1
PINAR IŞIK ARDOR
24 Haziran seçimlerine sayılı günler kala anket şirketleri çalışmalarını hızlandırdı. Sonuçlar nasıl olacak sorusu merakla takip ediliyor. Seçime ait merak edilen soruları A&G sahibi Adil Gür’e sordum. Gür, cumhurbaşkanlığı seçiminin 1.turda tamamlanacağı görüşünde. Ve iddia edilen ‘yasama millet ittifakına geçer’ sözüneyse sert tepki gösterdi. Bu iddia siyaseten mümkün değil diyen Gür bunu ortaya atanlar belli güç odakları ancak buna çanak tutanlar aday adayları ifadesini kullandı. Öte yandan Gür’e göre en büyük risk sandığa gideceğim dediği halde bayram sonrası bunun bir şekilde gerçekleşememesi. İşte bu büyük risk olur dedi Adil Gür. Bu arada 16 Nisan referandumunda 9 puanlık hata yapan Gür ilk defa bunun sebebini de açıkladı.
En son anket çalışmanız seçimlere ilişkin ne diyor? Cumhurbaşkanlığı seçimi 1. turda mı tamamlanır yoksa 2. tura gider mi?
“CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ 1. TURDA BİTECEK.”
Seçim takvimi belli olduğu günden bu yana çalışmaları sıklaştırmaya başladık. Hatta son bir ayda her hafta yapacağız. Ben 1.turda biteceğini öngörenlerdenim. Elbette ki seçime 40 gün varken kesinlikle böyle olacak demesi istatistik bilimiyle örtüşen bir şey değil. Ancak seçmen davranışının önümüzdeki günlerde değişmeyeceğiyle ilgili birkaç şey söyleyeceğim. 2007 Cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle ilgili halk oylaması Türkiye’de iki bloklu bir siyasetin önünü açtı. Şimdi de siyasi partiler bir araya geldiler ve o iki blok içinde yer aldılar. Bir tarafta AK Parti ve MHP öbür tarafta CHP-İP-SP- DP gibi partiler var. Birinci tarafta problem yok. İki tane birbirine benzeyen parti var. Liderler biz ittifak yaptık demese bile seçmen tabanda ittifak yapıyor zaten. AK Parti ile MHP iki elma gibi birisi Amasya diğeri golden gibi. Ancak diğer ittifak blokunun içinde yer alan partiler birbirine benzemiyor. Biri elma biri armut biri ayva biri sebze. Buradan yola çıkarak bir öngörüde bulunuyor ve diyorum ki; cumhurbaşkanlığı seçimi 1. turda bitecek.
Puan aralığı verebiliyor musunuz?
“15 TEMMUZ’UN 2.AYAĞI PARALI KALKIŞMA YAŞANIYOR”
Yüzde 50-55 arasında bir oyla almasını bekliyorum. Türkiye zor bir dönemden geçiyor. 2-3 aydır Türkiye 15 Temmuz’un ikinci kalkışmasıyla karşı karşıya. Bu silahlı bir kalkışma değil ekonomik. Türkiye’de para piyasalarında aylardır inanılmaz bir mücadele yürütülüyor. Döviz piyasalarıyla oynanıyor, Türkiye’den para çıkışı sağlanmaya çalışılıyor. Bu 15 Temmuz’un ikinci ayağı, paralı kalkışması. Hükümetin dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum çünkü vatandaşın %50’si para piyasalarındaki olumsuz gelişmede hükümeti sorumlu görmese de %50’i hükümet sorumlu diyor. Vatandaş için cari açık, büyüme rakamları bir şey ifade etmez. Vatandaş önce cebine sonra dolar kuruna bakar. Hükümet dövizle ilgili alınabilecek tüm tedbirleri almaya çalışıyor.
Adaylar artık belli. Sn. Erdoğan hangi cumhurbaşkanı adayını kendisine rakip görüyor ya da görmeli?
“SN. ERDOĞAN HİÇ BİR ADAYI KENDİNE RAKİP GÖRMEMELİDİR”
Sn. Erdoğan hangisini görüyordur buna cevap vermek niyet okumak olur. Ama söyleyeyim Sn. Erdoğan hiçbir adayı kendine rakip görmemelidir. Çünkü seçmen davranışında bir şey tavır ve algı var. Siz vurdukça safları sıklaştırıyorsunuz. Aslında muhalefetin yaptığı en büyük yanlışta bu. Tayyip Erdoğan kazanmasın da ne olursa olsun demek yerine muhalefet ‘ Ey milletim 16-17 yıllık AK Parti iktidarı var. Bu adamlar sağlıkta ulaşımda iyi işler yaptılar ama şunu şunu da yanış yaptılar. Bugüne kadar bu ülkede taş üstüne taş koyandan emeği geçen herkesten Allah razı olsun ama biz o yanlış olanları şöyle şöyle yapacağız’ yolunu seçselerdi emin olunuz ki daha ciddi bir yarış olurdu.
“ANASIZ, EVLATSIZ YAPABİLİRSİNİZ AMA VATANSIZ ASLA”
Buradan yola çıkarak Sn. Erdoğan’ın karşıdaki beş tane adayı rakip olarak seçmesi oyunu arttırmaz. AK Parti yeni hükümet sistemini ne anlama geldiğini, bundan sonra işlerin nasıl yürüyeceğini, ekonomi de, eğitimde neler olacağını anlatmalı. Sn. Erdoğan ve cumhur ittifakı muhalefete cevap vermek yerine ülkenin bekasını anlatmalılar. Bakınız insanlar anasız, evlatsız yapabilirler ama vatansız yapmak mümkün değil. Suriyelilerin gidecek bir Türkiye’si vardı bizim yok. Allah korusun Türkiye’nin birliği beraberliği bozulursa bundan AK Partililer, CHP’liler, MHP-HDP hiç biri fark etmez hepimiz kaybeden oluruz.
Bu anlamda görüyorum ki vaatler havada uçuşuyor. Bunların hangisi gerçekçi? Seçmeni en çok hangi vaat etkiler?
“SEÇMEN İÇİN ELDEKİ BİR KUŞ, DALDAKİ BEŞ KUŞTAN DAHA DEĞERLİDİR”
Hangisinin gerçekçi olduğunu bilmek için ekonomist olmak, maliyet hesabını bilmek lazım ama seçmen nasıl bakar? Seçmen için eldeki bir kuş daldaki beş kuştan daha değerlidir. Ne söylediğiniz değil kimin söylediği önemlidir. Bakın bu söz çok önemli. İktidarsanız söylemezsiniz yaparsınız etkisi bambaşka bir şeydir. Muhalefetin bu manada işi çok zor. Muhalefetteyken söylediğinizin kısa vadede karşılık görmesini beklemek çok mümkün değil. Seçmen ‘bu adam iktidar olacak ta bana verecek te sözünü tutar mı?’ der. Şunu da inkâr etmemek lazım. Muhalefetin vaatleri iktidara ufuk açıyor. Bir önceki seçimde asgari ücretin yükselmesi, emekliye ikramiye muhalefetin vaadiydi iktidara kapı açtı. 2011 seçimlerinde CHP’nin aile sigortası diye bir vaadi vardı. Bu vaat Latin Amerika ülkelerinde iktidarları değiştirdi. Ama Türkiye’de CHP oyları bir milim ilerlemedi. Bunun temel nedeni derslerini iyi çalışmamışlardı. Halkımız gerçekten çok şey rasyonel bakıyor. Adam ‘dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım’ diyor.
MHP’ye bakacak olursak. MHP’nin bir baraj sorunu var mı? Bunu MHP’liler kesin dille yalanlıyor. Öte yandan Sn. Bahçeli’nin af çıkışına ne dersiniz? Bu seçmeni nasıl etkilerdi?
“SN.BAHÇELİ OY ORANLARIYLA İLGİLENMİYOR”
Hangi partinin baraj problemi var 24 Haziran’da göreceğiz. Bu polemiğe hiç girmek istemiyorum. Ama şurası aşikâr. MHP’nin AK Parti’ye ihtiyacı vardı AK Parti’nin de MHP’ye. O geleneğin içerisinde dönem dönem yer almış birisi olarak Sn. Bahçeli’nin ha 120 vekil çıkarmış ha 40 vekil çıkarmış, oy oranlarıyla çok ilgisi olduğunu zannetmiyorum. MHP’nin temel misyonu ülkenin bekası. Sistemin tıkandığı durumlarda devreye giriyor.
“SN.BAHÇELİ’NİN KÜÇÜK DOKUNUŞLARININ BÜYÜK SONUÇLARI OLUYOR”
Sn. Bahçeli’nin küçük dokunuşlarının büyük sonuçlarının olduğunu görüyoruz. AK Parti’yle MHP’nin birlikteliğinin sayısal sonuçlarından daha çok duygusal sonuçları var. Bu birlikteliği o sebeple doğru buluyorum. Bu beraberlikten dolayı Doğu ve Güneydoğu’dan AK Parti’ye oy kaybettireceğini hiç düşünmüyorum. Azıcık okuyan yazan bilir.
“BU BİR ŞEHİR EFSANESİ”
Bu şehir efsanesinden başka bir şey değil. Kaldı ki MHP’nin ırkçı bir parti olduğunu kimse söyleyemez. Kürtler MHP’den nefret eder, oy vermez sözü hiç doğru değil. Size iddialı bir şey söylüyorum. Diyarbakır’da, Mardin’de, Siirt’te, Van’da, Şırnak’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çıkacak oy 1 Kasım’da hatta 16 Nisan’da çıkan oyun üzerinde olacak.
“AF MESELESİNİN GETİRİDEN DAHA ÇOK GÖTÜRÜSÜ OLUR”
Af çıkışınaysa bende tepki gösterenlerdenim. Şu manada. Devlet affedecekse devlete ait suçlarda olur bu. Devlete karşı suç isteyenler affedilsin demiyorum. Bu ülkenin bekasına, bayrağına göz diken asla affedilmemelidir. Ama affedecekse adam öldüren, yaralan bilmem ne yapan bir kişi mutlu edeceğim derken mağdurun ailesi ve akrabalarını mutsuz etme riskiyle karşı karşı karşıyasınız. Ben af meselesinin getiriden daha çok götürüsü olacağı kanaatindeyim. MHP’nin af çıkışını doğrusu anlamış değilim.
Adaylara gelelim. Muharrem İnce’yi CHP seçmeni nasıl karşıladı? Oyları CHP’nin üstüne çıkabilir mi?
“İNCE, CHP’NİN GENEL SEÇİMİNDE ALACAĞI OYDAN DAHA FAZLA OY ALIR”
İnce, CHP tabanı tarafından sempatiyle karşılandı araştırmalarda görüyorum. Sn. İnce 24 Haziran akşamı partisinden daha çok oy alacak. Bunun temel nedeni iyi konuşuyor, aile yapısı itibarıyla yaşadığı yer ortamı itibarıyla vs. toplumda sokaktaki insanlara benziyor. CHP aslında Sayın İnce’yi aday yapmakla doğru bir adım attı. Bu seçimde belki CHP oyları düşecek ama Sn. İnce CHP oyundan fazla alacak diyorum. Ama şu anlama da gelmemeli. İnce, 1 Kasım’daki CHP oyundan daha fazla oy alır anlamında söylemiyorum. 24 Haziran akşamı CHP’nin milletvekili genel seçiminde alacağı oydan daha fazla oy alacağını düşünüyorum.
Sn. İnce sağ bloktan ya da cumhur ittifakından oy alabilir mi?
“BLOKTAN BLOKA OY GEÇİŞLİLİĞİ ÇOK SINIRLI”
Türkiye iki bloklu bir siyasete doğru gidiyor. Türkiye’de oy geçişliliği blokların kendi içinde. Bloktan bloka oy geçişliliği çok sınırlı. Bu şu demek değil. Seçimlerde bakıyoruz bir parti 40, öbürü 20, öbürü 10 oy alıyor. Bir sonraki seçimde de aynı oyu alıyor. Biz zannediyoruz ki herkes yerinde duruyor. Öyle değil. Biz suyun görünen yüzünü görüyoruz. Bir dip dalga var her seçimden seçime partiler arasında oy geçişliliği vardır. AK Parti’ye kızıp CHP’ye giden ya da tam tersi ama bu çok sınırlıdır. Farklı bloklarda geçişlilik çok daha az. AK Parti’yle MHP, CHP’yle İYİ Parti arasındaki geçişkenlik çok daha hızlı. Özetle İnce’nin cumhur ittifakından alabileceği oy çok sınırlı ama millet ittifakı içindeki partilerden hızlı bir şekilde oy almaya talip.
Meral Akşener ve İP nasıl karşılık buluyor toplumda? Türk halkı bu partiyi kabullendi mi? Nasıl performans gösterir?
“AKŞENER DENKLEMİNİ İNCE’NİN ADAYLIĞI BOZDU”
Akşener ve İYİ Parti 24 Haziran seçim kararı açıklandığı anda seçime en hazır muhalefet partisi olduğunu gösterdi. İyi bir çıkış yaptı. Sadece CHP’de Muharrem İnce isminin gündeme gelmesi biraz denklemi bozdu. Biz CHP seçmenini aslında hep sol seçmen zannediyoruz. Hâlbuki Türkiye’de sağ sol eskisi gibi bir şey ifade etmiyor.
“AKŞENİR’İN ADAYLIĞI İP’NİN OYUNU ARTIRACAK”
12 Eylül’den önce solun kaleleri 1994 seçimlerinde RP’nin kaleleri oldu. Buradaki insanlar hidayete mi erdi? Eski merkez sağın kalelerinde bugün CHP iktidar. Dolayısıyla CHP’ye oy veren o merkez sağ seçmenden Akşener’e giden oylar İnce’nin aday olmasıyla geri döndü. CHP’den İYİ Partiye oy geçişliliğini de sınırlamaya başladı. Hakkını teslim etmek lazım. Akşener ilk günden ‘ben adayım’ tavrıyla seçime en hazır parti olduğunu gösterdi bu manada yolu açık olsun diyorum. Akşener’in adaylığı İP’nin parlamentoda alacağı oyun yükselmesine neden olacak. Akşener aday olmasaydı sadece İP’nin genel başkanı adayı olarak kalsaydı daha az oy alacaklardı.
Demirtaş ve HDP oylarına geçelim. ‘Kürt seçmenin oyları belirleyici olacak’ tezine katılıyor musunuz?
Diyarbakır’da 8-10 bin hanede araştırma yaptım. Mardin, Van, Bitlis, Siirt’te pek çok yerde. Demirtaş HDP siyasetinin sembol lideri olduğunu gösterdi. HDP açısından gösterilebilecek en doğru aday ve alabilecek en maksimum oyu alacağını düşünüyorum. Bu manada HDP’de doğru bir karar verdi. HDP’nin bu seçimlerde kuvvetle muhtemeldir ki 1 Kasım seçimleri mertebesinde oy alacağını düşünüyorum. Ama yine de HDP yüzde yüz barajı geçmiştir demek de mümkün değil. Yurt dışından gelen oylar HDP oylarını bir puan yukarı taşıyacağını da altını çizmek lazım.
Bayağı tartışıldı aslında. Abdullah Gül ismi için ne düşündünüz? Olur, muydu, tutar mıydı?
“SN. ERDOĞAN’A KARŞI EN AZ ŞANSI OLAN ALAN SN. GÜL’DÜ”
İlk defa söylüyorum araştırmalarımızda Sn. Erdoğan’a karşı en az şansı olan en az oyu alan Sn. Gül’dü. Sn. Gül şayet aday olsaydı muhalefetin en az oyu alacak adayıydı. Bunun temel nedeni şu. Sn. Gül, partiyle arsına mesafe koymasaydı, AK Parti’nin davetlerine gitse Ak Partili seçmenlerle gönül bağını koparmamış olsaydı Sn. Gül Ak Parti tabanından oy alabilirdi.
Şimdi çok tartışılan soruyu sorayım size. Yasama ve yürütme arasındaki oy farkı olacak tartışması. Sn. Erdoğan’a oy vereceğim ama AK Parti’ye vermem diyenlerin olduğu dillendirildi ve Sn. Erdoğan’da tepkisini dile getirdi. Siz oy farkı bekliyor musunuz?
“BUNU SÖYLEYENLER SİYASETİN S’ SİNİ DAHA BİLMEYENLERDİR”
Geçmişte bunun örnekleri var. 1999’da yerel ve genel seçim bir arada yapıldı. Refah Partisi yerelde genelde aldığının 7 puan üstünde oy aldı. DSP TBMM’de yerelde aldığından 6 puan daha üstünde oy aldı. Ama az önce bloklardan bahsederken hareketliliğin blokların kendisi içinde olacağını söyledim. Yani şöyle bir şey olmaz. ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan 1. turda kazanır ama TBMM millet ittifakının eline geçer’ böyle şey olmaz. Bunu söyleyenler siyasetin S’sini daha bilmeyenlerdir. Ama şu olabilir. Ak Parti 5 puan fazla oy alır MHP 5 puan eksik alır. Ya da tersi olabilir. Bloğun kendi içinde hareket olabilir ama bu da çok sınırlı olacaktır.
Bu algıyı kim oluşturdu? Kimin işine yarar?
“GÜÇ ODAKLARI UYDURUYOR, ADAY ADAYLARI ÇANAK TUTUYOR”
Bunu 2 çevre yapıyor. Önce şöyle söylendi Tayyip Erdoğan 1. turda kaybedecek. Türkiye’ye finansal silahlarla saldıranlar önce Tayyip Erdoğan’ı götürürüz diye düşündüler. Sonra anladılar ki olmayacak dediler ki seçim ertelensin. OHAL var, güvenli seçim ortamı yok dediler. O tutmadı. Şimdi de ‘Meclis’i Tayyip Erdoğan’ın elinden alabilir miyiz’ dediler. Bunu güç odakları oluşturuyor. FETÖ’cü twitter hesaplarından bunların yayıldığını görüyoruz. Buna katkı sunan bazı insanlarda var. Onlar kim? Milletvekili aday adayları. Efendim şehrimde beni aday göstermezseniz AK Parti oy almaz beni aday gösterin çok oy alalım.
Çok açık yüreklilikle bir şey söyleyeyim. Geçen hafta 15-20 bin hanede çok büyük bir araştırma yaptık adaylarla ilgili. Emin olun ki küçük yerler hariç büyük yerlerde insanlar adayı tanımıyor. Lidere ve partiye bakıyor. Türkiye’de bir partiye artı 1 oy getirecek adayı bulmak çok zor. Yani güç odakları uyduruyor, aday adayları da çanak tutuyor.
SP ve Temel Karamollaoğlu’nun adaylığını nasıl okuyalım?
“SN.KARAMOLLAOĞLU YÜZDE YARIM YA DA 1 OY ALABİLİR”
Şayet SP, Refah Partisi geleneğindeki tavrını sürdürseydi, 16 Nisan’da evet bloku içerisinde yer alsaydı bugün Sn. Karamollaoğlu AK Parti tabanından oy alırdı. Oy alabilir ama bu çok sınırlı olacaktır. Sn. Karamollaoğlu’nun yüzde 2-3’ler civarında oy almasını beklemek hayalcilik olur. Yarım ya da 1 olabilir. Muhalefetin en büyük yanlışlarından biri de şudur. Milliyetçi-muhafazakâr cepheden bloktan oy almanın yolu Temel Karamollaoğlu değildir. Şunu yapabilseydiniz. 16 Nisan'da evet diyen Ak Parti’yle gönül bağını koparmayan hala insanların itibar ettiği bir ismi aday göstermiş olsaydınız AK Parti tabanında da oy alabilirdiniz.
Genç seçmenin meyili ne? O kitlenin nasıl hareket etmesini bekliyorsunuz? Aileler mi etkili vaatler mi?
“GENÇ SEÇMEN ÇOĞU ZAMAN MARJİNAL PARTİYE OY VERİR”
Genç seçmenler politik bir kitle. Adı üstünde genç. Kanı kaynıyor. Genç seçmenler tarih boyunca her zaman merkezdeki partilere değil marjinal partilere yönelirler. Bu doğaları gereğidir. Anne babası AK Partili bir Kürt seçmenin çocuğu HDP’ye oy veriyor. Anne babası AK Partili olan birisinin çocuğu MHP’ye oy veriyor. Anne babası CHP’li olan ailenin çocuğu HDP ya da marjinal sol partiye oy veriyor. Yaş 30’a geldiğinde oylar merkeze doğru kayıyor. Aile hangi taraftaysa o tarafa kayıyor. Yaptığımız anketlerde şunu görmüyoruz. Genç seçmenlerin yüzde yüzü muhalefete oy veriyor. Genç seçmen deyince akla sadece Nişantaşı’nda Beyoğlu’nda gezen, dünyaya entegre ya da sosyal medya kullanan değil ki köydeki çobanda genç seçmen. Ama şu da doğru AK Parti gençlerden her seçim döneminde hep daha az oy almıştır ama bu bir zafiyet değildir. Bu gençlerin doğal refleksidir. Bu seçimde de muhtemelen böyle olacaktır.
Çok kritik bir seçim ve katılım çok önemli. Nasıl bekliyorsunuz katılımı? Bayram sonrası seçim katılımı nasıl etkiler?
“KATILIM ÇOK, ÇOK, ÇOK ÖNEMLİ!”
Bakın bu röportajın en önemli başlığı şu olmalı. Katılım çok, çok, çok önemli. Yaptığımız araştırmalarda seçmenin yüzde 90’ı sandığa mutlaka gideceğini söylüyor. Ama ben 35 yıldır kamuoyunda araştırmalar yapan seçimleri izleyen birisi olarak seçime katılımda risk görüyorum. 17 Haziran’da okullar tatil oluyor.
“CUMHUR İTTİFAKININ ÖNÜNDEKİ EN ÖNEMLİ RİSK ADAYLAR DEĞİL, KATILIMDIR.”
Üniversiteye giden ya da sınava girecek çocuğunuz yoksa bizim ülkemizde bayramlarda milyonlar yollara düşer ve 30-40 milyon kişi yer değiştirir. Aileler şehir dışına bayrama gittiğinde işi olanlar geri döner işi olmayanlar orada kalır. Bu katılımı düşürebilir. Araştırmalarda yüksek katılım görüyoruz desek bile cumhur ittifakının önündeki en önemli risk adaylar değil, katılımdır.
16 Nisan referandumunda tahminiz tutmadı ve eleştirildiniz. Ancak bunun sebebini hiç açıklamadınız. Bunun açıklamasını duymak isteriz.
“HAKKIMI HELAL ETMİYORUM, MAHŞERDE KARŞILAŞACAĞIZ”
35 yıldır kamuoyu araştırmaları yapıyorum. Google’a sorarsınız bu adam 10 sene önce ne demiş ve ne olmuş. Bunca yıllık çalışma hayatımda hiç 9 puanlık bir yanılmayla karşılaşmadım. İnsanlar bunu bildiği için kızdı. Adil Gür yanılmazdı bunu bilerek yaptı diyenler oldu. İnsan hata yapabilir elbette. O dönemde yaptığım her şeyi tek tek kontrol ettim. Nerede hata yaptık diye. Bir sürü ithamla karşı karşıya kaldım. Para aldı dediler. Ahlaksızca, edepsizce iddialar. Ben bir kurum işletiyorum. Geliri belli gideri belli. Ben hayali ihracatçı değilim sonuçta. Benim babam okul müdürüydü rahmetli okuldan telefon etmez eve gelir ederdi. Devletin telefonunu kullanmamak için. Bizim boğazımıza bir kuruş haram sokmadan yetiştirdi. Kimseye hukuki bir dava açmadım. Ama hakkımı helal etmiyorum. Kıyamet günü iki elim yakalarında olacak.
“SN.BAHÇELİ’NİN O SÖZÜ 3-4 PUAN EVET’E ZARAR VERDİ”
Ortada yanılgı var ve iki temel nedeni var. Sn. Bahçeli’nin 2 televizyon kanalının ortak yayınında Cumhurbaşkanı’nın bir danışmanına atfen ülkücüler işini bilir deyip ertesi gün bunu düzeltmeye çalışma çabalarının EVET oylarına asgari 3-4 puan zarar verdiğini açık ve net şekilde gördüm. Herkes 16 Nisan seçim sonuçlarına baksın. Nerede milliyetçi oylar var orada AK Parti kaybetti. 2-3 puanlık bir yanılgı daha vardı. O da bizim hatamız. Biz araştırmalarda kararsızları hep eşit dağıtırız. Hâlbuki gerçek kimliğini gizleyen kararsızım diyenler kararsızların içerisindeki hayırcılar evetçilerden daha fazlaymış. Bunu seçimden sonraki araştırmalardan anladım.