1
AKŞAM-PINAR IŞIK ARDOR
Sn. Bahçeli’den gelen Sn. Erdoğan’a destek açıklaması parti tabanında nasıl karşılandı? Bu konuda bazı iddialar var. Kulislere göre rahatsızlık yaşayanlar varmış. Doğru mu?
“TÜRKİYE’NİN BEKASI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLEREK TEREDDÜTSÜZ DESTEKLENDİ”
Elbette memnuniyetle karşılandı. Partimizin tabanında Genel başkanımıza duyulan güven en üst seviyede. Sn. Erdoğan’a destek açıklaması, 15 Temmuz sonrasındaki süreçte partimizin dominant rolünün Türkiye’nin bekası açısından değerlendirilerek tereddütsüz desteklendi.
“FETÖ’NÜN KARALAMA KAMPANYALARI CHP ÇEVRELERİNDE ISITILIYOR”
Bu iddialar MHP muarızlarının uydurması. FETÖ’nün Genel Başkanımız aleyhinde yürüttüğü karalama kampanyalarının ve aleyhindeki algı operasyonlarının devam niteliğindeki bu iddialar özellikle CHP çevrelerinde ısıtılıyor. CHP’nin ki çok acınası bir durum. Kendi gözlerindeki kocaman merteği görmüyor bizim gözümüzde küçücük çöp parçası varmış gibi konuşuyorlar. FETÖ bu güveni törpülemek ve Sn. Bahçeli’nin aleyhinde algı oluşturmak için yıllarca çabaladı. Kendisini başarısız göstermek için karalama kampanyaları düzenlendi. MHP, tarihinin en yüksek oyunu Devlet Bahçeli döneminde almasına rağmen liderimiz başarısız gösterilmeye çalışıldı.
“TABANDA MORALLER TAVAN YAPTI”
Ne yazık ki bundan etkilenenler oldu. FETÖ yemlerini yutanlar aramızdan ayrıldılar ancak beraberlerinde ciddi bir taban kitlesini götürmeyi başaramadılar. Özellikle 15 Temmuz ve sonrasında Sn. Bahçeli’nin siyasette ve Türkiye’nin geleceği açısından alınan kararlar bağlamında oynadığı başrol karşısında FETÖ’nün algı operasyonlarının fazla bir değerinin olmadığı görüldü. Sn. Bahçeli’nin siyasetin en önemli aktörlerinden biri olduğu anlaşıldı. Hatta aleyhimizde bulunanların önemli bir kısmı büyük bir pişmanlıkla aramıza geri döndüler. Rahatsızlık olmadığı gibi, MHP’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin hayata geçiş sürecinde oynadığı rol, tabanda morallere tavan yaptırdı.
Ülkü Ocakları'ndan Bahçeli'ye büyük destek geldi. ‘Fırtınalar gibi eseceğiz’ dendi. Bu bekleniyor muydu?
“ONLAR BİZİZ, BİZ DE ONLAR ZATEN”
Ülkü Ocakları, MHP camiasının gençlik kitlesidir. Aralarında organik bir bağ olmasa da geçmişe dayanan köklü bir manevi bağ var. Ocaklı gençler aynı zamanda, MHP ekolüne aday yetiştiren bir okul hüviyetindedir. Yaklaşık 50 yıldır ‘Ülkü Ocaklarından diplomalı olmak’ diye övünç vesilesi olarak değerlendirilen bir tabir vardır. MHP’de görev yapan arkadaşlarımız ekseriyetle buradan yetişmedir. İlk siyasi terbiyeyi orada alır, memleket meselelerine bakış açısını orada kazanırlar. Siyaset yapmaya hazır birer birey hâline geldiklerinde de partide ve MHP teşkilatlarında görev almaya başlarlar. Böyle kuvvetli bir bağla MHP camiasına bağlı bir kuruluşun açıklamalarını destek gibi açıklamak, dışarıdan herhangi bir sivil toplum örgütünün desteği gibi söz etmek eksik kalıyor. Onlar biziz, biz de onlar zaten.
Bu ittifaka ‘Milli Mutabakat’ deniliyor. Açar mısınız?
“15 TEMMUZ TÜRKIYE’DE BÜTÜN EZBERLERİ BOZDU”
Bu meseleyi 15 Temmuz ve hemen sonrası atmosfer üzerinden değerlendirmek icap eder. Darbe girişimine kadar AK Parti ve Sn. Cumhurbaşkanına yönelik en ağır eleştiriler MHP’den geliyordu. Ancak, 15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye’de bütün ezberleri bozdu. Ortaya Türkiye’yi parçalayabilecek bir tehdidin eşiğinden dönüldü. Görüldü ki herkesin şapkasını önüne koyup Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünde, bekasının korunması noktasında el ve söz birliği etmesi lazım.
“TEHLİKE O KADAR BÜYÜK Kİ PARTİLERİ, İDEOLOJİLERİ, KİŞİSEL ENDİŞELERİ AŞIYOR”
Tehlike o kadar büyük ki partileri, ideolojileri, kişisel endişeleri aşıyor. Milletini seven devletine bağlı bütün kesimlerin halen süren iç ve dış tehdit karısında ortak hareket etmekten başka çare göremediler. Yenikapı mutabakatıyla MHP, AKP ve CHP buluşarak mutabakat sözü verdi. CHP sonradan sözünden döndü ve kripto FETÖ’cülerin PKK’nın savunuculuğuna soyundu. MHP ise millî mutabakatın devamı konusundaki duruşundan geri adım atmadı. 16 Nisan referandumuna giden süreçte partimiz Türkiye’nin geleceği adına Yenikapı mutabakatına sadık olmakla kalmadı, mevcut yönetim sisteminde değişikliğe gidilmesi teklifinde bulundu. Çünkü tehlikeyi büyüten unsurlardan biri de ülkenin içinde bulunduğu yönetim anlayışıydı. Sonuçta MHP’nin teklifi kabul gördü ve ortaya cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi gibi yeni güçlü yönetim modeli çıktı. Bu modelin yerli yerine oturtulması ve uyumun sağlanması ve olgunlaştırılması için de millî mutabakatın devamı gerekiyordu. Bu anlayışın bir parçası olarak 2019’da yapılacak seçimlerin kazasız belasız gerçekleşmesi ve yeni modelin kâmilen uygulanabilmesi için seçime de millî mutabakat anlayışı çerçevesinde gidilmesi için MHP harekete geçti. Sayın Bahçeli’nin cumhur ittifakı da bu anlayıştan doğdu. İşin özeti bu.