1
AKŞAM-PINAR IŞIK ARDOR
Valilere sandık birleştirme ve taşıma yetkisinin verilmesi ve sandık başkanlarının kamu görevlilerinden oluşturulacak olması ne demek? Üzerinde sandık kurulu mührü bulunmayan zarf ve pusulalarda kanun ne diyor? Kolluk güçlerinin seçmen tarafından çağrılıyor olmasına tepki neden geldi? İttifaka ilişkin merak edilenleri AKŞAM Gazetesi’nden Pınar Işık Ardor sordu, MHP Afyonkarahisar Milletvekili Anayasa Komisyonu Üyesi Mehmet Parsak cevapladı.
Cumhur İttifakıyla başlayalım. İki partinin ittifak yapmasıyla beraber şu soru çok soruluyor? Neden yapıldı? AK Parti ve MHP’nin ittifakı demek iki partinin tüm programlarından vazgeçip tek bir parti gibi hareket etmesi anlamına mı gelecek? Türkiye’deki uygulaması itibarıyla nasıl olacak?
“İKİ PARTİ DE KENDİ PARTİ PROGRAMLARINDAN SAPMAYACAK”
Her şeyden önce “ittifak”, “koalisyon” ve “partilerin birleşmesi” gibi hususların arasındaki farkı ortaya koymanın faydalı olacağını düşünüyorum. Gündemdeki cumhur ittifakı yapılacak milletvekili seçimleri ve cumhurbaşkanlığı seçimi noktasındaki bir “ittifak ”tır. Dolayısıyla “partilerin birleşmesi” veya partilerin kendi parti programlarından vazgeçip tek bir partiymiş gibi hareket etmeleri söz konusu değil. Evet, 15 Temmuz sonrası yaşanan süreçte AK Parti ve partimiz MHP, milli devlet ve üniter devlet gibi ilkeler çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü ve son Türk Devleti’nin birliği, beraberliği, bekası ve uluslararası itibarı konusunda birlikte hareket etmektedir. Ancak bu durum iki partinin de kendi parti programlarından saptıkları veya sapacakları anlamını taşımaz. Sonuçta AK Parti ve MHP, kritik bir süreçte ulvi bir amaç için beraber hareket etmekle birlikte farklı iki siyasi partidir. Nitekim bu partilerin birlikte hareket ettiği konular olduğu gibi birbirinden farklı düşündükleri ve birbirlerini eleştirdikleri konular da bulunmaktadır. Sayın Genel Başkanımızın da ittifak yaklaşımı, her partinin kurumsal kimliğinin koruyarak birlikte seçime girebileceği bir ittifak modelidir.
“İŞTE ASIL BUNLAR KANUNUN ARKASINI DOLANMAK, HÜLLE YAPMAKTIR”
Son yıllarda ülke siyasetinin seviyesindeki aşınmalar ve siyasetin kişiselleştirilmesi, partiler arasındaki anlayış farklılıklarını görmemize engel oldu. Bu yanlış anlaşılma kısmen de olsa halen devam ediyor. Türkiye kritik bir süreçten geçiyor, artık bunun farkında olmamız ve buna göre düşünmemiz gerekiyor.
“9 AVRUPA ÜLKESİNDE İTTİFAK VAR”
Yapmış olduğumuz çalışmalara göre Çekya, Finlandiya, Hırvatistan, İtalya, Litvanya, Macaristan, Polonya, Romanya, Almanya gibi ülkeler başta olmak üzere, pek çok ülkede ittifaklar uzun zamandır var. Çalışmayı yaptıktan sonra CHP milletvekilleri dediler ki; “sizin getirdiğiniz ittifak modeline benzer Avrupa’da hiçbir uygulama yok”. Evet, ama o ülkelerdeki ittifakların hiç birisi de bir diğeriyle aynı değil. Bütün ülkelerin kendine ait gerçeklikleri var. Bu doğrultuda ittifak modelleri oluşturmuşlar. Biz siyasi tecrübelerimizi, sosyal gerçeklerimizi ve içinden geçtiğimiz süreci de değerlendirerek bir düzenleme yaptık. Türkiye’de 1950’de Seçim Kanunu’nda ilk defa siyasi ittifak yasal zeminde düzenlenmiş. Ardından yasaklanmış. Peki, yasaklanmış da siyasi ittifaklar engellenmiş mi? Hayır. 1991 seçimlerinde MHP, RP ve IDP’nin bir ittifakı var. SHP, bugünkü HDP’nin ilk siyasi görünüş biçimi olan HEP’i 91’de ittifakla Meclis’e taşımış. 95’de ANAP’la BBP’nin, 2002’de HADEP ve EMEP’in ittifakı var ve bunlar DEHAP bünyesinde ittifak yapmışlar. Son olarak 7 Haziran 2015 seçimlerinde BBP ve SP ittifak yapmış. Peki, bu ittifaklar nasıl oluyor? İttifak yapmayı düşünen siyasi partiler yasal zeminde bu mümkün olmadığı için bir partinin altında ittifak ediyorlar. İşte asıl bunlar kanunun arkasını dolanmak, hülle yapmak. Getirdiğimiz yasa teklifiyle ittifakları yasal zemine kavuşturuyoruz. Şu anda da fiilen ittifak yapan bir sürü parti var. Milletimiz bu fiili ittifakları yasal zeminde, pusulada görsün. Biz milletin iradesine bırakıyoruz.
“BİZ CUMHUR İTTİFAKNIN KANUNUNU ÇIKARTMIYORUZ”
Biz cumhur ittifakının kanununu çıkarmıyoruz. 16 Nisan’da gerçekleşmiş anayasa değişikliğimizin bir gereği olarak siyasi partilere yasal zeminde ittifak yapma imkânı getiriyoruz.
CHP’li sözcülerin ittifakı ‘koalisyon’ olarak nitelendirmesine nasıl cevap verirsiniz? Onlar ‘koalisyon olmasın diye bu sistemi getirdiniz. Bu da bir tür koalisyon demektir’ diyorlar.
“CHP TEKLİFLERİ ZEHİRLEME YÖNTEMİNİ HEP KULLANIYOR”
Kesinlikle gerçeği yansıtmayan bir iddia. Özellikle CHP ve etrafında kümelenenler, yapılmak istenen düzenlemeyle hiç alakası olmayan, hiçbir mesnedi bulunmayan iddiaları ortaya atıp teklifleri zehirleme yöntemini önceden beri kullanıyorlar. Bu ittifaka ilişkin yasa değişikliğimiz asla bir koalisyon düzenlemesi değildir. Koalisyon, önceki hükümet sistemimizde birden fazla siyasi partinin seçimden önce seçim beyannameleriyle millete vaatleri bulunmasına rağmen seçimin sonunda bunlardan hiç birisi tek başına hükümet kurma imkânını sağlayamadığında kendi vaatlerinden vazgeçip zorunlu olarak bir araya geldiği bir yöntemdir. İttifaktaysa seçim takvimi yeni işlemeye başlamışken birden fazla siyasi parti bir araya gelerek ittifak protokollerini açıklayacak. Milletimiz kendisine ne vaat edildiğini bilerek hangi partileri yan yana geleceğini tespit ederek oyunu kullanacak. İrade tam olarak sandığa yansıyacak. İttifakla koalisyon arasında aslında dağlar kadar fark var. İttifakta siyasi partiler kendi varlıklarını, tüzel kişiliklerini, amblemlerini ve listelerini korumak suretiyle birlikte hareket edecekler.
Bize oy verme şeklini anlatır mısınız? Seçmen hangisinin ortasına mühür basacak? Seçmen ittifaka karşı ama kendi partisine oy vermek istiyor. O zaman ne olacak? Seçmen aynı anda hem ittifaka hem kendi partisine oy verirse ne olacak?
İttifak yapan siyasi partileri yüksekliği iki santim, genişliği de ittifak yapan siyasi parti genişliğinde olmak kaydıyla bir ittifak alanı içine alıyoruz. Yasa teklifimize göre, söz gelimi MHP seçmeni sadece MHP’ye ayrılan alana ya da hem MHP’ye ayrılan alana hem de ittifak unvanı bölümüne yahut ittifak unvanı bölümüne taşacak şekilde MHP’ye ayrılan alana oy verdi bu 3’ü de MHP’nin oyu. Bu 3 durum dışında, ancak ittifak alanı İçerisine “EVET” mührünün basıldığı her durumda, yani örneğin ikisinin ortasına, ikisine birden, ya da sadece ittifak unvanı bölümüne kullanılan oylar “ittifakın ortak oyu” olacak.
Ortak oy nasıl dağıtılacak?
Bu da yasada açıkça düzenleniyor. Örneğin A Partisi müstakilen 200 oy, B Partisi müstakilen 100 oy aldı, 30 da ittifakın ortak oyu çıktı. Müstakil 3 oyun 2’sini A partisi, 1’ini B partisi almış. Dolayısıyla 30 ortak oyun üçte ikisi yani 20’si A partisine, üçte biri yani 10’u B partisine eklenecek.
Çok karışık değil mi? Bu dağılım kim tarafından yapılacak? Sistem mi yapacak?
“MİLLETVEKİLİ DAĞITIMINI YİNE YASAYA GÖRE SİSTEM YAPACAK”
Hiçbir karışıklık yok. İttifak yapan siyasi partilerin müstakil oyları da ortak oyları da tutanaklara kaydedilecek. Ardından ittifakın ortak oylarının paylaşımı yasaya göre yapılacak ve nihayetinde o ittifakın geçerli oyları ve ittifakı oluşturan siyasi partilerin ortak oyları dâhil geçerli oyları tespit edilecek.
“PARTİNİN MÜSTAKİL OYU NE KADARSA O ORANDA İTTIFAKTAN PAYINI ALACAK”
Buna göre de milletvekili sayısı önce ittifaka ardından da ittifakın içinde yer alan siyasi partilere dağıtılacak. Milletvekili dağıtımını yine yasaya göre sistem yapacak. Partinin müstakil oyu ne kadarsa o oranda ittifaktan payını alacak. Yani vatandaşın kafasını karıştıracak hiçbir şey yok.
İttifak yapan partilerin aldıkları geçerli oyların toplamının yüzde 10’u geçmesi halinde, bu partilerin her biri barajı geçmiş olacak. Bu maddeye de eleştiri var. Seçim barajı kaldırılmadan, bir partinin çeşitli yollarla barajsız taşınması demokrasinin ortadan kalktığının anlamını taşır dedi CHP’li Fikri Sağlar.
“MHP’NİN HİÇBİR ZAMAN BARAJI KAYGISI OLMADI”
Fikri Sağlar 1991’de HEP’i Meclis’e taşıyan siyasi partinin yöneticisi. 27 yıllık sürecin sonunda sanki zamanında bunlara yol açanlar kendileri değil gibi ittifakımızı ve bu yöndeki kanun teklifimizi lekelemek adına mesnetsiz iddialarda bulunuyor. Son süreçte baraj tartışmalarını Sayın Genel Başkanımız başlattı ve dedi ki bu sistemde baraj yüksektir. Peki, bu çıkışı nasıl karşılandı? ‘MHP’nin baraj kaygısı var’ dediler. MHP’nin hiçbir zaman barajı kaygısı olmadı bugün de yok. Sayın Genel Başkanımız baraj tartışılsın dediğinde tartışma alanını zehirleyenler, kanun teklifini Meclis’e sunduktan sonra ‘baraj sıfıra düşsün’ diye Meclis’e yasa teklifi verdiler. Bu çelişkiyi milletimizin bilmesi lazım. Birden fazla küçük parti bir araya gelerek toplamı %10’u almak suretiyle barajı geçebiliyorlar. Bu yönüyle getirdiğimiz teklifle barajı esnettik.
Peki, ‘Anayasa md.67’ya md.10’a aykırı. Hatta İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve ek protokollerine aykırı’ deniliyor.
Bir hukukçu olarak söylüyorum. Biz bir ittifak için baraj yüzde 10 diğer ittifak için baraj daha düşük ya da daha yüksek deseydik Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olabilirdi. Düzenlediğimiz norm gayet net.
Valilere sandık birleştirme ve taşıma yetkisinin verilmesi ve sandık başkanlarının kamu görevlilerinden oluşturulacak olması maddesi de tartışılıyor muhalefet tarafından. Tepkilerin sebebi nedir?
“VALİ SADECE TEKLİFTE BULUNABİLİYOR, KARARI VERECEK OLAN YSK”.
Biz valilere sandık birleştirme taşıma vs. gibi bir yetki vermiyoruz. Kanun teklif metnini iyi okumalarını öneririm. Vali sadece teklifte bulunabiliyor, kararı verecek olan YSK. YSK hâkimlerden oluşan ve tüm siyasi partilerin de temsilci bulundurdukları bir yapı. YSK ister bunu kabul eder ister etmez. Bir örnek vereyim. Seçimlere 35 gün var. Allah korusun burada deprem oldu ve oyumuzu kullanacağımız okul yıkıldı. Burada milletin oy kullanılmasının önüne mi geçilsin? Vali bu durumu tespit edip, YSK’ya müracaat edip, onların kararıyla o okuldan alalım başka bir okula taşıyalım diyebilir. Yangın çıktı, sel götürdü hayatın içinde pek çok ihtimal var. Aslolan milletin oy verebilmesini temin etmektir. Sorunuzun ikinci bölümüne gelelim. Mevcutta kamu görevlisi şartı olmadığı halde uygulama çok büyük çoğunlukla yine kamu görevlilerinden oluşuyor. Biz ne yapıyoruz? İlçede kaymakam tüm kamu görevlilerinin listesini oluşturacak. Hiç birini tanımıyor ve ilçe seçim kurulunun önüne getirecek.
“BUNLAR DA ZATEN AK PARTİLİ BİZ BURADA NASIL SEÇİM GÜVENLİĞİ BEKLEYELİM” DEMEK YALANDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR”
Söz gelimi ilçede 10 bin kamu görevlisi var ve bin tane sandık kurulu başkanına ihtiyaç var. İlçe seçim kurulu siyasi parti temsilcilerinin de huzurunda iki bin kişilik kura çekecek. Bu kuranın içinden engeli olanlar yani idareciler, emniyet görevlileri ayıklanacak. İki yüz kişi çıktı 1800 kişilik bir listesi var. Seçildiler. Sabah bunlardan biri öldü, yedekten tespit edilecek. Hangisi partili, hangisi hangi partinin seçmeni beli değil ki. Şimdi “bunlar da zaten AK Partili biz burada nasıl seçim güvenliği bekleyelim” demek yalandan başka bir şey değildir.
Üzerinde sandık kurulu mührü bulunmamasına rağmen, YSK filigranı, amblemi ve ilçe seçim kurulu mührü bulunan zarflar geçerli sayılacak. Bu maddeye de eleştiri geldi. Muhalefet seçim güvenliğinin altını çiziyor.
“CHP O GÜN “ASLOLAN SEÇMENİN İRADESİDİR” DEMİŞ, BUGÜN “MÜHÜRSÜZ OY” YALANLARIYLA KAFA KARIŞIKLIĞI YARATMAK İSTİYORLAR”
Öncelikle vurgulamak isterim ki “mühürsüz oy” diye bir şey yok, bu koskoca bir algı operasyonu ve yalandan ibaret. Oy pusulalarında, zarflarında YSK’nın filigranı var, YSK’nın amblemi, ilçe seçim kurulunun mührü de var ama sandık kurulu kendi mührünü vurmayı unutmuş ya da kasten vurmamış. Ben seçmenim, sandık kurulunun görevini yapmamasından dolayı benim oyum neden geçersiz olsun ki? YSK’nın da bu konuda yerleşik kararları var. Hatta 2015 seçimlerinde CHP’nin aynı gerekçelerle itirazı var ve aynı CHP o gün “aslolan seçmenin iradesidir” demiş, bugün “mühürsüz oy” yalanlarıyla kafa karışıklığı yaratmak istiyorlar.
“CUMHUR İTTİFAKI TANKIN ÜZERİNDE OLUŞTU”
Milletimiz 15 Temmuz’da meydanlarda tankların üstünde kurmaya başladığı Cumhur İttifakını 7 Ağustos’ta Yenikapı ruhuyla olgunlaştırdı ve nihayet 16 Nisan şuuruyla taçlandırdı. İşte bu Cumhur İttifakı’nın çok net bir şekilde seçimleri kazanacağını gören diğer siyasi yapılar da “sandıkta hukuksuzluk yapılıyor, siyasi yan kesicilik yapılıyor, seçmenin iradesi çalınıyor” gibi yalanlarla şimdiden o günlere kılıf arayışı içindeler.
Kolluk güçleri, sadece sandık kurulu başkanı veya üyelerden birinin çağrısı üzerine değil, seçmenlerin ihbarı üzerine de sandık çevresine gelebilecek. Bu madde için sandık güvenliği sağlar diyen de var seçmen üzerinde baskı yapar diyen de.
“ SEÇİM GÜVENLİĞİNİ AZALTMIYORUZ BİLAKIS ARTTIRIYORUZ”
Yürürlükteki kanunumuza göre, bir hukuksuzluk söz konusu olduğunda sadece sandık kurulu çağırdığında kolluk görevlileri müdahale edebiliyordu. Oysa yasa teklifimiz kabul edildiğinde artık seçmen de şahsen müracaat ederek kolluk görevlilerinden yardım talep edebilecek. Örneğin seçmen olarak oyunuzu kullanmaya gittiniz fakat oyunuzun kullanılması engelleniyor. Sandık kuruluna diyorsunuz ki polis/jandarma çağır. Sandık kurulu başkanı da korktuğu için ya da hangi sebeple olursa olsun, kolluk görevlisini çağırmıyor ve siz iradenizi sandığa yansıtamıyorsunuz. İşte böylesi durumlar için seçmene bu imkânı veriyoruz. Yani teklifimizle, seçim güvenliğini azaltmıyoruz bilakis arttırıyoruz. İnşallah yasa teklifimiz kabul edilip yürürlüğe girdikten sonra da sorularınızda yer alan konular ve bunlar gibi tüm önemli başlıkları milletimize anlatacağız ve son kararı milletimize bırakacağız. Karar, Yüce Türk Milleti’nin.