1
AKŞAM-PINAR IŞIK ARDOR
- Malum referandum bitti ama tartışmalar bitmedi. CHP’nin YSK’ya, Danıştay’a başvurusu gelen retler siz nasıl okuyorsunuz bu durumu? CHP, AİHM’ye gitmeye hazırlanıyor
Olup biten her gelişmeyi olağan karşılıyorum. Türkiye bu büyük dönüşümü kendi iç dinamiklerinde hiçbir kırılmaya neden olmadan yaşıyor. Bu tarihsel bir dönüşümdür. Batı tarihsel dönüşümlerin hepsini birbirini kırarak dökerek yaptı. Batının geçmişine baktığınızda hep kan, katliam, soykırım var. Batının kan üzerinden başardığı bu tarihsel dönüşümleri bu aziz millet kendi içinde bir büyük olgunluk içinde gerçekleştiriyor. Bir kere millete teşekkür borcumuz var. Herkes şunu farkında Türkiye’de ne olacaksa sandık üzerinden olacak. Bu içselleştirildi.
“CHP UMUTSUZLUK, HDP KAN VE GÖZYAŞI VAADEDİYOR”
Marjinal örgütlerin tüm çabaları, CHP’nin tepe yönetimindeki milletten kopuk siyaseti engel olamadı. 16 nisan gecesi CHP koridorları Kılıçdaroğlu istifa sesleriyle inledi. HDP’nin tabanı HDP’nin tepe yönetiminden mutsuz. Bu iki tepe yönetimi de tabanlarına ümit vaat etmiyor. Birisi sadece kan,gözyaşı vaadederken diğeri sürekli mutsuzluk vaat ediyor. Siyaset niye yapılır? İktidar olmak için. Bunların hepsini yok etmiş iki partinin tepe yönetiminin kendi içinde kavgalı olduğu .bir yerde bu millet 16 Nisan’da devlet hafızasına sahip çıkarak demokrasi bilinci içinde sandığa gitti. Millet demokrasisine sahip çıktı.
Ama CHP kanadı şaibe var diyor. Bu “Hayır” verende “Evet” veren vatandaşları da huzursuz etmiyor mu?
“KİRLİ AKIL OPERASYON PEŞİNDE”
Hayır. Bu süreci yöneten CHP değil. Bu süreci yöneten Türkiye’yi küçültmek isteyen, Türkiye’yi doğudan koparmak isteyen, Türkiye’yi Ankara’nın etrafına sıkıştırmak isteyen, doğusu olmayan batısı da olmayan Ankara’nın etrafına sıkıştırarak Türklerden intikam almak isteyen bir kirli aklın operasyonu.
“VATİKAN İNTİKAM ALMAK İSTİYOR”
Bu akıl ne istiyor? Küçültülmüş Türkiye istiyor. Küçültmek ve kontrol altında tutmak. Çünkü kavganın merkezinde Vatikan var. Vatikan, Türklerden 1453’ün, 1923’ün intikamını almak istiyor. Türklerin Müslüman kimliği ile buluşarak bu topraklarda inşa ettikleri bir tarihsel diyalektik var. Avrupa’da İslam karşıtlığı, Türkfobi, Erdoğan fobinin arka planında Müslüman kimlikli Türkler Araplarla ittifak ederek Avrupa’yı istila edecekler ve Avrupa’yı elimizden alacaklar cümlelerini çok fazla konuşmaya başladılar. Bu aslında onların patolojik olarak zihin dünyalarının arka planında sakladıkları Türkler geliyor psikolojisinin sonu.
Referandum sonucunda Türkiye yeni sisteme EVET dedi. Şimdi değişimlere siyaseten diyorum sıra geldi. AK Parti Kongresi Mayıs'ta yapılacak. Neler olacak?
“CHP GERİCİ BİR PARTİ”
AK Parti’nin en büyük şanssızlığı kendisini zorlayacak bir muhalefet yok. Erdoğan’ı zorlayacak bir lider yok. Türkiye’nin en büyük şansızlığı bu. Niye şanssızlık AK Parti’yi zorlayacak muhalefet olsa AK Parti’nin işi kolay. AK Parti kendi yaptıklarıyla kendini aşıyor sürekli. CHP bir kere 21.yy anlamıyor. CHP AK Parti’nin başardıklarını anlamıyor. CHP gerici bir parti. Böyle çapsız muhalefetle karşı karşıya olan bir iktidar var. Böyle olunca da AK Parti’ye ümit besleyenler öyle rahat durmak yok diyor sürekli kendinizi aşacaksınız diyor. Sürekli kendini aşan bir AK Parti ile karşı karşıyayız.
Şimdi bir kabine değişikliğinden bahsediliyor. Bu durum referendum analizine mi dayanıyor? Neden değişiklik yapılıyor?
Bir başarısızlık yok ki. 51.4’ü çok pozitif okuyan birisiyim. Son derece önemli bulduğum bir rakamdır. Ben de 58- 60 olmasını bekliyordum. Olmamasının sebepleri üzerinde herkes gibi benim de kafa yormalarım var. Benim de mutlaka söyleyecek sözüm var ama ben olumlu yorumluyorum. Yani evin içerisinde konuşacağım şeyleri sokakta konuşmam. 60 olması için neler yapmalıydık sorusunun cevabını ben veriyorum ama bunları sokakta konuşmam. Bu hareket Türkiye için çok kıymetli.
Peki çok iyi anlatamadığınızı mı düşünüyorsunuz?
Eksik bıraktığımız noktalar var demek ki.Ama kabine değişikliği bunun için değil. Kabine değişikliği AK Parti’nin kendini yenilemesi için sürekli olan bir şey. Kabine değişikliğini neden yapacak olduğu sorusunun cevabını Başbakanımız verecektir.
-MHP içinden kabineye giriş olabilir mi?
“MHP’YE YAPILAN ELEŞTİRİLERİ REDDEDİYORUM”
MHP’nin durduğu yeri son derece kıymetli buluyorum. Devlet Bey’in 15 Temmuz sonrası değişen dünyada Türkiye’rin konumlandığı yerde Cumhurbaşkanımızla kurduğu ittifak bana Yavuz’un, Alparslan’nın, Çanakkale’nin tarihsel ittifakını hatırlatıyor. Devlet Bey Mhp’yi bir anda Hakkari, Edirne, Muğla ,Kars Van’dakiler için de çok konuşulan pozitif anlamda değerlendirme yapılan bir siyasal hareket haline getirmiştir. Devlet Bey MHP’yi tarihsel olarak özel bir yere oturtmuştur. Referandum akşamından itibaren MHP’ye yönelik bütün eleştirileri reddediyorum ve haksızlık yapıldığını açıkça söylüyorum. MHP kadroları çok önemli ölçüde vazifelerinin sorumluluklarının gereğini yerine getirmiş ve 51.4’te üzerlerine düşen rolü yerine getirmişlerdir.
-Kabinenin içinde Mhp’li bir ismin olmasını ister misiniz?
Mutlu olurum
-Devlet Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı adayı olmasını bekler misiniz?
“ERDOĞAN’IN ÇEVRESİNDE TEK VÜCUT OLMALIYIZ”
Ben Devlet Bey’in hadiseye makam mevki üzerinden bakmadığını görüyorum.1. Dünya savaşı devam ediyor. Sadece virgül konuldu. 1. Dünya Savaşının doğrudan hedefi Türkiye’ydi, Osmanlı’ydı.Hepimiz bu temelde bakmalıyız. Recep Tayyip Erdoğan Beyefendinin durduğu bir hat var. Yerli ve milli bir hat. Türkiye’nin menfaatlerini maksimize eden, Anadolu topraklarındaki devlet bekamızı güçlendiren bir hat.
M.KEMAL’İN YANINDA NASIL DURULDUYSA ŞİMDİ DE…
Nasıl Mustafa Kemal’in etrafında sarıklısı cübbelisi, kravatlısı, fötr şapkalısı, mollası var olduysa, bu ülkede yeniden bir devletin yenilenme sürecini başarmak için vakit Recep Tayyip Erdoğan beyefendinin etrafında başı açık- kapalı, sakallı- sakalsız, dindar- dindar olmayan, sosyalist-sosyalist olmayan, laik- anti laik kim varsa olmalı.
“ERDOĞAN EN STRATEJİK GÜÇTÜR”
Vatan, bayrak, ezan, toprak, beka , devlet, bağımsızlık, özgürlük temelli demokrasi temelli olarak Recep tayyip Erdoğan beyefendinin etrafında yek vücut olmalıyız. Unutmayın büyük mücadeleler büyük liderlerle kazanılır. Sayın Erdoğan bu ülkenin en stratejik gücüdür.
CHP içinde bir liderlik değişikliği bekliyor musunuz?
“2019’A YENİ MUHALEFET HAZIRLIYORLAR”
40 yıllık kaniden olmaz yani. CHP son kullanma tarihi gelmiş, tarihsel çöküş yaşayan bir partidir. Türkiye’de yeni bir muhalefet çıkacak. O muhalefeti 2019’a hazırlıyorlar
-Kim hazırlıyor?
“ERDOĞAN’IN KARŞISINA ÇIKARTACAKLAR”
15 Temmuz’u kim organize ettiyse, işgal girişimini kim meşrulaştırmak için hala çaba sarf ediyorsa, kim referandumdan sonra tencere tava hep aynı hava hikayelerini bu ülkeye dayatmak istiyorsa, kim ajanlarını buraya sivil toplum kuruluşu, gazeteci, siyasetçi adı altında gönderiyorsa, kim bu ülkeyi içeride kırmaya götürmek için adım atıyorsa o güç. O güç 2019’da sayın Erdoğan’ın karşısına çıkacak. Erdoğan’a şeklen ama ruhen aklen değil şeklen sayın Erdoğan’a benzediğini zannettikleri ama asla benzemeyen birileri üzerinden bir muhalefet hazırlığı içindeler
İsim alabilir miyim?
Var ama konuşamam. Bazılarının bir milyon imza toplama işini şimdiden konuştuklarını biliyorum.
Siyasetin içinde mi o kişi?
İçinde. Ama isim şimdilik saklı kalsın. Şu an önümüze baktığımız bir tek şey var; o da Cumhurbaşkanımızın kurucusu olduğu partiye dönüp genel başkanımız olması
FETÖ ile mücadele konusunda siyasi ayak ile ilgili iddialar üst üste geliyor. Bu konuda ne yapılır sizce?
“SABIRLI OLUN KONGREYİ BEKLEYİN”
21-22 Mayıs’taki kongreyi bekleyin sabırlı olun. Cumhurbaşkanımızın en stratejik özelliği sokaktan hiç kopmamasıdır. Cumhurbaşkanımız Hakkari’de Çukurca’daki vatandaşın ne düşündüğü ile ilgilidir. Cumhurbaşkanımız 16 Nisan’daki sandık sonuçlarını en iyi okuyan liderdir. Cumhurbaşkanımız sandıktan ve sandığın ötesinde sokak ne diyor sorusunun cevabını en iyi okuyan liderdir. Dolayısıyla sabırlı olalım FETÖ bir işgalci örgüttür. FETÖ İslam’ın Hıristiyanlaştırma projesinin adıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız bu toprakların yiğit evladıdır. Her gün FETÖ’nün işgalci güruhunun kalemleri üzerinden can güvenliğine varlığına kast edilmek istenen bir lider, FETÖ ile mücadelede hiç geri durur mu? Milletimiz sabırlı olsun. Emin olsun ve sabırlı olsun.
AKPM kararını nasıl değerlendiriyorsunuz. Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
Türkiye’yi etkilemez. Çünkü AB çökecek. Aslında AB bir finans imparatorluğu. Şimdi bir el AB’nin el frenini çekti. AB’nin el ferenini çekerken AB’nin kendi inşa ettiği değerler sistemi çöktü.. Neydi AB değerler sistemi? İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, serbest piyasa ekonomisi, demokrasi, özgürlükler. Ne garip bu kavramların hepsi İslam kimliği karşısında çöktü. İslam düşmanlığı Avrupa’nın markalaşmışlığıdır artık. Sorarım size İslam düşmanlığı markalaşmış bir Avrupa’nın Aden köfezine, Afrika’ya, Ortadoğu’ya çıkabilme şansı var mı? Bunların hepsinin cevabı çok açık yok.
Böyle bir arzuları var mıydı ki?
Avrupa’nın böyle bir arzusu yoktu ama bir el Avrupa’da özellikle Almanya’nın Büyük German İmparatorluğu üzerinden Hitlerizmi tekrar güncelliyor. Almanya AB’nin amiral gemisidir. Köşeye sıkıştırılan bir Almanya ile karşı karşıyayız. Almanya’da bunu gördüğü için sürekli Türkiye’ye saldırmakta.Almanya, Türkiye’ye saldırarak Ortadoğu’da, Afrika’da, Orta Asya’da kendini sınırlandırmakta. Bu tuzağa düştüklerini fark etmiyorlar ve AB’nin birileri çökmesini istiyor. Brexit bunun işareti
-Le Pen gelse Fransa’da çıkabilir AB’den öyle değil mi?
“İKİ KAYBEDEN VAR: İRAN VE AB”
Tabi ama Le Pen gelse de gelmese de Fransa’nın AB’den çıkışının tartışıldığı bir süreci yaşıyoruz. Macron’dan sonra Fransa’nın son üç yıldır içine düştüğü şiddet sarmalını durdurup durmayacağını kestiremiyoruz. Çünkü birileri Fransa’ya diyor ki; Afrika’dan uzak dur. Onun için AB bu sürecin mağlubudur. AKPM’nin Türkiye kararının arkasında da bu var. Avrupa bugün terörizmle anılmaktadır. Yani PKK ile Fetö ile ve İslam düşmanlığıyla. AB bunu nasıl temizleyecek düşünmesi gereken onlar. Bu sürecin iki mağlubu vardır biri İran’dır biri AB’dir. Bu sürecin galibi bizim tarihsel diyalektiğimizdir. Biz buradan baktığımız zaman Aden körfezini, Ümit Burnunu, Hint Okyanusunu göreceğiz. Bu ne demektir? Türkiye merkez güç olacaktır. İstanbul finans merkezi olacaktır, dünyadaki sermayenin kendini güvende hissettiği önemli adreslerden biri olacaktır. Avrupa sınırlanacaktır.
-Peki bu sözlerinizden bizim AB’ye girmek gibi bir arzumuz olmayacak yada gerek yok anlamını çıkartalım mı?
AB İÇİN REFERANDUM YOLU
Buna milletimiz karar verecek. Referandumda sorulacak. Tabii ki bu devlete ait bir karardır. Nasıl hükümet değişikliğinde aziz milletimize gidip buyurun siz ne istiyorsanız onu yapacğız dediysek aynısını söyleyeceğiz. AB ilgili ne düşündüğümüzün kararını Milletimiz verir, devlet de o karara sahip çıkar.
-Türkiye’de bir kesim AB’ye girilme sürecinden vazgeçilirse batının temellerinden uzaklaşırız diyor. Türkiye batı normlarını kaybeder mi?
Bu değerler batıya ait değil. 1850’lerde kadını şeytan gören, mezhep kavgalarıyla birbirlerini yokeden, akıl hastalarını tedavi için insanların kafalarını kazımayı tedavi unsuru olarak gören bir batı ne zamandan beri çoğulculuğun, çok kültürlülüğün, demokrasinin, insan haklarının merkezi olma müktesebatını kendine ait zannetti. Biz hayata kendi kodlarımızdan bakmalıyız. Biz Müslümanız, Anadoluluyuz. Anadolu’nun doğal genetiği vardır. Üç din 22 etnik topluluk bir arada yaşıyor. Bu çok kültürlülüğün bize ait ürettiği demokrasi kültürü var. Batıda niçin her gün cami yakılıyor? Niçin her gün en az beş tane mülteci kampına yönelik saldırı oluyor? Niçin her gün batı medyasında İslamofobik türkofobik, Erdoğanofobik söylemler oluyor?
AKPM kararlarında Ohal’le İdama atıf var
Fransa’ya niye seslerini çıkarmıyorlar. İki tane bomba patladı, iki tane suikast yapıldı bir yılı aşkındır orada OHAL var. Dert o değil AB küçültülmüş Türkiye istiyor. Yani Doğu ve Günaydoğu’nun Türkiye’den koparıldığı batıda da İslam ve müslüman kimliğinin yokedildiği
Kürdistan’mı kurmak istiyorlar
Kürt kardeşlerimiz üzerinden bir ayrılıkçılık fotoğrafını asla konuşmam. Çünkü Kürt kardeşlerimiz kat’a Türklerden kopmayacaklardır. Dolayısıyla Kürt kardeşlerimizin üzerinden batının kirli emellerini ifade eden cümlelerden uzak duruyorum. Onların dertleri ne Kürt ne Türk ne Arap onların dertleri şu; etkisiz ve iddiasız bir Türkiye..Küresel sistemin adaletsizliklerine itiraz etmeyecek kontrol altında olan bir Türkiye. Vatikan’ın üçüncü bin yıldaki Asya’nın hristiyanlaştırma projesinde küçültülmüş Türkiye’yi merkez üs haline getirip FETÖ üzerinden Hıristiyanlaştırma hamlesini gerçekleştirmek PKK üzerinden de Türkiye’yi küçültme hamlesi yapmak. Dolayısıyla ben Kürdistan kavramı üzerinden bir şey konuşmayı doğru bulmuyorum. Batı itifakının hedefi Mezopotamya’ya hakim olmak. Olurlarsa Türkleri Basra’ya çıkarmayacaklar, Aden’e Orta Asya’ya çıkarmayacaklar. Dertleri bölgeyi sömürgeleştirmek.
İdam kararını getirmekle AB’nin ekmeğine yağ mı sürmüş olur muyuz?
Kendine gelsinler. Türkiye’ye karşı kullandıkları şiddet dilinde, ayrıştırıcı dilde, Türkiye’ye tepeden bakan üsluplarında Türkiye olmadan AB’nin lastikleri patlamış eski model bir araba olacağını önce fark etsinler.
Siz idam için ne düşünüyorsunuz?
Sokak gelmeli diyor. Ben milletin siyasetçisiyim. İdam kaldırıldığında da toplumun ciddi tepkisi vardı. Bu ülkenin 35 yıldır canı yanıyor. İdam talepi 15 Temmuz’dan sonra dışa vurdu. Gittiğim her yerde bana sorulan soru idam. Dolayısıyla ben de onlara şu cevabı verdim. Bu bir devlet meselesidir en nihayetinde devletin nerede duracağı sorusunun cevabını devleti yönetenler milletten aldıkları üzerinden karar vereceklerdir ve dönüp yine millete soracaklardır.
İdamın gelmesiyle adaletin tecelli etmesi arasında önemli bir birliktelik var. Bu sağlanabilecek mi?
Adaletin tecelli etmesi başka bir şey zorlamalar başka bir şey.Bu 18 maddelik anayasa değişikliğinin çok önemli noktası var yargı ile ilgili. Bağımsız ve tarafsız. Ben biliyor ve inanıyorum ki önümüzdeki zaman diliminde 28 Şubat’ın, 17-25’in, Ergenekon’un yargının üzerine düşürdüğü gölge bitecek. Adaletin tarafsız ve bağımsız olarak işleyeceğinden emin olduğum bir döneme girdiğimizi görüyorum.Ve bugüne kadar ki yargının üzerindeki gölgelerin kalkıp adaletin esas olduğu bir süreçte bunların hiç birini konuşmayacağız. Hiç kimsenin keyfe keder idam kararı verip insanların hayatlarını karartamayacağı bir döneme kapı açtığımız için bu tartışmaların olmayacağını görüyorum.