Tuba Kalçık
Almanya’da doğmuş ve orada büyümüş biri olarak, son günlerde başta Merkel olmak üzere Alman siyasetçilerin Cumhurbaşkanımızı hedef haline getirmelerini nasıl yorumluyorsunuz?
Batı son 10 yıldır Türkiye’ye karşı çifte standart uyguluyor. Batı’daki bazı medya kurumları Türkiye ve Cumhurbaşkanımıza yönelik kasıtlı olarak karalama yapıyor. Çünkü ülkemizde ilk defa Batı’nın istediği gibi siyasetine yön vermeyen, onlara boyun eğmeyen bir lidere sahibiz. Erdoğan onların istediği gibi davranan bir lider değil.
ZİNCİRİ ERDOĞAN KIRDI!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkemizin menfaati ve yararı doğrultusunda karar alan bir lider olduğu için hedef haline geliyor. Batı, Suriye’de, Mısır’da, Irak’ta, Libya’da istediği gibi hareket etti ama Türkiye’de bunu yapamıyor. Geçmişteki siyasetçiler Amerika ve Avrupa’nın birçok isteğine olumlu yanıt verdi, onların politikalarıyla uyumlu davrandı. Ama Erdoğan bu zinciri kırdı. Erdoğan’ın, şımarık Batı’ya yönelik dik duruşunu çok doğru buluyorum. İstediği gibi davranmayınca da Batı medyası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a diktatör diyor. Esas diktatörlüğü Ortadoğu’da kendisi yapıyor Batı’nın. Türkiye’nin çıkarlarının korunması için yeni bir anlayışla sivil toplum kuruluşlarının Batı’da çok daha etkin bir çalışma ağı oluşturması gerektiğini düşünüyorum.
MAZLUMUN DİNİ, RENGİ OLMAZ
İslam dünyası zor bir dönemden geçiyor. Hem Ortadoğu’da hem de Arakan’da insanlık dramı yaşanıyor. Siz bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mazlumun dini, dili, rengi olmaz. Her zaman zulüm görenlerin yanında olan, zalime karşı duran biriyim. Bir Hıristiyan’a ve Yahudi’ye zulüm yapılsa onun da karşısında olurum. Ama yaşananlara baktığımızda, olan Müslüman’a oluyor. Bunun da en önemli sebebi İslam ülkelerinin ortak karar alamaması ve bölük pörçük bir halde olması. İslam coğrafyasına liderlik etmesini engellemek için Erdoğan’ı hedef alıyor Batı.
Üstadt(Necip Fazıl) diyor ki:
Kırılır da bir gün bütün dişliler
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim
Gökten bir el, yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz, barkımız bizim...
FETÖ, DOMBRA’YI ÇALINTI GÖSTERDİ
‘Dombra’ ilk yayınlandığı günlerde çok büyük tartışmaları da beraberinde getirmişti...
Evet. Eser sanki çalıntıymış gibi bir algı yaratılmak istendi FETÖ tarafından. CNN’de Aslanbek’le bir programa katılmıştık. O programda Aslanbek’in tercümesini yapan kişi FETÖ’cüydü. Hem Aslanbek’i yalanlarıyla doldurmuşlar hem de yanlış tercüme yapmışlardı. FETÖ’de hedefe giden her yol mubahtır maalesef.
‘DOMBRA’ KLİBİM ORTA ASYA’DA ÇOK SES GETİRDİ
İlk klibinizi ‘Dombra’ya hem görsel hem de içerik açısından çok özel bir klip çektiniz. Bize biraz bu klibin hikâyesini anlatır mısınız?
‘Dombra’ dinleyenleri bin yıl öncesine, Ural-Altay dağlarına götüren melodiye sahip. Bu eserin böyle bir tınısı var. Dinleyenleri ruh kökleriyle buluşturuyor adeta. Böyle tınısı olduğu için de buna uygun bir klip çekmek istedim. Türklerin bin yıl öncesine gittiğinizde de at, kılıç ve kadın var. Klipte de bunlar işlendi.
5 MİLYON İZLEYİCİYE ULAŞTI
Oyuncu Cemal Hünal’ın çiftliğinde çekildi klip. Klibin ok atış sahnesinde de oynadı kendisi. Ben de klipte hem ata bindim hem de kılıç kuşandım. Çekimler beş gün sürdü ama emeğimize değdi.
7 ülkede aynı anda yayınlanmaya başlayan klip çok ilgi gördü. Özellikle Orta Asya’da çok ses getirdi. Etnik müzik yapmama rağmen ilk iki gün sosyal medyada 5 milyonun üzerinde izlendi klip. İleriki günlerde de albümdeki duygusal bir esere klip çekeceğim. FETÖ, ‘Dombra’yı sanki çalıntıymış gibi bir algı yaratmak istedi.
SANAT, İNSANI GÖNÜL SARRAFI HALİNE GETİRİYOR
Almanya’da başladığınız müzik yaşamınızda 30 yılı geride bıraktınız. Geriye dönüp baktığınızda neler hissediyorsunuz?
Önemli olan bir işi sevmek ve o işi severek yapmaktır ve sadece yapmakla kalmayıp yaptığınız işin, renginizi almasını sağlamaktır. Geçmişe dönüp baktığımda artısıyla eksisiyle iyi ki de sanatkâr olmuşum diyorum.
HAYRANI OLANA SANATÇI DENİYOR
Bugüne kadar binlerce insanla tanıştım, yüzlerce şehir gezdim. Sanat, insanı gönül sarrafı haline getiriyor. Yani baktığınız anda karşı tarafın cisminden ziyade gönlünü görmeye başlıyorsunuz ve ona göre mesafenizi belirliyorsunuz. Hayranı olana sanatçı deniyor ama asıl sanatkâr hayran olabilendir. 30 yıllık sanat yaşamımda gezdiğim ve gördüğüm yerlerde yüzlerce insana, tabii güzelliklere hayran olmuş birisi olarak sanatımı icra ettim. Hayran olduğunuz şey ne kadar çoksa sanatınız da o nispette derindir.
MUTFAKTAN GELEN BİR MÜZİSYENİM
‘Aklıma Düşünce (Dombra)’ albümüyle dinleyicilerle buluştunuz. Albüm için kimlerle çalıştınız?
Albümün müzik direktörlüğünü ben, Ali Tolga Demirtaş ve Suat Aydoğan yaptı. Mutfaktan gelen bir müzisyenim, 30 yıldır hem aranjörlük hem de mix ve mastering yapıyorum. İki yıllık bir çalışmanın ürünü olan bu albüm için aslında 20’den fazla eser hazırlamıştım. Ama birbiriyle uyum içinde olduğu için 6 tanesine yer verdik.
MİLLETE VEKİL OLMAK ŞEREFLİ BİR GÖREV
Müzisyenliğinizin yanı sıra milletvekilliği de yaptınız. Siyasette bulunmak sizin için nasıl bir tecrübe oldu?
Siyaseti uzaktan bilmek başka bir şey, içine girmek çok başka. Siyasete girince devleti, bürokrasiyi daha yakından tanıma şansım oldu. Millet kavramını daha iyi anladım. Millete vekil olmak çok şerefli bir görev. Bu onurlu görevi bir süre yaptığım için de çok mutluyum.
KARALAMAYI PARALI ASKERLER YAPIYOR
Özellikle vekil olduğunuz dönemde sosyal medyada belli kesimler tarafından karalama kampanyasına maruz kalmıştınız. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
Birilerinin paralı askerleri tarafından yapılıyor bütün bu karalamalar. Hayatta hiçbir başarıya imza atamamış, kendi kalitesizliğini kamufle etmeye çalışanlar bu hakaretleri yapıyor. O yüzden ciddiye almaya değmez.
MÜZİĞİMİ DÜNYA DUYSUN İSTİYORUM
Müziğinizle dünyanın birçok yerinde kültür ve sanat etkinliklerinde yer alan bir isimsiniz. Sanatınızla kültür elçiliği yaptığınızı düşünüyor musunuz?
Bir ayağım Anadolu’da sabit, diğer ayağımla Evliya Çelebi misali geziyorum desem yeridir. Müziğimizin hiçbir etnik ahengine dokunmadan, onu bütün dünyaya taşımak ve duyurmak azminde ve gayretindeyim.
TRT PROGRAMIYLA EKRANA DÖNECEK
Bir süredir ekranlardan uzak kaldınız. Televizyon için yeni bir projeniz var mı?
TRT’de uzun süre yaptığım ‘Medeniyeti Tınısı’ çok kabul ve ilgi görmüştü. Programı büyük bir orkestra eşliğinde yapıyordum. Yoğunluğumdan dolayı programa bir süre ara vermek zorunda kaldım. TRT ekranlarına aynı programlara yeniden dönüş yapabilirim.