ge’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildiniz. Partinizin 2019 hedeflerine katkı sağlamanız bekleniyor. Nasıl bir çalışma yürütmeyi planlıyorsunuz?
“15 temmuzhatiram.com” adresine girin, paylaşın
2019 ve 2023. Öncelikle ülkemizin 2023 hedeflerine giden yolda mutfak vazifesini en iyi şekilde yapmamız lazım. 2019’da yüzde 50’nin üzerinde oy almamız gerekiyor. Burada iktidar partisi olmasak tek bir hedefimiz olabilirdi; seçimlere dönük çalışmak. Ama biz aynı zamanda bir iktidar partisiyiz.
Dolayısıyla burada sahayı okumamız ve buna göre de politika üretmemiz lazım. İktidar partisi olarak bakanlıklarımıza destek mahiyetinde çalışmalar yapmamız gerekiyor. Bu anlamda da komisyonlarımızı oluşturduk. Bunları hayata geçiriyoruz. Bir yandan da geçmişte yaşadığımız hadiseler var bunlarla ilgili de, arşiv oluşturmamız ve tarihe birer belge ortaya koymamız gerekiyor. Bunun içinde 15 Temmuz ile ilgili bir düşüncemiz oldu. On binler, yüz binler sokaklardaydı ve bunların hepsinin bir hatırası var. Bu hatıralar, bu kardeşlerimizin zihninde. O gece tankların önüne çıkanların hepsi şehit ve gazi olmak için çıktı. Ben Adana’daydım o gün. Bizim de mesela orada hatıralarımız var. Haberi alır almaz ben direkt A Haber’e bağlandım. Yolda yapabileceğim oydu. Adana Meydanı’nda da konuştuk. Dolayısıyla bu hatıralar, zihinlerde kalmayıp kayda geçmeli. Arşivlerde toplanması lazım. Bunun için biz 15 temmuzhatiram.com diye bir adres oluşturduk. Ben o geceye dair hatıraları, videoları ve fotoğrafları olanları sizin aracılığınızla girmelerini buradan arzuluyorum, istiyorum. Bu FETÖ’cülerin kara propagandasına da, kontrollü darbe iddialarına da büyük bir mesaj olacaktır.
Ar-Ge olarak bir de eğitim çalışmalarımız var. Hem teşkilatımızın eğitimi konusunda hem de ilçe ve il başkanlarımızın eğitimi konusunda çalışmalarımız önümüzdeki süreçte olacak. Bir de Siyaset Akademisi. Şimdiye kadar 17 tane gerçekleştirdik. İnşallah 18’incisini de önümüzdeki dönem gerçekleştireceğiz.
-Bir anket yayınlandı. Ankete göre, AK Parti’ye oy veren genç seçmenin oranının düşük olduğu söylendi. Sizin böyle bir çalışmanız var mı?
“GENÇLER NE İSTİYOR BİLİYORUZ”
Onu şöyle düzeltmek lazım. Biz 18-24 yaş arasında da gençlerden en yüksek oyu alan partiyiz. Sadece diğer yaşlardan almış olduğumuz oydan bir tık daha daha az oy alıyoruz. Biz gençlerde birinci partiyiz. ‘Niye az alıyoruz’ kısmını da biz sorguluyoruz. Bu konuda gençlik kollarımız da çalışmalar yapıyor. Biz de koordineli bir şekilde çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Burada birçok alan var. Gençlerin daha çok yoğunlaştığı alan sosyal medya. Sosyal medya ile ilgili tanıtım medya birimimizle beraber koordineli birtakım çalışmalarımız var. Gençlik kolları zaten üniversite ve diğer birimlerde çalışma yapıyor. Bu oranı artırmamız lazım. Bunun için bizden ne isteniyor adına kamuoyu araştırmaları da yapıyoruz. Bunların tespitini yaptık.
-Ne istiyorlar?
Dediğim gibi sosyal medya üzerinde biraz daha ağırlıklı çalışmamız lazım. Çok daha farklı işler yapmamız lazım. Aslında aklımda bir şeyler var henüz hiçbir yerde deklare etmediğim için paylaşamıyorum.
-Türkiye’de Laikler ile Muhafazakârlar arasında bir kutuplaşma olduğu özellikle Avrupa basınında çok fazla söyleniyor. Adalet Yürüyüşü ’nün başlamasıyla beraber bunun daha çok arttığı dillendiriliyor. Siz buna inanıyor musunuz?
“EN BÜYÜK KUTUPLAŞMA 28 ŞUBAT DÖNEMİNDEYDİ”
Laiklerle muhafazakârların en büyük kutuplaşması 28 Şubat’taydı. Bazı konularda farklı düşünceler olmuş olabilir. 2007’deki cumhuriyet mitinglerini hatırlayalım. O dönemde de neredeyse, ciddi anlamda birtakım çevreler bu kutuplaşmayı daha da artırdılar. AK Parti’yi kapatma davasını hatırlayalım. Bundan 10 sene önce yaşanan şeyler bunlar. 15 Temmuz’dan sonra, bir kere bizim yaptığımız anketlerde de 16 Nisan bir kutuplaşmaya sebebiyet vermiş noktada değil. 15 Temmuz’dan sonra ancak 2 tür kutuplaşma olabilir ki öyle bir ihtimal de yok. Çünkü bu Ülkemizde FETÖ’cülerle ilgili bir taban yok. FETÖ’cü olanlar, FETÖ’cüye destek verenler ve bunların karşısında FETÖ ile mücadele edenler. Milletimizi, halkımızı da biliyorum bu konuda. 15 Temmuz’da Türkiye’nin her yerinde 6 milyon insan vardı. Bana Genel Merkez Nürnberg’de görev vermişti. Almanya Nürnberg’deydim
-Siz nasıl aldınız? Bir tek izin alan siz oldunuz?
“Buraya kadar geldim, gideceğim”
Vekiller daha önce hiç izin istemedi. Genel Başkan Yardımcısı, milletvekili olunca da vermiş olabilirler. Ben de gidince, ilk konuşmamda “kimseye izin vermediler bana verdiler bir sorun var sanmayın” dedim. Konsolosumuz süreci birebir diyalogla yürüttüğünü anlattı. Nürnberg’de normal programımız salondaydı. Demokrasi Nöbeti programımız içinde yoktu. Salondaki programı yaptık 700 kişi falan vardı. Oradan da Demokrasi Nöbetine gideceğiz ama bana izin nöbet için alınmamış. Emniyettekiler önce, vekil bey oraya gitmeyecek dediler. Ben de buraya kadar gelmişken gitmem lazım dedim. Tamam, gitsin ama konuşma yapmasın dediler. Biz gittik en az 2 bin- 2 bin 500 insanımız vardı. 24’e kadar süreceği söylendi. Marşları, Dombra şarkısını duyan herkes akın akın geldi. Türkiye’deki gibiydi. Gittik orada spontane konuşma da yaptık bir sıkıntı olmadı.
-Biz 15 Temmuz’u sahiplendik, darbeye hayır, jdemokrasiye evet dedik fakat neden dünya ve Avrupa anlamak istemiyor. Biz mi anlatamıyoruz?
“BATI MAHCUBİYET YAŞIYOR”
Bence iki sebebi var. Batı 15 Temmuz’a vermesi gereken tepkiyi zamanında vermediğinden bir mahcubiyetle ne yapacağını bilmiyor. Çünkü 15 Temmuz günü AB Komisyonu Moğalistan’da toplantı halindeyken bakanlarımız açıklama yapmaları gerektiğini söylediği halde ne yazık ki o gece taraflara itidal çağrısında bulunuyoruz dediler. Taraflar kim? İtidal üzerinde durulması gereken bir nokta. Taraflar kim bir taraf Türkiye Cumhuriyeti Devleti, diğer taraf kim?
-Bizce terör örgütü onlar için ne?
“ALGI NOKTASINDA ÖNDELER!”
Sonuçta darbe yapan bir taraf var. Diyelim ki o an FETÖ olduğunu anlamadılar. Askerin içinden birileri gelmiş darbe yapıyor. İkincisi de lobi noktasında, PKK ile FETÖ yurtdışında lobicilik faaliyetini daha önden yapıyor. Dolayısıyla PKK ve FETÖ, hem lobicilik yapıyor, hem de batının canı böyle görmek istediği için.
-Orada bir hatamız var öyleyse
“BAŞARMAMIZ LAZIM”
Bizim bunları başarmamız lazım. Bunların yapmış olduğu bu çalışmaya karşı, hem yurtiçi temsilciliklerimiz noktasında hem de orada kendi vatandaşlarımız üzerinden bu konuyu halletmemiz ve başarmamız lazım. Bu konuda eksiğimiz var. Bunu kabul edip bundan sonra daha çok çalışmamız lazım.
-Batı böyle görmek istiyor dediniz. Neden? Erdoğan fobisi de var?
“GRAM ŞÜPHEMİZ YOK”
O zaten fazla var. Özellikle Gezi olaylarından sonra o çok ivme kazanmış vaziyette. Büyüyen Türkiye işlerine gelmiyor. Bütün bunlara rağmen haklı gerekçelerimiz çok fazla. Biraz önce 15 Temmuz hatıra mı derken aslında kastettiğim şeylerden birisi de bu. Çünkü sürekli bir rapor hazırlama noktasındalar, FETÖ ve 15 Temmuz ile alakalı. Bizim elimizde birçok bilgi var. Bu konuyla alakalı rapor hazırlamamız lazım. Ben, 15 Temmuz hatırlarını toparladığımızda, bunu kitaplaştırıp gerekirse İngilizceye çevirip dünyaya anlatmak istiyorum. Kronolojiyle baktığınızda FETÖ’cülerin bu işin içinde sonuna kadar olduğu noktasında gram şüphe yok.
-FETÖ lideri şimdi bu darbe işini ulusalcıların üzerine atmaya çalışıyor.
“İYİCE DELİRMİŞ”
O büyük ihtimalle artık zihnini yitirmiş. Önümüzdeki aylardaki bir mülakatta da farklı birilerine söyleyebilir. İyice delirmiş.
-CHP Adalet Yürüyüşü yaptı ve dediler ki Türkiye’de adalet yok. Siz bir hukukçusunuz. Türkiye’de adalet yok diyebilir misiniz?
“ADALET YÜRÜYÜŞÜ FETÖ’CÜLER İÇİN MOTİVASYONDUR”
Uzun yıllar avukatlık yaptım ve hala hukukun içindeyim. Adaletle alakalı, hız konusunda ülke olarak uzun zamandır bir sorunumuz var. Adaletin hızlı olarak tecellisi noktasında. Burada kastedilen bu değil. Burada kastedilen son süreçte yaşanmış olan hadise. 15 Temmuz’da yaşanan hadiseler. Yapılan bu hareket, ne yazık ki FETÖ’cülere, çok net bir şekilde moral ve motivasyon veriyor. Ayrıca bu hareket samimi bir hareket değil. Eğer gerçekten, burada adalet konusunda bir şüphesi varsa Kılıçdaroğlu’nun MİT TIR’larını dünyaya ifşa eden o mevzuyu, ülkenin milli menfaatine aykırı hareket ettiği açık olan Enis Berberoğlu tutuklandığında yürümek durumunda olmaz. Eğer, gerçekten adaletsizlik olduğu iddiasında ise, başka şeylerde de bunu yapabilir. Böyle bir iddiada ise. Bir mevzu var ve bunda yanlışlık var. Bu konuşulabilir. Bir taraftan hukuk bağımsız diyeceğiz, hukuk özgürdür karar verirken, dünya bunu söyleyecek biz de bunu söylüyoruz öbür taraftan da birtakım meseleleri de iktidara mal edeceğiz. Bu ciddi anlamda çelişki ve ben bunu hiç samimi bulmuyorum. Bu yürüyüşün adalet gibi bir meseleye faydası olmayacağı gibi 15 Temmuz’dan bu yana devlet içince bulunan bu yapıdan kurtulma için yapmış olduğumuz mücadelede FETÖ’cü örgütlere de moral ve motivasyon veren bir çalışma. Onun için de kabullenmek mümkün değil.
-Kılıçdaroğlu, sokak eylemlerine devam edeceğiz dedi. Ne dersiniz bu konuda?
“KILIÇDAROĞLU’NUN KİTLELERİ SÜRÜKLEME GÜCÜ YOK”
Sayın Kılıçdaroğlu’nun kitleleri sürüklemek gibi bir gücü yok. Sokak hareketleri derken, ben hiçbir şekilde bir daha Gezi benzeri bir durumu, muhalefetin değil icra etmesini, düşünmesini bile, bu milletin bunu kabulleneceğini de düşünmüyorum. Milletimiz, ‘Tamam muhalefet yapabilirsin ama Gezi gibi yakıp yıkarak, ortalığı savaş alanına döndürme noktasında eylemleri kabul etmez. O günlerde uluslararası bir etki olduğunu düşünmeden, insanlar işin içine girdiler ama sonra bu iş yön değiştirince çekildiler. Bir daha böyle bir hareketin olmasını milletimiz kesinlikle tasvip etmiyor, istemiyor. Ama burada, Sayın Kılıçdaroğlu’nun kastettiği şey buna yönelikse Ana Muhalefet Partisi başkanının yapacağı şey değil. Bunu önce de denediler. Meclis’te grup toplantısı yapmadılar, Tandoğan’da grup toplantısı yaptılar veya bazı yürüyüşler geçen dönemde izin verilmediği halde OHAL olmadığı halde, yürüyüşler gerçekleştirdiler. Bunları yaptılar. Bunun ülkeye de kendisine de faydası yok. Bunları yaptılar diye oyları bir gram arttı mı? Ama ülkeye zararları oldu. Yapacağı en iyi muhalefet, Meclis’teki muhalefet, Meclis’teki konuşmalardır. Birçok mecra var konuşmak için. Biz Meclis’te, basında, teşkilatımıza, esnafa konuşuyoruz. Siyaset yapacağımız birçok alan var.
-Sokak eylemleri yapılırsa OHAL buna engel olabilir mi?
Sokak eylemleri derken bir yerde miting yapılacağı zaman tabi ki güvenlikle alakalı tedbir alınacaktır. Öte yandan sokaklarda, düşünceyi aşacak şekilde birtakım eylemler, ellerde sopalarla kırıp dökmeler olursa Gezi benzeri gibi OHAL’de güvenlik yetkililerinin elindeki imkânlar daha fazla olduğundan daha önce müdahale ederler.
-FETÖ bütün kurumların içine sızmış çok büyük bir yapıdan bahsediyoruz. Bazen bazı kararlar, kamu vicdanını rahatsız ediyor. Siz FETÖ adaletin içerisinden tamamen temizlendi diyebiliyor musunuz?
“2014 SEÇİMLERİNDE KENDİLERİNİ İFŞA ETTİLER”
En son HSYK seçimlerinde FETÖ’cüler, seçimlere açık şekilde hem destek verme hem de aday olma noktasında kendilerini çok açık ettiler. Onlar için bir ölüm-kalım meselesiydi. 2014’teki HSYK Seçimlerinden bahsediyorum. Dolayısıyla orada zaten çoğu kendini açık ettiler. Darbe oldu ertesinde bunları nasıl tespit ettiniz dediler. Bunlar belliydi zaten hem aday oldular, hem aday olup adliyelere gittiler. Bu anlamda 4 bin 250 hâkim ve savcı ihraç oldu. Bunların almış olduğu oy da bildiğim kadarıyla 4 bin 200 ile 4 bin 800 arasında bir oy olması lazım. Tabi ki içeride araştırma devam ediyor. Ben çoğunun temizlendiğini düşünüyorum. Burada yanlışlık ve hata payının da çok çok az olduğunu düşünüyorum.
-Tek tip kıyafet uygulamasına CHP’den tepki var. Guantanamo’ya göndermeler yapılıyor. Çalışmalar başladı.
“ADİL YARGILAMAYA ENGEL DEĞİL”
Darbeye karışanlarla alakalı bunun kesinlikle yapılması lazım. O gece darbenin içinde olanlarla ilgili. Bu adil yargılanmaya engel bir şey değil. Sonuç olarak bunlar her türlü savunmalarını hem savcılık hem de emniyette yaptılar. Şimdi de mahkemelerde saatlerce savunma yapıyorlar ve mahkeme saatlerce bunları dinliyor.
-Sadece FETÖ’den yargılananlara yapılacak bir çalışma mı?
Adalet Bakanlığı şu anda çalışmasını yapıyor. Belirli bir şey bildiğim kadarıyla yok. Bu konuda diğer siyasi partilerin tepkileri doğru değil. Çünkü bunu milletimiz arzuluyor, gittiğim birçok yerde millet bizden bunu istiyor. Çünkü onların tavırları, halleri milletimizi rencide ediyor. Özellikle darbeye karışanlar darbede bulunanlarla alakalı.
-FETÖ üyelerinin AİHM ile motive ettirildiğini söylemiştiniz siz. AİHM’den sizin beklentiniz dışında bir karar çıkamaz mı?
“AİHM OLUMSUZ KARAR VEREMEZ”
Kendi örgüt üyeleri daha doğrusu örgüt yöneticileri yurtdışında olanlar, büyük ihtimalle, avukatlar vasıtasıyla bunlara haberler gönderiyorlar. Her zaman için bu ümit konusu bunlarda var. Biraz daha dişinizi sıkın geçecek mesajı veriyorlar. AİHM’nin insan hakları konusunda bizim aleyhimize verebileceği hiçbir karar yok. Bir kere darbeye karışanlarla ilgili yargılamalar ilk andan itibaren adil şekilde yapılıyor. İşkenceyle ilgili bir gram iddiada bulunamazlar. Böyle bir durum söz konusu değil. Onun dışında OHAL döneminde kamudan ihraçlar açık değil iddiaları vardı. Şu anda OHAL Komisyonu’nun verdiği karar yargıya da açık. Bunun bütün mekanizmaları açık. AİHM’nin burada ileride hukuk olarak verebileceği olumsuz hiçbir karar yok. Ama siyasi olarak bilemiyorum.