1
PINAR IŞIK ARDOR
AK Parti Grup Başkan Vekili Mehmet Muş: Geçmiş dönemden tek fark içerisinden bir hükümet çıkmaması. Bunun dışında tüm faaliyetleri parlamento yine yapacak. Yasama, denetim, kanun yapma yetkisi parlamentonun elinde olacak. Dolayısıyla parlamentonun yargı ve denetim noktasında üzerine düşen sorumluluklardan hiçbir eksiklik söz konusu değil. Hatta parlamentonun etkinliği geçmişe göre çok daha fazla. 8 partinin temsil edildiği bir parlamentodan söz ediyoruz. Şimdi parlamento noktasında temsil ve demokratik anlamındaki standartları geçmişe göre çok daha fazla.
Başkan Erdoğan TBMM’de yemin etti ve yeni hükümet sistemi resmen başladı. Türkiye’de yeni sayfa açılmış bulunuyor. Siz bu anlamda ne söylemek istersiniz ve yeni kabineyi nasıl değerlendirdiniz?
“KABİNEDE İCRACI YÖN ÖNE ÇIKMIŞ”
Ülkemize milletimize hayırlı uğurlu olsun. Kabineye baktığımızda siyasi profillerden belli bir sayıda alınmış bürokraside çeşitli görevlerde bulunmuş daha önce bürokratlık yapmış olan belli başarılar elde etmiş olan bir kısmın ağırlığı söz konusu. Bir de özel sektörde yaptıkları başarılarıyla öne çıkmış isimler kabineye dâhil edilmiş. Dolayısıyla siyaset, bürokrasi hem de özel sektörden kurulan bir kabineyi görmek mümkün. Kabinenin icracı yönünün öne çıktığını görüyoruz. Hızlı karar alıp uygulamaya sokabilecek bir kabine görüntüsü var. Yeni sistemle beraber bakanlıkların fonksiyonel olarak birleştirildi. Mesela Hazine ve Maliye Bakanlığı yıllarca tartışılırdı çünkü bir taraftan kamu finansmanını sağlıyor bir taraftan geliri bir taraftan harcamayı yapıyorsunuz. Bunun tek elde toplanması hem para politikası hem maliye politikası anlamında önemli. Sorunların çözülmesi konusunda çok daha seri çok daha ihtiyaca yönelik adımların tek elden yürütülmesini sağlanacak.
Siz yasama noktasındasınız. Meclis’in görev ve yetkileri ne olacak? Meclis işlevselleşti mi? Parlamentonun sesini ne kadar duyacağız?
“PARLAMENTONUN ETKİNLİĞİ ARTTI”
Geçmiş dönemden tek fark içerisinden bir hükümet çıkmaması. Bunun dışında tüm faaliyetleri parlamento yine yapacak. Fark şu. Parlamentonun içinden hükümet oluşuyor buna güvenoyu veriyorduk şu an böyle bir şey söz konusu değil hükümet ayrı seçiliyor. Bunun dışında yasama, denetim, kanun yapma yetkisi parlamentonun elinde olacaktır. Dolayısıyla parlamentonun hem yargı noktasında hem denetim noktasında üzerine düşen sorumluluklardan hiçbir eksiklik söz konusu değildir. Hatta parlamentonun etkinliği geçmişe göre çok daha fazla olacak.
“ ESKİ SİSTEMDE HÜKÜMETİN İSTEMEDİĞİ BİR ŞEY KABUL EDİLMEZDİ”
Geçmiş dönemlerde hükümet parlamentodan çıkıyordu, iktidar partisi çoğunluğu sağlıyordu. Dolayısıyla hükümetin talep ettiklerini parlamento da çoğunluğu hükümetin partisinde olduğu için bunları hayata geçiriyordu. O dönemlerde hükümetin istemediği hiçbir öneri Meclis’te kabul edilmemiştir. Ama bugün baktığımızda farklı bir durum söz konusu. 8 partinin temsil edildiği bir parlamentodan söz ediyoruz. Dolayısıyla parlamento noktasında temsil ve demokratik anlamındaki standartları geçmişe göre çok daha fazla. Muhalefet ‘parlamento etkisizleştirildi’ gibi söylem geliştiriyor. CHP Genel Başkanı diyor ki ‘Erdoğan ve partisi topal ördektir.’ Madem etkisiz bir parlamento özelliği yok o zaman nasıl topal ördek oluyor. AK Parti 16 yıldır iktidarda ve tek başına 295 milletvekili çıkarmayı başarmış bir parti. CHP’ye iki katından fazla fark atmış.
Siz az önce yargı dediniz. Denetimin yargı cephesine bakarsak ‘AYM ve HSK üyelerinin iktidar çoğunluğunun belirleyici olması yargının iktidar üzerindeki denetleme gücünü etkiler’ tezine ne dersiniz?
“TEK BAŞINA BİR PARTİNİN DOMİNE ETMESİ SÖZ KONUSU DEĞİL”
Katılmıyorum. Türkiye’de bütün bakanlıkların, KİT’lerin denetimini SAYIŞTAY yapar ve raporları TBMM’ye gönderir. Burada SAYIŞTAY görevini yerine getirirken aksaklık söz konusu değildir. Yargı ile alakalı dediğiniz konuda HSK üyelerini nasıl seçileceği bellidir. Bakan dâhil 13 üye söz konusu. Bunların 7’sini parlamento belirleyecektir. Tek başına bir partinin domine etmesi söz konusu değil. Aslında yapı çok daha demokratik bir hale geldi.
“ATTIĞIM OYLAR 5 YIL SONRA KARŞIMA ÇIKACAK”
İkincisi ben milletin oyuyla buraya geliyorum. Önceden HSK’nın nasıl teşekkül ettiği ortadaydı. Yargıtay HSK’yı, HSK Yargıtay’ı belirliyordu. Oraya gelen üye 25-30 yıl görevde kalıyordu. Bunda hiçbir mahsur yok deniyordu. Ama ben beş yıllığına seçildim. Benim burada yapacağım bütün çalışmalar reyler 5 yıl sonra beni karşıma çıkacak, seçmen beni değerlendirmeye tabi tutacak. Dolayısıyla benim üzerimde ciddi bir seçmen baskısı var. Ben burada nereye oy vermişim, hangi açıklamayı yapmışım, HSK’nın yapacağı uygulamalar hepsi parlamentoya mal edilecek.
“SEÇMEN PARLAMENTONUN DENETLEYİCİSİ”
Dolayısıyla seçmenin çok daha iyi bir denetimi var parlamento üzerinde. Milletvekillerinin vereceği kararla, atacağı adımlar doğrudan doğruya seçmen tarafından bir sonraki sandıkta kanaat belirtilirken etkili olacak.
Yeni sistemde artık yasaları milletvekilleri yapacak. Bunlar nasıl hazırlanacak?
TBMM’de her milletvekilinin yasa teklifi verme yetkisi var. Bir yasa teklifi hazırladığı zaman bu kanun teklifini TBMM Başkanlığına verebilir, başkanlık bunu ilgili komisyona havale eder, komisyon bunu değerlendirir, gündemine alır almaz ama bunu tartışır. Kabul eder reddeder, parlamento genel kuruluna sevk eder. Genel kurul bunu kabul ya da reddeder ayrı ama her milletvekilinin kanun verme teklifi var.
Cumhurbaşkanı kararname dışında kalan koşullarda bir yasaya ihtiyaç duyulması halinde bu nasıl olacak?
“HÜKÜMETE VERİR ‘YASANIZ BU UYGULAYIN’ DER”
Burada yasama faaliyetini gerçekleştirecek olan milletvekilleri, hükümetin bu anlamda yapacağı bir şey yok. Hükümet kararnameler yapabilir o da alanları bellidir. Eğer bir kanun varsa o kanunu kararname ile değiştiremez. Yürütme ve yasama tamamen ayrıldı. Şimdi nasıl ki hükümet parlamentoya müdahale edemiyorsa parlamento bir yasayı yapar ve bunu hükümete verir ‘yasanız bu uygulayın’ der. Orada bir sorun varsa parlamento da burada AK Parti grubu var milletvekilleri vardır. Böyle bir sorun olursa burada kanun teklifi hazırlanıp verilebilir ve bu sorun aşılabilir.
OHAL sonrası terörle mücadelenin sekteye uğramaması için bir yasa düzenlemesi olacak mı Meclis’te?
“OHAL SONRASI GEREKLİ OLURSA TEKLİF VERİLİR”
Güvenliğin olmadığı yerde ne ekonomi ne sosyal yaşantı olur. Güvenlik asla taviz verilebilecek bir alan değil. Özellikle ülkemizin bulunduğu coğrafyada. Bir tarafımız Ortadoğu bir tarafı kuzey Afrika’ya bakıyor, Ermenistan, İran, Irak var Suriye var ve bu bölgelerde çeşitli gelişmeler var. Zor bir coğrafyada yaşıyoruz ve buralarda iç güvenliğimizi tehdit eden boyuta ulaşan olaylar oluyor. Fırat Kalkanı ve Zeytindalı Operasyonu’da bu sebeple yapılmıştı. İç güvenlikle alakalı OHAL’den sonra böyle iç güvenliği zaafa uğrayabileceği gibi bir ihtiyaç duyarsa Meclis bununla alakalı teklifler verilebilir. OHAL döneminde vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlayacak bazı yetkiler vardı hükümetin kullandığı. OHAL sonrası kullanılamayacak. Eğer orada bir boşluk oluşacaksa vatandaşın can ve mal güvenliğini hükümetin korumasında ihtiyaç duyacağı etki ya da yetkiler olursa o anlamda parlamento burada gerekeni yapabilir.
Kabineye atanan 4 bakanla birlikte AK Parti’nin sandalye sayısı 290’a indi. Bu anlamda cumhur ittifakı devam edecek söylemleri de var. Peki, iki parti arasında cumhur ittifakı komisyonu gibi bir oluşum olabilir mi?
“CUMHUR İTTİFAKI KOMİSYONU SÖZ KONUSU DEĞİL”
Cumhur ittifakını parlamentoda sürdüreceğimizi söyledik ama iki parti arasında somut bir komisyon olsun söz konusu değil. Nihayetinde biz ayrı bir partileriz. Biz bir ittifak içerisindeyiz. Türkiye’nin bazı meselelerinde ortak hareket ediyoruz. Gelecek olan meselelerde tabii ki konuşuruz diğer partilerle de konuşabiliriz.
Özellikle anayasa değişikliği içeren bir konu olursa başta İP olmak üzere bütün partilerle bir araya gelir misiniz?
“TERÖRE MESAFE KOYMAYAN PARTİYLE GÖRÜŞMEYİZ”
Şu an MHP’yle ittifakımız söz konusu dolayısıyla bunun harici bir ittifak içinde değiliz. Şu an böyle bir düşüncemiz de yok ama Türkiye’nin meselelerini ilgilendiren önemli meselelerde her partinin bir duruş ortaya koyması gerekir. Türkiye’nin iç güvenlikle alakalı bazı düzenlemeler yapması gerekir. Bu Türkiye’nin birliğini beraberliğini geleceğini ilgilendiriyor mu ilgilendiriyor? Vatandaşın can ve mal güvenliğini ilgilendiriyor mu ilgilendiriyor. Diyelim böyle bir durumda AK Parti’den bir arkadaşımız kanun teklifi verdi, MHP ‘ben destek olacağım’ dedi. Eğer ihtiyaç olan bir konuda ne yapacak diğer partiler onların da seçmeni var. Onlar da ‘yok efendim istemeyiz mi’ diyecekler. Eğer bu zaruretse toplumun ihtiyacıysa orada takınacakları tavra göre vatandaş bunları noktalayacak. Ne zaman noktalayacak? Sandık başına gittiğinde kanaat belirtecek. Bu tip meselelerde her parti kendi pozisyonunu alacaktır. Türkiye’nin meselelerinde bizim ilkelerimiz vardır, bu ilkeler doğrultusunda görüş alışverişinde bulunabilir. Eğer terörle bir mesafeniz yoksa eğer teröre karşı bir tavır koymuyorsanız tabi.
Sanırım bu sözünüzden HDP’yi anlıyoruz.
Teröre kimin mesafe koymadığı ortada. Yani o terörün güdümündeki parti terörle arasına mesafe koymadığı müddetçe bu noktadaki tavrımız bizim net olacaktır.
AK Parti’nin bundan sonraki eylem planı ne?
“VATANDAŞIN VERDİĞİ MESAJLA SEÇİME HAZIRLANACAĞIZ”
Biz çok rasyonel ve toplumun temel ihtiyaçlarını yakın takip eden bir partiyiz. Toplumdaki beklentileri iyi analiz eden bir partiyiz. Önce Meclis Başkanlığı seçimleri gerçekleşecek. Başkanlık divanı, komisyonlar oluşacak. Bir taraftan da partimizin ilgili birimleri seçim sonuçlarıyla alakalı çalışmalar yürütüyor. Bunların değerlendirmeleri analizleri yapılacak. Vatandaşın beklentilerini beğenilerini oy kullanırken kanaatlerini şekillendiren faktörlerin neler olduğunu anlamaya çalışacağız. Mesela Cumhurbaşkanı seçiminde 52,5 değil de 55-60’dan yukarı nasıl gideriz onun muhakemesini yapacağız. Parti olarak da yüzde 42,5 değil 50 ve daha fazlasını nasıl yapabiliriz ona bakacağız. 18 Ağustos’ta partimizin kongresi gerçekleşecek. Yeni bir MYK ve MKYK’mız oluşacak. Tüm bu veriler araştırmalar yeni parti yönetimi tarafından değerlendirilecek. Ondan sonra vatandaşın verdiği mesajı dikkate alarak seçime hazırlanacağız.
O zaman soralım. Seçimde aldığınız yüzde 42,5 ne demek sizce? Neden kaynaklandı oy düşüşünüz?
“NEREDE EKSİKLİK YAPTIK, ANALİZ EDİYORUZ”
Detaylı bir çalışma yapıyoruz. Vatandaşın demek ki bizden farklı bazı talepleri var. Demek ki bizle alakalı başka beklentileri var. İnce bir detay yapıyoruz. Paylaşılabilecek olan kısımları kamuoyu ile paylaşırız. Eğer vatandaş önce 49 verdi şimdi 42,5 verdiyse ‘vay efendim vatandaş bu işten anlamıyor’ diyemeyiz. Bizim dönüp bakmamız lazım. Bize 49,5 veren de aynı seçmen 42,5 veren de. Niye bu düşüş bunu tahlil etmemiz lazım. Sebepleri ne? Nerede eksiklik yaptık? Politikalarımız mı toplumun ihtiyaçlarını tam karşılayamamış ya da parti yöneticilerimiz veya parti teşkilatlarımız, belediyelerimiz vatandaşla iletişimde sorun mu yaşamış bunu tahlil edeceğiz.
Bedelli askerlik ve af konularındaki gelişmeler neler?
“TSK OLUMLU KANAAT VERİRSE POZİSYON ALIRIZ”
Afla ilgili Cumhurbaşkanımızın bir açıklaması oldu. Bu meselenin gündemimizde olmayacağını söyledik. Dolayısıyla herhangi bir çalışma yok. Bedelli askerliğe gelirsek. Biz dediğim gibi rasyonel bir partiyiz. AK Parti toplumdaki talep ve beklentileri iyi tahlil ettiği, vatandaşın beklentilerine cevap verebilen, sorunları çözüme kavuşturabilen bir parti özelliğinden dolayı 16 yıldır iktidarda. Bu konuya da öyle bakıyoruz. Bedelliyle alakalı öncelikle TSK’nın mutlaka görüşü alınır. Nihayetinde güvenliği sağlayan TSK’dır ve orada görev yapan erler askerlik yapmak suretiyle oraya katılmaktadır. Onun ihtiyaçlarına bakılır. TSK ihtiyacımız yok ya da ihtiyacımız şu şekilde ya da şu kadar talebimiz var bu anlamda böyle bir düzenleme noktasında bir problem yaşamayız, ülkenin güvenliğini hiçbir şekilde aksatmaz gibi olumlu bir kanaat belirtirlerse bu çalışma yapılabilir. Nihayetinde oradaki ihtiyacı görmemiz lazım. AK Parti, böyle bir ihtiyaç çıkmayacaksa sorunun çözümü noktasında yaşanan tartışmalarda mutlaka bir pozisyon alacaktır. Ama bu konu biraz zaman istiyor. 2 boyutu var işin. Bir tarafta güvenlik bir tarafta toplumda beklenti. Her iki tarafın ihtiyaçlarına bakıp ortak bir çözümün bulunması konusunda AK Parti her zaman öncü olmuştur.
İç tüzükle ilgili çalışma nasıl yapılacak? Hangi şartları içerecek?
“İÇ TÜZÜK ÇALIŞMASI BU DÖNEME YETİŞMEYEBİLİR”
İç tüzük bizim tek başımıza yapacağımız bir mesele değil. Parlamentodaki bütün partileri ilgilendiriyor. Diğer partilerin de bu noktada mutlaka kanaatlerini almak gerekir. Yeni sisteme geçtik bir tüzük söz konusu. Biz daha önce de diğer partilere bu noktada çağrıda bulunduk ama çok fazla maalesef şey yapamadık. Bir ortak nokta bulamadık. Ümit ediyorum bu dönemde ortak noktayı bulur, iç tüzüğün nasıl olacağı konusunda ortak bir tavır ortaya koyar ve bu konuyu çözüp gündeminden çıkartırız. Ancak bu döneme yetişir mi bilemem. Bu dönem parlamento ihtiyacı olan belli düzenlemeleri yapıp tatile gidebilir.
Hangi şartları içerir?
“DİĞER PARTİLERİN UZLAŞMACI DAVRANMASINI İSTİYORUZ”
Geçtiğimiz dönemlerde yapılan çalışmalar var aslında. Belli noktaya gelen metinler de var elimizde uzlaşılmayan birkaç konu vardı. En son yaptığımız iç tüzük konusunda belli şeyleri çözdük aslında yapıcı olursa diğer partiler de bu noktada bir çözüm buluruz diye düşünüyorum. Yeni dönemde diğer partiler bu noktada uzlaşmacı yönlerini öne çıkarırlarsa bunu çözer ve Türkiye’nin gündeminden çıkarırız. Belki partilerin grup başkan vekilleriyle görüşürüz ya da teklif alırız. Belki bu noktada Meclis başkanı bir inisiyatif geliştirebilir bilemiyorum.
Parlamenter sistemde Meclis kavgalarına sıklıkla rastlıyorduk. Yeni dönem de bu kavgalar tarih olacak diyebilir miyiz?
“KÜRSÜ İŞGALİNE MEYİLLİ VE HEVESLİ CHP”
Ümit ediyorum olmaz. Herkes aynı düşünmek zorunda değil. Zaten şu an 5 tane parti var grubu olan sonra 8 tane parti var temsilde. Hepsinin farlı farklı programları, düşünceleri ve meselelere farklı yaklaşımları var. Gelen yasalarla kanun teklifleriyle alakalı aynı düşünmemiz mümkün değil fakat bu aynı düşünmemek demek size iç tüzüğün ya da kanunların vermediği bir hakkı ortaya koyarım demek değildir. Vatandaş sandıkta demiş ki sana 130 vekil sana şu kadar vekil sana şu kadar iktidara da sana da şu kadar vekil veriyorum. Gelirsiniz müzakere edilir, karşı çıkabilirsiniz, eleştirinizi yöneltirsiniz kamuoyuna dersiniz ki ‘şu yasada şu eksik var bundan dolayı karşıyız’ Bu sizin hakkınızdır.
“VATANDAŞ SİZE ÜLKEYİ YÖNETME YETKİSİNİ VERMEMİŞ”
Ama kalkıp kürsünün etrafını sarar orada defakto bir durum oluşturur, kürsüyü yıkarsanız o zaman Meclis çalıştırılamayacak hale gelirse arzu etmediğimiz tasvip etmediğimiz o görüntüler ortaya çıkar. Bunu kim yapıyor kürsü işgaline meyilli ve hevesli CHP yapıyor. Onların haricinde kürsü işgali yapan yok. Onlar diyor ki biz muhalefetiz. İstediğimiz gibi yapacağız. İstediğimiz gibi bu yasa çıkacak. Öyle bir yetkiniz yok. Önergelerinizi verir, değişiklik teklifini verirsiniz ama siz fiziki durum oluşturamazsınız çünkü böyle bir yetkiniz yok. Vatandaş size ülkeyi yönetme yetkisini vermemiş ana muhalefet görevi vermiş. Mutlaka karşı çıkarsınız ama bunu kalkıp da kürsüyü işgal edeceğim bu yasayı geçirtmeyeceğim, komisyon başkanını derdest edecek noktaya geleceğim böyle bir şey olmaz. Bunun ismi demokrasi olmaz bunun ismi parlamentoda eşkıyalık olur.
Yeni sistemin ilk gününde muhalefetin tavrını nasıl buldunuz?
“BU SEÇMENE KARŞI SAYGISIZLIKTIR, HAKARETTİR”
Çok talihsiz ve kabul edilemez. CHP faşizan bir tavır ortaya koyuyor. Şöyle bir özelliği var CHP yönetiminin bizim istediğimiz gibi olursa kabul ederiz olmazsa çirkeflik yaparız. Şimdi seçimler yapılmış sandık sonuçları ortada. Siz hangi sandıkta oy kullandıysanız YSK sitesine giriyorsunuz orada hangi partiye ne kadar oy çıkmış orada ıslak imzalar var. Oradaki sandık kurulunun başkanının imzası var. O kadar şeffaf ve Türkiye’de yüzde 86’lık katılım oy oranıyla ilk turda yüzde 52,5 oy almış kazanmış seçimi bütün dünya kabul etmiş bunu sandık sonuçları ortada. Sizler ana muhalefetsiniz. Vatandaş birisine yönet birisine yönetme diyor, bu karara saygı duymalıyız. CHP oy oranını tahlil edeceğine Kılıçdaroğlu ‘ben diktatörü niye tebrik edeceğim ’diyor. Bu seçmene karşı saygısızlıktır, hakarettir. 26 milyondan fazla oy kulanmış seçmen ve demiş ki Recep Tayyip Erdoğan Başkan olsun ve kazanmış ilk turda. Siz 26 milyondan fazla insanın oy verdiği bir kişiyi diktatör olarak ilan ediyorsun. Kaldı ki Erdoğan sadece AK Parti’nin genel başkanı değil aynı zamanda Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı ve devletin, milletin temsilcisi.
“ERMENİSTAN İLE KILIÇDAROĞLU AYNI DÜŞÜNÜYORÇ BU ÇOK ÜZÜCÜ BİR ŞEY”
Cumhurbaşkanımızı tebrik etmeyeceğini açıklayan başka kim var? Ermenistan. Şimdi Ermenistan ile Kılıçdaroğlu aynı düşünüyor aynı safta yer alıyor bu çok üzücü bir şey. Kılıçdaroğlu tebrik etse ne olur etmese ne olur. Ama milletin iradesine saygılı olması gerekir ki Türkiye’de demokrasisi güçlensin. Her dönem dillerinden ayırmıyorlar demokrasiyi, insan haklarını güçlendireceğiz zaten bunları güçlendiren AK Parti. Yemin gününe gelelim. Devlet, gelenekleriyle yaşar. İngiltere’den örnek veriyorlar yazılı anayasası yok gelenekleri var. Türkiye’de Cumhurbaşkanlarının yemini nasıl yapacağı belli. Bizden öncekilerin ondan öncekilerin Fahri Korutürk’e kadar Cumhurbaşkanı Meclis’e geldiği zaman ayakta dinledikleri bellidir bu bir gelenek haline gelmiştir. Şimdi Cumhurbaşkanımız içeri giriyor. CHP ve PKK’nın güdümündeki parti HDP ayağa kalkmıyor. İP önce kalktı sonra onlar da oturdu. O saygısızlık o hazımsızlık bize karşı değildir. O hazımsızlık 26 milyondan fazla oy veren vatandaşa karşı yapılmıştır. Peki, CHP nerede esas duruşta durur. HDP’nin kongrelerinde PKK marşı çalınırken esas duruşta duruyor.
“ASLINDA ZARAR VERDİĞİNİZ KENDİ DEVLET GELENEĞİNİZDİR”
Üzüldüğümüz konu şu benim hakikaten İP ’in bu noktaya düşmesi. Önce kalkıyor sonra onlar da oturuyorlar. Düşünün kendi kendilerini düşürdükleri konum neresi HDP, CHP’yle aynı nokta. Ne gerek vardı. Bugün Sn. Erdoğan Cumhurbaşkanı yarın başkası seçilecektir ama devlette baki olan gelenekleri usullere esasları teamülleridir. Bunları zayıflattığınız, zarar verdiğiniz zaman aslında zarar verdiğiniz kendi devlet geleneğinizdir. Biz bugün varız yarın olmayacağız. CHP bu yaptığı hareketlerin karışığını seçmende alacaktır. 20’nin altına gidiyor şu an kafa üstü gidiyorlar tepe takla.
Erken yerel seçim söz konusu olur mu?
Burada bir anayasa değişikliği söz konusu şu an bizim buna gücümüz tek başına etmiyor. Cumhur ittifakı olarak da yetmiyor. Dolayısıyla erken seçim olur gibi bir söylem şu an çok reel değil. Görünen seçimlerin zamanında yapılacağı.