Tuba KALÇIK
Geçtiğimiz hafta 15 Temmuz’un yıldönümüydü. Demokrasi şehitlerimizi bir kez daha anarak, milletçe demokrasi nöbetleri tuttuk. Siz bu tablo karşısında neler hissetiniz?
Ülkemizin başına gelmiş en büyük felaketlerden birisi. Şehitlerimizi saygı ve rahmetle anmak için 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde anma programına ben de katıldım. Çok duygulandım. Onlara çok şey borçluyuz. Biz acılarımıza rağmen bir arada kalmayı başaran, birlik içinde yaşayan bir milletiz. Vatanı için tankın, topun, tüfeğin önüne çıkan, vatanı için canını feda eden bir halkız. Dünya tarihine damga vurmuş bir milletin evladı olarak, bizi kimse bölemez. Bayrağımıza, vatanımıza olan sevgimizi kimse kalbimizden söküp atamaz. Toprağımız için tankın da önüne yatarız, canımızı da veririz. Buradan 15 Temmuz’da ülkesi için canını veren tüm şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.
İşiniz gereği Avrupa’ya sık sık giden bir sanatçısınız. Önce Almanya Sayın Cumhurbaşkanımızın gurbetçilerle buluşmasını engelledi. Daha sonra da Hollanda, Tuğrul Türkeş’in 15 Temmuz’u anma toplantısına gitmesini engelledi. Türkiye’yi demokrasi ve ifade özgürlüğü açısından sürekli eleştiren Avrupa Birliği’nin de üyesi olan bu ülkelerin tavrını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hem tarihsel, kültürel hem de coğrafi konumu açısından çok özel bir ülkede yaşıyoruz. Ülkemizin zenginleşmesini, gelişmesini, büyümesini istemeyenler bizi karıştırmak, birliğimizi bozmak için terörist gruplara bile destek veriyor. Türkiye üzerine oyun oynuyorlar. Türkiye artık eski Türkiye değil. Yağ kuyruklarının, tüp kuyruklarının olduğu, dar ekonomiye sahip bir Türkiye yok artık onların karşılarında. Sürekli ileriye giden bir Türkiye var. Yeni Türkiye’nin önünü kimse kesemez. Milletçe bize oyun oynayanlara karşı boyun eğmeyiz. Onların tüm çabaları boşa gidecek.
Yeni klip Kara Gözlüm'e
Yaz sonu gibi çekeceğim. Şarkıların biraz demlenmesini istiyorum. Beste ve sözü bana ait olan şarkıları dinleyicilerim daha çok sevdiği için ‘Kara Gözlüm’e klip çekeceğim. Klibi olmadan albümü bu kadar satan başka sanatçı yoktur herhalde. Daha klip çekmedim ama çok ilgi görüyor. Herkese teşekkürler.
Hayal yoksa mücadele anlamsızdır
Müzik kariyeriniz için Sivas’tan İstanbul’a geldiğinizde bu denli başarılı olacağınızı hayal ediyor muydunuz?
Hayallerimdi beni bugünlere getiren. O hayaller olmasaydı verdiğim mücadele anlamsız olurdu. Sivas’tan İstanbul’a geldiğim dönemde sanatsal açıdan kendimi kabul ettirene kadar birçok zorluklarla karşılaştım. Şarkılarımı yazıp, kendimi bu işe en hazır hissettiğim dönemde arabesk müzik piyasasında nerdeyse bitme noktasındaydı. Ama ben tüm bu sıkıntılara rağmen inançla işimi en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Bunun sonucunda bu noktaya geldim.
En çok maddi imkânsızlıklar şartları zorluyor
Türkiye’de arabesk sanatçılarının yaşamlarına yakından baktığımızda genel olarak benzer sıkıntılar çektiğini görüyoruz. Zorluklarla dolu yılların ardından gelen başarılı bir müzik kariyeri. Bu tesadüf mü sizce?
Arabesk müzikle uğraşan birçok isim kırsal alandan gelmiş, maddi açıdan güçlü olmayan ailelerde büyümüş insanlar. İstanbul gibi bir şehirde çalışmadığınız ve üretmediğiniz zaman ayakta kalamazsınız. Ben de bunun zorluklarını yaşadım diğerleri gibi. Ama çok şükür yıkılmadım. Bu zorluklarla mücadele ettim.
Hiçbir şarkım ‘Mesele’yi geçemez
Müzik yaşamınızda kırılma anı diyebileceğiniz bir an ya da dönem oldu mu?
‘Mesele’ şarkısı benim hayatımda çok önemli bir yere sahip. Benim başlangıç noktam oldu. Allah’ın bana bağışladığı, önümü açan bir şarkı. Ne kadar şarkı yazarsam yazayım hiçbiri ‘Mesele’nin önüne geçemez. İnsanlar beni bu şarkıyla
Fotoğraflarımı Mehmet Turgut çekti
İçindeki şarkılar kadar albüm kapağınız da çok dikkat çekici.. Kapak fotoğraflarımı Mehmet Turgut çekti. Yol hikâyesini anlatan bir kapak çektik albüme. Kapağın konseptini eşim belirledi. Şarkı sözlerinden kapak fotoğrafına kadar her şeyiyle beni yansıtan bir çalışma oldu.
GENÇLERi UMUTSUZLUĞA SÜRÜKLEMİYORUM
Şarkılarınız her kesim tarafından büyük bir ilgi görüyor. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
Arabesk müziğin dinleyici kitlesi zaman içinde değişim gösterdi. Ustalarımızı dinleyen kitleyle günümüz arabesk müziği dinleyenlerin profilleri değişti. Geçmiş dönemde arabeskte daha isyankar, acı dolu şarkılar vardı. Bunlar da sınırlı bir kitle tarafından dinleniyordu.
Ancak ben arabesk müziği güncelleyerek bu kitleyi genişlettiğime ve yeni dinleyici kitlesi kazandığıma inanıyorum. Arabesk şarkılarımı geçmiş dönemdeki sert, isyankar, acı dolu formdan daha yumuşak, pozitif bir forma soktum. Ustalarıma saygım sonsuz. Eski jenerasyonu dinleyerek çok şey öğrendim. Yeni nesli yakalayabilmek için onların dilinden şarkılar üretmeye de dikkat ediyorum. Onları pozitif duygulara yöneltecek, umutsuzluğa sevk etmeyecek sözler ve melodiler kullanıyorum. Bestelerimi ve sözlerimi üretirken arabesk müziğin alışılagelmiş depresif formunu kullanmıyorum.
Arabeskin imajı yenilendi
‘Miras’ müzikseverlerle buluştu.Yeni albümünüzden bahseder misiniz?
Modern tarzda arabesk müzik yaptığım için yediden yetmişe herkesin beğenisini kazanan bir çalışma oldu. Eskiden insanlar arabeski dinlediğini bile saklardı şimdi ise göğüslerini gere gere albümü alıyor ve dinliyor. Bu da arabeskin imajının ne kadar olumlu yönde değiştiğini göstermesi açısından da önemli bir işaret bence. ‘Miras’ 5 yıllık bir çalışmanın ürünü. Sezonluk albümüm yapmıyorum. Kalıcı çalışmalara imza atmak benim için çok önemli. Aldığım ödüller de bunu gösteriyor. Yeni albümümle birlikte konserlerim hız kesmeden devam ediyor. 5 Ağustos’ta Tuzla Marina’da açık hava konserim olacak. Herkesi bekliyorum.
Bu müziği gece hayatına kattım
Gece hayatının en sevilen isimlerinden birisiniz. Rekabetin yoğun yaşadığı bu ortamda popülaritenizi korumayı nasıl başarıyorsunuz?
2011’de ‘Aşk Ne Demek Bilen Var mı?’ albümümü çıkardığım dönemde arabesk durma noktasındaydı bu yüzden albümüm hiç satmadı. Arabeskin piyasadan silindiği bu süreçte, arabeski yeniden canlandırmak için sahne almak istiyordum. Ama ilk başlarda mekân sahipleri arabesk tarzda müzisyenleri çıkarmak istemediler. Sonunda Etiler’de bir mekâna çıkmaya başladım. Sahnem çok sevildi. Allah’a şükürler olsun ki hayalimi gerçekleştirdim ve arabesk müziği gece hayatında tekrar popüler bir hale getirdim.
Tarzım Orhan Baba'ya yakın
Sizi İbrahim Tatlıses’in veliahttı olarak gösteriyorlar ama ben tarzınızı Orhan Gencebay’a daha çok benzetiyorum...
Evet, tarz olarak kendimi Orhan Gencebay’a yakın buluyorum. Orhan Baba’da bestelerinde isyanını pozitif bir formda anlatıyor. Arabeski modern tarzda icra etti hep. Bestecilik açısından tarzım ona daha yakın. Müslüm Gürses’ten İbrahim Tatlıses’e kadar arabesk müziğe gönül vermiş tüm ustalarıma saygım sonsuz. Ama İbrahim abiyle yakın dönemlerde arabesk müzik yaptım diye veliaht gösterilmeyi de doğru bulmuyorum. Ben şarkı sözlerimden, bestelerime, sesimi kullanış biçimime kadar kendi tarzını yaratmış bir müzisyenim.