1
Pınar Işık Ardor
15 Temmuz’a ilişkin raporu açıkladınız. Kamuoyunda tartışma yarattı rapor. Siz kamuoyunu nasıl değerlendiriyorsunuz. Tatmin olundu mu?
“O KAFALARA ACIYORUM”
Raporu okuyanlardan olumlu değerlendirmeler alıyorum. Ama raporu okumadan ön yargıyla yaklaşan kesimler de var. Birkaç sembolik konuyu seçip tepki gösteriyorlar. Komisyonumuzun CHP’li, HDP’li üyelerinin 2016’nın Ekim- Kasım ayında yapılan tartışmayı 2017’nin Mayıs ayına taşıdıklarını görüyorum.
Şimdi bir örnek vereyim isim vermeyeyim. Diyor ki; raporda 12 Eylül’ü de 12 Mart’ı da 28 Şubat’ı da Fetullah Gülen yaptı şeklinde. Raporun içine baktığınızda böyle bir değerlendirme yok ki olmayan değerlendirme yapıyorlar. Biz orada farklı bir şey söylüyoruz. Diyoruz ki; FETÖ’nün sözde lideri Fetullah Gülen tarihi süreç içinde değişim gösteren örgüt yapılanmasında darbeler ve darbecilerden yana bir tutum takınmıştır. Kalkıp da bu anlatımlardan 12 Mart muhtırasını Fetullah Gülen yaptırdı sözünü çıkaran kafaya acıyorum. Okusunlar muhtevaya baksınlar eleştirsinler
-CHP şerh koydu rapora tepkileri var. Sizi siyasi ayağını kapatmakla suçluyorlar. Vefat etmiş siyasilerin isimlerinin geçmesine tepkililer.
“DEVLETE SIZMAK İÇİN İLİŞKİ KURMUŞLAR”
Meclis genel kurulunda da iki dakikalık sürede cevap vermeye çalıştım. Raporumuzda isimleri geçen bazıları vefat etmiş bazıları hayatta ve yetkili konumdaki siyasilerimiz var. Ama bu siyasileri suçlayıcı itham edici bir rapor yok elimizde. Hedefimizde kim var FETÖ var. Biz onu araştırıyoruz. Böyle olunca bu örgütün farklı isim ve görünüşte olduğu dönemler dahil olmak üzere siyasilerle olan münasebetlerini değerlendiriyoruz. Ortaya çıkan sonuç şu: hedefine ulaşmak için siyasetçilerle iyi ilişki kurmak onlara istediklerini yaptırabilmek amacı var. En fazla istedikleri nedir? Devlete sızmak . Bunun için iyi ilişkiler içinde olmaya gayret göstermişler. Bunların da örneklerini veriyoruz.
Mesela Kasım Gülek. CHP’nin uzun zaman genel sekreterliğini yapmış bir kişi olarak cenaze namazını vasiyetine göre Fettullah Gülen kıldırıyor. Aralarında su sızmayan bir ilişki olduğuna dair değerlendirmeler var. Bundan bahsetmek CHP’ye veya Kasım Gülek’e hakaret veya kendini savunamayacak bir takım şeyler itham etmek değil ki.
-Bu anlamda AK Parti içiresindekilerin de ismi geçiyor mu raporun içinde
“İNKAR ETMİYORUZ Kİ!”
Elbette geçiyor. Özellikle 2010 referandumunda yargıyı ele geçirmek için AK Parti’ye ne kadar yakın göründükleri referanduma destek verdikleri ve mezardakiler çıksa gelse oy kullansa yeridir diye değerlendirmede bulundukları bahsediyoruz. AK Parti içine sızmış olan FETÖ’cülerin varlığını inkar eden bir çalışmamız yok ki. Şimdi İlhan İşbilen milletvekilliği yapmış sonra kamuoyu biliyor adı tuzluk olarak çıkan FETÖ bağlantılı milletvekilleri Hakan Şükür değil mi? AK Parti’nin bu yapıyla efendim cemaat hizmet veya sivil bir dini kuruluş olarak görüldüğü dönemde ilişkisi yoktur falan demiyoruz ki.
-Ak Parti ilişkiyi ne zaman kesti?
NET CEVABIMIZ VAR
Ak Parti FETÖ’nün örgüt yapısının bu devlete kast eden devleti ele geçirmek isteyen, darbeye kadar gidecek bir örgütsel yapısıyla ilgili özellikle 17-25 Aralık’ta yargı ve emniyet darbe girişiminden sonra bu örgütle mücadelede en güçlü siyasi partidir. AK Parti hükümetleri de o andan itibaren devletteki bu paralel yapıyı söküp atmak için mücadele eden bir hükümettir. Bizi eleştirenler efendim sizin de bağınız olmadı mı? Siz de bu insanlarla oturup kalkmadınız mı? Cumhurbaşkanımızı kast ederek zaten itiraf etmedi mi sırtımızdan hançerlediler diye? bunları ortaya koyup siz de FETÖ ile beraber oldunuz eleştirisi getiriyorlar. Ama bizim somut ve net cevabımız var. Terör örgütü vasfı ortaya çıktıktan sonra FETÖ ile mücadele eden siyasi parti AK Parti’dir.
Gülen'in CHP'ye bağış yaptığını bir belge paylaşarak öne sürdünüz. CHP çok tepki gösterdi. Keşke bunu rapora koymasaydık dediniz mi?
MAKBUZ, MAKBUZ, MAKBUZ…
Pişman olacak bir şey yok ortada. Aksine konunun iyi anlaşılmasına daha iyi vesile olacak. Onu söylerken Meclis tutanaklarına atıfta bulunarak şundan bahsettim. 1967 tarihli makbuz 15 Temmuz darbe girişimi olmadan çok önce yazılmış bir belge. Diyorum ki; FETÖ bütün siyasi partilerle ilişki kurdu ve yatırım yaptı. Komisyonda tartışma sırasında CHP’li komisyon üyesi de meseleyi anladıktan sonra diyor ki; keşke CHP üzerinden vermeseydiniz böyle bir meseleyi diyor. Raporun bütünü üzerinde ciddi bir eleştirisi olmayanlar ne yapıyor? Makbuz, makbuz, makbuz. Ben orada çok daha ilginç belgelerden bahsediyorum. 12 Eylül’den hemen sonra 1981 yılında harp okuluna giren sivil liselerden giren ve özel sınıf oluşturan 9 Tuğgeneral 6 tüm Generalin 11’nin darbeci olarak 15 Temmuz’da yer aldığını ifade ediyorum. Gülen o zamandan silahlı kuvvetlere sızma çalışması yapıyor. Fetullah Gülen talebesi olarak bilinen ekibini askeri okula sokuyor. Genelkurmay Başkanına yazı yazıyoruz diyoruz ki; 1972 yılından bu tarafa kimler hangi dönemde girmiş hangi dönem mezun olmuş
-Nasıl cevap geliyor? Çarpıcı mı rakamlar ?
YURTDIŞINA GİDENLER DARBECİ
1994 mezunları darbeye en fazla iştirak edenler. Yine silahlı kuvvetlerden yurt dışına en fazla gönderilenler darbeye iştirak edenler. Buralara sızın “haramlar size helaldir” diyen FETÖ’nün ilk hedefi insan kaynakları oraları ele geçirmişler kendi elemanlarını diğerlerine oranla daha fazla yurt dışına göndermişler. Dolayısıyla yurt dışına gidenler darbeye daha fazla iştirake etmiş. Araştırmacılar daha fazla analiz, tezler çıkarabilirler.
-Kamuoyunda çok merak edilen Hulusi Akar’ın açıklamaları. Akar’ın açıklamalarını tatmin edici bulmayan çevreler oldu. Siz nasıl değerlendirdiniz tatmin oldunuz mu?
MUHALEFETTEN TEK BİR SORU GELMEDİ
En çok eleştiri gelen konulardan birisi MİT Müsteşarı ve Genel Kurmay Başkanı neden gelmedi? Her ikisini de davet etmedik. MİT’e bu konuda detaylı bir rapor göndermesini istedik. Çünkü MİT’in özel kanunu var. Mahkemeye tanıklık için gitse de bunlar başbakanın iznine bağlı. Dünyanın bütün devletlerinde de o ülkenin istihbarat kurumunun başı ayrı bir statüdedir. Onun için biz o konuda MİT müsteşarını davet etmedik kapsamlı bir rapor istedik. Genelkurmay başkanını da ilave sorularımız olduğu için kendisine soru yönelttik. Bunları cevapla dedik ve bekledik. Muhalefet üyelerimiz de soru yöneltsinler. Arkadaşlar soruları getirin ne sormamız gerekiyor. Bunları soralım. Gerek Genelkurmay Başkanına gerek eski Başbakanlara gerek eski Cumhurbaşkanı sayın Abdullah Gül’e soru yöneltme babında. Muhalefetten bir tek soru gelmedi. Şimdi soracağımız çok şeyler vardı neden sorulmadı deniliyor. Tutanaklar ortada muhalefetten bir tek soru gelmedi. Efendim gelmeyenler oldu ama gelmeyenleri bizim zorlayacak bir anayasal ve yasal yetkimiz yok. Ben kelepçe mi taktıracaktım. Hukuku mu çiğneyecektim.
-MİT, FETÖ’nün cezaevinde hala aktif olduğunu söylüyor cezaevlerinde üst düzey isimler var ve Pensilvanya ile temas halindeler ve yeni bir darbe suikast olacak mesajları veriyorlar üyelerini diri tutmak için .
CEZAEVİNE MESAJ GÖNDERİYORLAR
Geçmişte PKK, TİKKA, DHKP-C cezaevlerine düşen militanlarına hangi yöntemlerle haber ulaştırıp talimatlar verdiyse aynısını bugün FETÖ yapıyor. Yani örgütler cezaevine düşen elemanlarını ne haliniz varsa görün diyerek yalnız bırakmazlar. İrtibat sürer. Bu bazen bir gazete haberidir bazen ziyaretinin gelip görüşme sırasında verdiği bir mesajdır bazen verebiliyorsa gizli bir nottur. Ben geçmiş cezaevi tecrübelerimden de ilave yaparak söylüyorum. PKK’nın legal görünen bir yayın organı gazetede bir cenaze ilanı zannedersiniz bir düğün daveti zannedersiniz halbuki o anda ya açlık grevi talimatıdır ya da kendisine yakın zamanda bir önemli ziyaretçinin haber getireceği mesajıdır.
Bunlar bu kadar zeki mi anlıyorlar?
Yüksek tahsilli özel eğitim almış sonra örgüt sırrını yıllar boyu ifşa etmemiş tipler bunlar.
FETÖ’yü diğer terör örgütlerinden ayıran özellik ne?
DİNİ TEHDİT ARACI YAPARAK ROBOT YARATTILAR
FETÖ dini değerleri tehdit aracı olarak kullanıyor. Örgüt elemanlarını bir robot haline getiren bu. FETÖ’nün o anlamda diğerlerinden farkı Türkiye’de dini eğitimin yetersizliği. Buradan Gülen istifade etti ve e o boşluğu kendi amaçlarına uygun şekilde i tanımladı, yorumladı. Hayalleri, rüyaları, yalanları verdi onlarda talimatla yaptılar.
-Genelkurmay Başkanlığına dönelim yine. O gün neler oldu?
FARKEDİLDİK BİZİ TOPLAYACAKLAR
MİT raporunda da ifade edildiği gibi bir defa darbenin önlenmesinde saatinin öne çekilmesinin önemli bir rolü var. Bu noktada MİT ile Genelkurmay’ın 15 Temmuz günü saat 18.00-20.00 arasındaki ciddi çalışmaları var. Örgüt bunu farkederek darbe saatini öne alıyor. Bunlar bizi fark ettiler gece vaktine kadar bizi toplarlar kaygısıyla 20.30’da düğmeye basılıyor.
ZAAFİYET VAR
Ama burada bir istihbarat zaafiyeti var bunu Cumhurbaşkanımız da ifade etti. Doğru bir tespit. MİT raporunun ilk paragrafında bu bölümle ilgili kısımda diyor ki; bir darbeyle ilgili hazırlık çalışmalarının olduğu noktasındaki bilgiler kurumumuz dışındaki kurumlarla paylaşılmakla birlikte girişimin günü saati merkezi noktasında bilgi alınamamıştır.
Beklenti vardı yani?
BAKIN BUNLARI TARTIŞIN
Evet ama ne zaman olur bu konuda bilgi edinilememişti. Bunu da kendine göre gerekçesini söylüyorlar. Talimatnamelere göre özel talep olmayınca bilgi toplayamadıkları için bunu yapamadık diyorlar. Ha bunlar tartışılmalı. Bunlar masaya yatırılmalı. Biz tedbirler bölümünde bunlara değiniyoruz. Şimdi bu olaya Genelkurmay ve MİT açısından bakalım . Genelkurmay açısından baktığımızda geçmiş Genelkurmay Başkanlarına da sorduk bunu onları da dinledik onlar da istihbarat alamadığından şikayetçiler. Ama peki istihbarat istediniz mi MİT’ten? Bu konuda sorular boşlukta kalıyor. Verilen cevapların bu olayların izahına yetmediği anlaşılıyor. Yetkiyi, inisiyatif kullanmada sorunlar olduğu yine karşımıza çıkıyor. Genelkurmay başkanının cevaplarından sonra çok ağır ve sert eleştiriler yapılıyor her iki kuruma da. Niye Cumhurbşakanı haberdar edilmedi. Bunlar kendi içinde doğrudur.
-Haksızlık mı yapılıyor diyorsunuz?
MİT HER ŞEYİ SÖYLEMEYEBİLİR
Soruşturmalarda devam ederken MİT FETÖ ile mücadelede bilinen her şeyi kamuoyu ile paylaşılmalı mıdır paylaşılmamalı mıdır? Biraz da bunu sorgulamak lazım. Dünyada benzeri terör saldırılarına muhatap olan ülkeler istihbaratlarının başındaki kişileri parlamentolarında sorguya çekip ne biliyorsun söyle mi diyor? Yoksa ülkesinin geleceğini düşünerek söylenmeyen konular mı var.
-Akar ve Fidan’ın kamuoyu ile paylaşmadıkları sonucu mu çıkartalım bu sözlerden?
O BİNBAŞI NEREDE BİLGİM YOK
Somut bir şey söyleyeyim. MİT’e gelip MİT Müsteşarını alacakları ve tehlikeli bir durum olduğunu söyleyen binbaşı dendi bunu niye komisyona çağırıp dinlemedin diye eleştirildik. Çok hassas konuların ortaya çıkmasını sağlayan verdiği bilgiler nedeniyle hayati tehlikesi olan kişiler varsa tanık koruma kanununa göre kimlikleri gizli kalır ve gizli olarak dinlenir. Bu kişi nerede ben bilmiyorum. MİT’te olduğu söyleniyor. Benim elimde resmi bilgi yok. Onu açığa çıkardığımızda bu FETÖ’cü alçaklarla darbe girişiminde bulunan hainlerle daha iyi bir mücadelede mi bulunulacak.
O insan hayatını ortaya koymuş ve darbe girişiminin önlenmesinde önemli katkısı olmuş. Bu insanı korumak kollamak gerekmeyecek mi? Onun için buradaki hassasiyetlerin de birlikte değerlendirilmesi lazım.
-Kuvvet komutanlarının o gece düğünde olmaları da kamuoyunu yakından ilgilendirdi.
ELEŞTİRİN AMA SINIRINI İYİ KOYUN
MİT Müsteşarını ya da Genelkurmay Başkanını savunma kaygısıyla söylemiyorum. Genelkurmay Başkanı’nın gerek savcılık gerek bize verdiği cevaplar örtüşüyor. Bunu değerlendirdiğimizde Genelkurmay Başkanı olarak büyük bir tehlike olma ihtimaline binaen Merkez komutanlıklarına talimat veriyor. Bu hususu özellikle sorduk biz. Neden bizzat kişileri arayarak ve ya başka yöntemle böyle bir tehlike var denilmediğini? Ona verdiği uzun bir cevap var. “Bizde iletişim en süratli şekilde Silahlı Kuvvetler Komuta Merkezinden verilir” Oradan hiçbir araç çıkmayacak bu talimatları veriyor da o anda kim hain kim darbeci kim vatansever devletine bağlı bu bilinebilse sorun yok. Komuta harekat merkezini duyuruyor ama birileri de nereye veriyor FETÖ’nün ilgili abileri imamları kimse onlara da duyuruyor. Zaten duyuruyor ki öne çekiliyor. Eleştirilsin fakat şu anda hala FETÖ ile mücadelenin devam ettiği bir ortamda da bunların sınırını iyi koymak lazım.
-Sizin raporunuz CHP’lilerin kontrollü darbe sözlerine son noktayı koydu mu?
BU SÖYLEM ÜLKEYE İHANETTİR
Ben millet vicdanında son noktayı koyduğunu düşünüyorum. CHP’nin kontrollü darbe söylemini asla kabullenemiyorum. Bu kadar ülkesine ihanet edecek bir söylemi Sayın Kılıçdaroğlu nasıl dile getirebilir? Kontrollü darbe söylemi FETÖ’nün söylemidir. Bunu FETÖ yapacak. Çünkü ülkeyi ele geçirme ve Türkiye’yi bir iç harbe sürükleme planını icra için baştan sona planları var. Şu anda psikolojik harekat. Türkiye’ye karşı açılmış bir savaşta düşman unsurları FETÖ’nün söylemine Türkiye’nin Ana Muhalefet partisinin iştirak edip de kontrollü darbe demesi gerçekten bu ülkeye ihanettir. Bunun başka bir izahı yok. FETÖ’nün paraleline düşmeyi başka türlü izah edemiyorum üzülüyorum acıyorum, ülkemiz adına bir talihsizlik olarak görüyorum.
FETÖ'nün 'Genel Teşkilatlanma Şeması yayınladınız. Tepede örgüt lideri Fetullah Gülen, ona bağlı 'mütevelli heyeti' ve 'özel kalem' var. Özel kalemin 'hususiler' denen bir grup olduğu bilgisi yer alıyor. Hususileri çok önemsiyorsunuz kim onlar? Ve onlara ulaşıldı mı?
DARBE BAŞARILI OLSAYDI….
15 Temmuz’da en etkili örgüt elemanları nerede Silahlı Kuvvetlerde, yargıda, emniyette ve MİT’te. Buraları bu hususiler dediğimiz grup yönetiyor. Ve legal görünümlü şirketleriydi okullarıydı dershaneleriydi buralardaki üst abiler onlar değil.
Hususiler dediğimiz grup diğerlerine göre bir üst kademede bir şeyler biliyorlar. Gizliliğin o derece ileri boyutta olduğunu düşünüyorum. Eğer darbe başarılı olsaydı kimler siyasette kimler yer alacaktı bu konuda hiçbir bilgi ele geçirilemedi. Şayet böyle bir siyasi kadronun iştirakle de farklı bir ekip vardıysa bile bu Fetullah Gülen’in beynindedir
-Adil Öksüz kimdir sorusu nasıl ve neden serbest bırakıldı merak edilen bir konu.
HANGİ KADEME KİMLER VAR BİLMİYORUZ
Çalışmalarımız 15 Temmuz Darbe girişiminde Adil Öksüz’ün üst düzey yetkili konumda olduğunu doğruluyor. Emniyette bir örgütlenme varsa imamları emniyetten değil. Adliyedeyse yargı imamı yargıç değil hakim savcı değil başka. İşte silahlı kuvvetlerde de Adil Öksüz yani o da hiç ilgisi olmayan bir işte üniversite öğretim üyesi. Komisyonumuz o noktada Adil Öksüz nerede, Adil Öksüz niye kaçtı? Biz de soruyoruz Adil Öksüz niye kaçırıldı. Ama görünen bir şey var Adil Öksüz’ün kaçmasına neden olan hakim FETÖ’cü olduğunu kendi itiraf etti. Eleştirenler FETÖ ile mücadelede eksikleri ortaya koyanlar bunu yapsınlar. 15 Temmuz’dan bu tarafa FETÖ’cü denilen kişileri tutuklayan bazı kişiler sonradan kendilerini gizleyerek örgüt elemanları hakkında tutuklama kararı verdikleri ama bir süre sonra somut delillerle Bylock kullananlar olarak FETÖ elemanı olduğu ortaya çıktı. Bir iki değil üç değil çok çıktı. Onun için hala da hangi kademede kimler var bu konuda titiz davranılması hassas davranılması gerekir.
15 Temmuzun arkasında Natocu askerler var ifadesini çok duyuyoruz bununla ilgili hiç bilgi yok mu?
FETÖ’YÜ KORUYAN EL DIŞARIDA!
Darbe teşebbüsü gecesi havada jetlere tanker uçaklarla ikmal yapıldığına dair kayıtlar var elimizde. Bu uçaklar nereden kalktı. Havada ikmali yapabilecek sistem hangi uçaklarda var? İncirlik üssü ile bunların bağlantıları ne? Bunlar NATO’yu da gündeme getiriyor. Havada ikmali sorduk. Tarihiyle, saatiyle, dakikasıyla belgeler sunuyor kayıtlar. Bunun mutlaka dikkate alınması gerekiyor. FETÖ, Türkiye’nin iç dinamiklerini kullanıp özellikle muhafazakar dindar yapısını kullanıp istifade etmek suretiyle örgütlenmiş ama kökü dışarıda bir örgüt. Onu koruyan gözeten himaye eden el dışarıda
-FETÖ’nün gözü sadece Türkiye’de mi sizce
FETÖ dünyayı idare etmeye koyulmuş bir örgüt. Zaten Fetullah Gülen’in ünvanı da kainat imamı. Biz bu raporun son bölümünde bir de öyle literatür verdik. Son derece önemli. Bu örgütün dünyaya etkili olacak bir hedefi olmasa, Türkiye’deki bir vaizin önderliğini yaptığı bir olay olsa daha kolay. 170 ülkeye kadar varan bir yapılanma var. Ve şu anda Kırgızistan gibi iddia oldukları ülkeler var.
Şu anda FETÖ’nün ABD’deki yıllık geliri 800 milyon dolar.
-Nereden geliyor para
Okullardan geliyor. Öyle bir sistem kurmuşlar ki; o okullarda Türkiye’den getirdikleri öğretmenleri ‘ucuz iş gücü olarak düşünün’ devlet mecbur etmiş 3 bin dolar ücret verecek ama alıyor onun 600-700 dolarını öğretmene veriyor sen bununla geçin üstünü örgüte alıyor
-Amerika nasıl müsaade ediyor?
Amerikalı öğretmene yapamaz ki bunu Türkiye’den götürdüğü hizmet deyip himmet deyip işte Allah rızası için hizmet ediyorum diyenlere yapıyor
Sadece himmet değil. Kumpas davalarıyla tutuklama sağlayıp tahliye için aldıkları paralar var. Şantajlar var. Raporu okuyanlar terminolojiye de bir baksınlar. Mesela Horuç , 30-40 sene sonra bu horuç başlayabilir diyor ne demek? harekete geçme demek. Horuç’u otuz kırk sene önceki vaazlarında söylemiş. Horuç demiş devam etmiş kimse üzerinde durmamış halbuki çok anlamlı.
İlker Başbuğ, Işık Koşaner gibi devletin en üst kademelerinde görev yapmış isimlerin verdiği bilgilerin raporda yer almadığı iddia ediliyor ve eleştiriliyor. Bunun için ne dersiniz
Açıklamaların tamamına biz yer vermiş olsak şöyle söyleyeyim bir kamyon şeyer tutar. 141 kişiyi dinledik sadece merkezde dinlediğimiz 22 saatlik dinleme ve bunların ne kadar çok tuttuğunu görmek için de TBMM’nin web sitesindeki tutanaklara bakmak yeter. Orada Işık Koşaner’in de beyanı var İlker Başbuğ’un da var. Bizim dip notlarımıza baksalar İlker Başbuğ’a yaptığımız atıflar hepsi onlar var. Onların görüşlerine yer veriyoruz ve dip notta nereden alındığını yazıyoruz. TBMM tutanakları İlker Başbuğ dinlemesi diyoruz mesela. Nedim Şener demişiz mesela. Hilmi Özkök işte bakın 19 Ekim’de dinlemişiz ondan alıntı yapmışız görüşünden ve yer vermişiz.