PKK da FETÖ gibi maşa olarak kullanılıyor

15 Temmuz sonrası ‘keşke darbe olsaydı’ tavrı sergileyen Batı’nın ikiyüzlü politikasını eleştiren Türk Sineması’nın ünlü ismi Hülya Koçyiğit “Bu oyunu bozmak için birlik içinde olmamız şart” dedi. 

TUĞBA KALÇIK

Sinemamızın usta oyuncusu Hülya Koçyiğit hakkında merak edilenleri Tuba Kalçık’a anlattı. Koçyiğit, AKŞAM Gazetesi'ne sanat ve Türkiye gündemine dair çok özel açıklamalarda bulundu… 

?52 yılı geride bıraktınız. Geriye dönüp baktığınızda neler hissediyorsunuz? 

Dolu dolu yaşanmış bir hayat hissediyorum. Emeklerimin karşılığında halk tarafından takdir ve saygı gördüm. İyi ki bu hayatı yaşamışım diyecek kadar mutlu oldum. 

? 200’e yakın filmde rol aldınız. Sizin özel olan film veya filmler var mı? 

Sinemada çok farklı karakterleri canlandırdım ama beni en etkileyen karakter Vurun Kahpe’deki Aliye Öğretmen'dir. Küçükken hep öğretmen olmak istemiştim bundan dolayı da Kurtuluş Savaşı döneminde Anadolu’da öğretmenlik yapan bu karakter beni çok etkilemişti. 

Yönetmenler beni yetiştirdi 

? Metin Erksan, Lütfi Akad, Atıf Yılmaz gibi sinemamızın usta yöntemleriyle birlikte çalıştınız. Kariyeriniz açısından sizde iz bırakan yönetmenleri bizimle paylaşır mısınız? 

Bütün yönetmenlerim benim öğretmenlerim oldu. Onlara çok şey borçluyum. İlk filmimi Metin Erksan’la yapmak benim için çok önemli bir başlangıç oldu. Çok şanslıyım ki, büyük usta Lütfi Akad sinema hayatındaki en önemli filmlerini benimle yaptı. Şerif Gören’in halkın beğenisi kazanan, çok güzel filmlerinde oynadığım için çok mutluyum. Bu nedenle kendimi her zaman çok şanslı hissetim. 

? Türkiye'den özellikle Avrupa'dan Altın Ayı, Altın Palmiye gibi önemli ödülleri alan sinemacıların çıkması çok önemli. Bunun Batı'daki Türkiye imajına da olumlu katkı sağladığını söyleyebilir miyiz? 

Bu topraklardaki insanların gerçek yaşamını yansıtan filmlerin ülkemizin imajına büyük ölçüde katkı sağladığını düşünüyorum. Tarihi, kültürü, insanı, iklimi ile çok zengin bir ülkeyiz. Sinema büyük bir iletişim aracı. Bu aracı kullanarak ülkemizdeki bu zenginliği tanıtmak ve dünyadaki insanların ilgisini çekmek sinemacılar olarak bizim görevimizdir. 

? Tüm darbelere tanıklık ettiniz. 15 Temmuz sizde nasıl bir iz bıraktı? 

Önemli yatırımların yapıldığı, savunmada bile millileştiğimiz dönemde, böyle bir kalkışma beni çok sarstı. Böyle çağdışı bir hainliğin başarılı olmayacağını ilk andan hissettim. 

Cumhurbaşkanımızın televizyonda halkı sokağa davet edip, bu darbe girişimine asla müsaade etmeyeceğini söylemesi, halka büyük bir cesaret verdi.

Darbe olsaydı sevineceklerdi 

O gece insanların sokağa çıkmasıyla bu darbe girişimi başarısız oldu. Bu girişimi büyük bir alçaklık olarak görüyorum. Batı’nın bu konudaki ikiyüzlülüğü de çok dikkat çekiciydi. Neredeyse ‘darbe gerçekleşse daha iyi olacaktı’ der gibi davrandı. Batı’da Türkiye düşmanları tarafından Cumhurbaşkanımız hakkında karalama ve algı operasyonu yapılmaya çalışılıyor. 

Birlik içinde olmalıyız 

? Doğu ve Güneydoğu’yu anlatan birçok filmde rol aldınız. Bölge halkını yakından biliyorsunuz. PKK’nın 15 Temmuz sonrası güvenlik güçleri ve sivillere yönelik saldırılarını daha da artırmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 


FETÖ gibi PKK’da dışarıdan ülkemizi bölmeye çalışanlar tarafından maşa olarak kullanılıyor. 4-5 şirket dünyadaki parayı yönetiyor. Bunlar ülkeleri ele geçirmek istiyor. Bunlara karşı birlik ve beraberlik içinde olmalıyız. O zaman bizi kimse bölemez. 15 Temmuz sonrası dayanışma içinde olduk çünkü birlik olmazsak iç savaşa kadar gidebileceğimizi herkes gördü. Basınıyla, sanatçısıyla, aydınıyla Türkiye’ye yönelik oynanan bu oyunlara karşı birbirimizi uyarmalıyız. Ülkemizi korumak bizim görevimizdir. Gücümüzü birlik ve beraberliğimizden alırız.   

Dünkü Türkiye ile bugünkü Türkiye arasındaki farkı açıkça görüyorum. 

Erdoğan'ın 15 Temmuz gecesi konuşması halka büyük cesaret verdi. 

20 yıldır İstanbul çok şanslı 

? 1960’lı yıllardan itibaren İstanbul’un bir çok bölgesinde film çektiniz. O yıllardan bugüne İstanbul’un geçirdiği dönüşümü nasıl görüyorsunuz?  

1950’li yıllardan itibaren taşı toprağa altın İstanbul’a daha iyi bir yaşam umuduyla Anadolu’dan akın akın insan geldi. Bu insanlara, daha iyi bir yaşam sunulması için gerekli olan alt yapı hizmetlerin verilmesi ise belediyelerin görevidir. Belediyelerin güçlenmesi ise ancak hükümetlerin desteğiyle mümkün oluyor. Bu açıdan İstanbul çok şanslı. Son 20 senede bu kent trafikten yatırıma kadar büyük değişim geçirdi.  

Takdir etmezsem nankörlük olur

? Marmaray’ı kullandınız mı? 

Evet, çok büyük bir heyecandı benim için. Gerek Marmaray gerekse de diğer toplu taşıma araçlarımız son derece medeni, temiz ve bakımlı… Keşke biraz daha ucuz olsalar; çünkü tüm bu yatırımlar insanlarımızın refahı ve mutluluğu için. Ben geçen gün Cumhurbaşkanımızı kastederek ‘bu hizmetleri yapanların isimleri sonsuza kadar yaşayacak ve bir gün herkes teşekkür edecek’ açıklamasında bulunmuştum. Takdir kadar eleştiri de oldu. Bu hizmetleri ben değil, benim bu sözlerime muhalefet edenler de kullanıyor. Eğer ben İstanbul’a yapılan bu yatırımları takdir etmesem nankörlük etmiş olurum. 

? Yeni sinema projeniz var mı? 

Oyuncu olarak her zaman yeni projelerim oluyor ama şu anda yapmak istediğim çok büyük bir proje var. Dünyada çok ciddi boyutta mülteci sorunu yaşanıyor.  Zorla vatanından kopartılan, göçe zorlanan insanlar var. Doğdukları toprakları savaştan, kıtlıktan, iklim değişikliğinden dolayı terk etmek zorunda kalanlar büyük bir acı yaşıyor. Bu yaşanan acılar beni çok etkiledi, daha derin düşünmeye sevk etti ve ortaya bu proje çıktı. Projede de tarih boyunca göçler neticesinde insanoğlunun yaşadığı bu dramı hikayeler şeklinde anlatmak istiyorum. Yaşanan bu acılara dünyanın büyük bir bölümünün duyarsız kalması, görmezden gelmesi ve iki yüzlü davranması, bu projeyi hayata geçirmemde etkili oldu. 

Dünyaya örnek ülke 


? Konu mülteciler sorunundan açılmışken, siz Batı’nın Suriyeli göçmenlere bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Batı bu konuda sınıfta kaldı. Demokrasi için mücadele ettiğini söylüyor ama insani değerler yerine maddi menfaatleri önemsiyor. Ne yazık ki bu konuda ikiyüzlü davranıyor. Türkiye ise insani değerleri öne çıkarıyor. Zor durumda kalan bu insanlara el uzatıyor, yardım ediyor. Türkiye böyle davranarak insanlığın da onurunu koruyor. Çünkü bir başka insanın onuru zedelendiğinde aslında benim de onurum zedeleniyor. Ülkemiz bu insanlara yardım ederek, onların bu acılarını paylaşarak insanlığın da onurunu korumuş oluyor. Türkiye’nin bu davranışı da dünyaya örnek 
olmalı. 

? Bir röportajınızda Cumhurbaşkanımız için müthiş vizyonu olan bir lider olduğunu söylemiştiniz. Son 15 yılı nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Türkiye nüfus olarak artıyor. Artan nüfusa yönelik büyük yatırımlar yapılıyor. Artık her ilimize bir üniversite açıldı. Ben ülke çapında gözle görülen bu gelişimi de büyük bir takdirle karşılıyorum. Bütün bunları başarmak da Cumhurbaşkanımıza nasip oldu. Bunu görmezden gelemeyiz. 

? Damadınız Engin Altan Düzyatan ile bir filmde yer almayı düşünür musunuz? 

Engin çok iyi bir oyuncu. Onunla aynı projede yer almayı elbette çok isterim. 

?  Yeni dönem Türk Sineması’nda beğendiniz yönetmen var mı? 

Yeni dönemde çok iyi yönetmenler var. Reha Erdem’in, Derviş Zaim’in, Nuri Bilge Ceylan’ın, Fatih Akın’ın, Ferzan Özpetek’in filmlerini beğeniyorum. Çağan Irmak Yeşilçam’ın modernize edilmiş halini işliyor ve bunu da çok iyi yapıyor.