1
PINAR IŞIK ARDOR
MHP tarafından TBMM’ne sunulan af yasası teklifi tartışmaların odağında. Yasa taslağını hazırlayan MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız diğer siyasi partilere seslendi ve ‘eksiklikler olabilir, gelin konuşalım’ dedi. Ayrıca Yıldız’a göre bu teklif Meclis’ten nitelikli çoğunluk gerekmeden geçer.
Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız: FETÖ, yüz binlerce insanımıza telafisi mümkün olmayan mağduriyetler yaşattı. Aklınıza gelen birçok davada bu insanları sırf siyasi hasım gördükleri için yok etmeye çalıştılar. Bu insanların cezaları ağırlaştırılmış müebbetti. Göz önünde olanların kanun yollarıyla mağduriyetleri giderildi bir miktar. Ama fakir fukaranın meselesine kimse dönüp bakmadı. Buna biz el attık.
Partiniz 162 bin 989 tutuklu ve hükümlünün yararlanacağı cezalarda şartlı indirim öngören kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sundu. Teklifin detaylarını siz açıkladınız. İşkence, eziyet, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, devlete karşı işlenen suçlar kapsam dışı sanırım. Biraz daha açar mısınız? Bu maddeleri nasıl belirlediniz?
Ülkemizin güney sınırlarındaki ülkelerde meydana gelen iç karışıklıklar, örgütler ve ülkeler arası çıkar çatışmaları vatanımızı doğrudan etkiliyor. Bunu fırsat bilen terör örgütlerinin ülkemiz içinde kanlı eylemlerde bulunduğu göz önüne alınmalıydı. O yüzden devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, milli savunmaya ve devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarını kapsam dışı bıraktık. Hayat hakkı, insan olmanın ve diğer insan haklarının kullanılmasının ön şartı. Hayat hakkına saldırı, bütün haklara saldırı demektir. Bu sebeplerle kapsam dışı tuttuk. Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar toplumda büyük infial yaratıyor. Hatta cezai yaptırımların daha da ağırlaştırılması konusunda beklenti var. Söz konusu bu suçlar da kapsam dışı bırakıldı. İşkence suçları insanlık suçudur ve hiçbir hal ve şartta işkencenin meşru ve mazur gösterilemeyeceği ortadır ve kapsam dışı. Keza “Eziyet” suçu da, işkence suçu ile aynı bölümde düzenlenmiş olmasından ötürü kapsam dışı bırakılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetimizin kurucusu ve Milli Kurtuluş Savaşı’nın komutanıdır. Atatürk’ün manevi şahsiyetine yönelik saldırılarla işlenen suçlar kapsam dışı tutuldu ve son zamanlarda ahlaksızca saldırıları da görüyoruz.
Şartlı ceza indirimi toplumun bir kesimi tarafından doğru bulunmuyor. O kesimleri nasıl ikna edeceksiniz? ‘Hırsıza ödül mü vereceğiz ’diyenler var.
“HER SORUYA AÇIK YÜREKLİLİKLE CEVAP VERDİM”
Gerek yaptığım basın açıklamasıyla gerek teklifi verdikten sonra TBMM’de grup odamızda ne yaptığımı ayrıntılarıyla açıkladım. Her türlü soruya da açık yüreklilikle cevap verdim. Buna rağmen bazı insanlar ‘acaba af kapsamı dışında olan konulardan bir tartışma çıkartabilir miyiz’ derdinde. Suç dediğimiz şey zaten iyi bir şey değil. Hangi suçu af kapsamına alsan eleştirilebilir. Mesela ‘çimleri ezenler affediliyor’ desek diyecekler ki; çevre düşmanı bu adam.
“FETÖ, YÜZ BİNLERCE İNSANIMIZA MAĞDURİYETLER YAŞATTI”
Şöyle bir gerçeklik var. Türkiye’de yıllar içinde meydana gelen sosyal ve ekonomik değişiklikler, gelir adaletsizliğinin yol açtığı yoksulluk ve ahlaki değerlerde aşınmanın yanı sıra, sağlıksız kentleşme, işsizlik, birçok mecradaki şiddet öğeleri suçların artmasına yol açtı. Tabii bir de FETÖ’cü hâkim ve savcılar, geçmişte adalet mekanizması ve adalet duygusunda da derin yaralar açtılar. Kanun teklifinin amaçlarından biri de işte bu derin yaraların onarılmasını sağlamak. FETÖ’nün siyasi, ideolojik ve ekonomik olarak hasım gördüğü kişileri, hukuk görünümlü ancak hukuk dışı yöntemlerle tasfiye, cezalandırma ve yok etme yollarına başvurduğu bir hakikat değil mi? Yüz binlerce insanımıza telafisi mümkün olmayan mağduriyetler yaşattılar. Sahte raporlar, yalan tanıklar ve usulsüz dinlemeler ile binlerce kişiyi de tutukladılar. Ergenekon’dan tutunda aklınıza gelen birçok davada bu insanları sırf siyasi hasım gördükleri için muhtemel kendilerine tehlike gördükleri için yok etmeye çalıştılar.
“FAKİR FUKARAYA KİM SAHİP ÇIKACAK”
Bu insanların cezaları ağırlaştırılmış müebbetti. Şimdi bu insanlar çok göz önünde oldukları için kanun yollarıyla bu mağduriyetler giderildi bir miktar. Ama fakir fukaranın meselesine kimse dönüp bakmadı. Şimdi Feti Yıldız buna parmağını bastı. Tespitler doğru deniliyor. Bizde diyoruz ki; çözüm bulalım. Toplumumuzun barışmaya ihtiyacı var.
Cezaevlerinde doluluk oranı çok fazla diyorsunuz. Size de diyorlar ki; cezaevleri dolu diye af mı gelir?
“CEZAEVLERİMİZDE GÜVENLİK ZAFİYETİ ÇOKTAN OLUŞTU”
Cezaevlerindeki doluluk ve fiziki yetersizlikler, cezaevlerinin ıslah fonksiyonunu yitirmesine neden oldu. Bir kişinin tutuklu ya da hükümlü olması, onun insan haklarından mahrum olacağı anlamına gelmez ki. Hükümlüler yetersizlik sebebiyle nöbetleşe uyuyorlar. Cezaevlerimizde güvenlik zafiyeti çoktan oluştu. Biz bunu hatırlatıyoruz. Hükümler provakative edilebilir. Ceza avukatı olduğum için çok sık irtibatım var. Bir kere insan haysiyetine ve haklarına aykırı bir uygulama var. Bir insanı suç işlemişse tutuklarsın. Elbette çeksin. Ama o kişilere insanca yaşam hakkını sağlamak zorundayız. En basitinden insandan insana bulaşan hastalıklar bir anda yayılabilir. Tahrik edilebilirler.
Devlet buraları rehabilite edemiyor mu ki?
“SORUN ORADA DURUYOR, ÇÖZÜN O ZAMAN”
Edemiyoruz efendim. Edebilsek keşke. Böyle bir yara varken MHP görmezden gelseydi olmazdı. Bu bizim varlık sebebimize aykırı. Yaraya parmak basınca feryat çıkıyor. Ya sorun orada duruyor. Çözün o zaman. Ülkemizde siyasal anlamda köklü değişiklikler meydana geldi. Toplumlardaki bu tip köklü siyasal değişikler, genel bir barışmayı da gerekli kılar. Bu sebeplerle, cezalarda şartlı indirim konusuna toplumun bir kısmının destek çıkmadığı söylentileri asılsızdır.
Size eleştirilerden biri de ‘af kapsamı dışını biliyoruz ama af içine giren suçları bilmiyoruz’ şeklinde.
“BİZ BU METNE İDEOLOJİMİZİ DE AHLAK ANLAYIŞIMIZI DA YANSITTIK. “
Bizim 2004 yılında hazırlanmış 2005’den itibaren uygulamaya geçmiş ceza kanunumuz var. 5237 sayılı TCK. Bu konunda 345’in üzerinde suç düzenlemesi var. İstisna tuttuğumuz suçları yazmasak, faydalananlar şunlar dersek bunu kimse anlamaz. Cezada şartlı indirim de şu suçlar kapsam dışında diyoruz. Çok anlaşılır bir şey ve herkes rahat anlıyor. Bakın biz bu metne ideolojimizi de ahlak anlayışımızı da yansıttık.
Teklifin uyuşturucu kısmı da sanırım tepki çekti. Bu konuda mutlaka söyleyecekleriniz vardır. Neden af kapsamı içinde.
“BİZİM UYUŞTURUCU SATANI AFFETMEK GİBİ BİR GAYEMİZ YOK”
İnancımızla, ahlakımızla ve yaşantımız gereği uyuşturucu maddeyle mücadele eden ülkü ocakları ve MHP’dir. ‘Temiz kanını kirletme’ kampanyalarımız yıllarca sürdü. Bizim uyuşturucu kullananı, satanı affetmek gibi bir gayemiz yok. ‘Bunları çıkartalım okulların önüne gelsin çocuklarımıza uyuşturucu satsın’ diye bir amacımız olabilir mi? 252 bin tutuklu hükümlü var. Bunlardan 50 bin 800’ü uyuşturucu suçu. Bu çocuklar genel olarak Güneydoğulu çocuklar. Fakir çocuklar ve buradaki hikâye şu; bunlar içici. Öyle bir şebeke var ki; önce içici yapıyor sonra satıcı. Ama esrar, eroin üretenlerin hiç biri ne tutuklanıyor ne sorgulanıyor. Bu çocuklar kullanılıyor. Bu çocuklar bir aradalar. Suça çok yatkınlar. Bu çocukların hem PKK hem FETÖ tarafından kullanılması mümkün.
MHP olarak neden ısrarlısınız cezalarda indirim konusunda? Bu konuda toplumun genel görüşü için anket vs. çalışmanız oldu mu?
“BU BİR ZARURET ANKETE NE GEREK VAR”
MHP toplumla iç içe olan, her dönemde toplumun nabzını teşkilatlarıyla tutabilen bir parti. Biz bunun toplumsal bir zaruret olduğunu tespit ettik. Bunun yanı sıra, gerek şahsıma gerek Genel Merkezimize binlerce mektup, telefon ve ziyaretçi geliyor. Bunlardan ortaya çıkan husus, şartlı bir ceza indiriminin ciddi bir gereklilik olduğu. Böyle bir zaruret için anket yaptırmaya gerek olmadığı ortada sanırım.
Teklifinize TBMM ne der sizce? İttifak ortağınız AK Parti’nin ceza indirimi konusuna çok sıcak bakmadığını biliyoruz. Sayın Erdoğan’da ABD ziyareti öncesi konuyla ilgili olarak ‘Af konusu eğer bir suç devlete karşı işleniyorsa devletin bunu af yetkisi olabilir. Fakat şahıslara karşı işleniyorsa bunun af yetkisi devlette değildir.’ demişti. Siz hiç görüşme yaptınız mı?
“MİLLETİN MECLİS’İ MİLLETİN BU İHTİYACINA KARŞILIKSIZ KALMAYACAKTIR”.
Sayın Cumhurbaşkanı, ABD ziyareti öncesinde yapmış olduğu açıklamada, ‘Gelsin, görürüz, bakarız, üzerinde çalışırız’ ifadelerini kullandı. Bu açıklama oldukça net. Basından öğrendiğimiz kadarıyla AK Parti ve diğer partiler, sunmuş olduğumuz kanun teklifi üzerinde çalışmaya başlamışlar. Biz, olumlu dönüşler olacağı düşüncesindeyiz. Bizce milletin Meclis’i milletin bu istem ve ihtiyacına karşılıksız kalmayacaktır.
“TEKLİFİMİZ TOPLANTI YETER SAYISI OLURSA GEÇER”
Tartışmaları takip ediyorum. Ben ceza ve anayasa hukuku konusunda 40 yılımı verdim. Anayasa’nın 87. Maddesi çok açık. Demiş ki; TBMM’nin genel ve özel af çıkartma yetkisi vardır. Ancak bu affı 5/3 çoğunlukla yani nitelikli çoğunlukla çıkartabilirsiniz diyor. Burada nitelikli çoğunluk 360 ve üstüdür. Ama bir kere daha söyleyeyim. Ceza kanunun 65. Maddesinde düzenlendiği şekilde genel af suçun bütün sonuçlarını ortadan kaldırır. Yani genel affa uğradığı zaman insanlar tertemiz hale gelir. Özel afta kısmen kalkar ya da tamamı kalkar. Ama suçun sonuçları devam eder. Her iki affında ortak özellikleri indirim ya da af tekrar alınmaz bir suç işlediğinde. Bizim diğerlerinden ayıran teklifimiz şudur. Şartlı ceza indirimidir. Eğer bu süre içerisinde suç işlerse indirim geri alınır. Geri alındığı için nitelikli çoğunluk aranmaz. Basit çoğunlukla geçer.
Şimdi önemli bir şey söylediniz. Bu durumda bu kanunlaşır.
Evet, toplantı yeter sayısı olsun, geçer. Ben de zaten geçer diye hazırladım bu teklifi. Tüm partilere sizin vasıtanızla çağrı yapayım. Hazırladığımız teklif çok mükemmel olmayabilir. Eğer eksik görüyorsanız gelin konuşalım, komisyonlarda düzeltelim. Kamuoyunun tatmin olacağı bir şekilde çıksın.
Cezalarda şartlı indirim öngören kanun teklifinin TBMM’ne gitmesiyle beraber gözler Alaattin Çakıcı’ya çevrildi. Siz bu soruya tepki gösteriyorsunuz çünkü kişilere özgü bir ceza indirimi değil bu. Ancak kamuoyu bu soruyu tartışacak. Biraz açıklık getirseniz.
“KANUN TEKLİFİMİZ ALAATTİN İÇİN VEYA KÜRŞAT, AHMET, MEHMET İÇİN DEĞİL”
Alaattin Çakıcı’nın son aşamada hukuksal durumunu tam olarak bilmiyorum. Sayın Çakıcı’nın işlemiş olduğu suç, kanun teklifimizin kapsamı içine alınan suçlardansa kendisi elbette ki faydalanacaktır. Kanun teklifimiz Alaattin için veya Kürşat, Ahmet, Mehmet için değil, kapsam içindeki suçlardan dolayı tutuklu vatandaşlarımız içindir. Kanunlar kişiye özel çıkarılmaz. Bu konunun magazinselleştirilmesi anlamsızdır.
Bir taraftan cezalarda şartlı indirim diyen ama bir taraftan da idam cezası isteyen bir partisiniz. İdam cezası isteğinizde ceza indirimi konusu gibi Meclis’e gelecek mi?
“İDAM KONUSUNDAKİ KARARLILIĞIMIZI HİÇBİR İÇ VE DIŞ ETKEN DEĞİŞTİREMEYECEK.”
Çocukların cinsel istismara maruz kalması, Türk milletini derin endişelere maruz bırakıyor ve öfkeye yöneltiyor. Ankara’da Eylül, Ağrı’da Leyla yavrularımızın toplumumuz üzerinde bıraktığı tarifsiz acıları unutmak mümkün mü? Bu zihniyetin değişmesi adına, hem eğitim anlamında hem de hukuksal alanlarda ciddi reformlar gerekiyor. Biz, idam konusunun arkasında sonuna kadar duracağımızı ve destekleyeceğimizi belirttik ve hala aynı noktadayız. Sayın Genel Başkanımızın idamla ilgili açıklamalarına ve kanun teklifimizde kapsam dışı bıraktığımız suçlara bakıldığında ortada tesadüfi bir durum bulunmamakta. Kapsam dışı suçlar MHP’nin kırmızıçizgileridir. MHP olarak, toplumsal ihtiyaçlar hakkında elzem gördüğümüz konuları sayımız ne olursa olsun Meclis’e taşımaktayız. Bu konuda da gerekli ortam oluştuğunda bizim gerekeni yapacağından kimsenin şüphesi olmasın.
Türkiye AB’yle yeniden masaya oturmaya hazırlanmışken idam cezası talebi AB müktesebatına çok uygun düşmeyecektir. Tavrınızı bu adım değiştirir mi?
“TÜRKİYE, AB’YE MUHTAÇ DEĞİLDİR.”
AB, FETÖ’ye ve PKK ya ilkesiz, vicdansız ve talihsiz bir yaklaşım içerisinde. AB, bu konulardaki tavır ve yaklaşımıyla Türkiye’nin samimiyetini ve realist duygularını yitirmesine sebep oldu. Türkiye, AB’ye muhtaç değildir. TC Devleti’nin egemenliği ve bölünmez bütünlüğü söz konusu olduğunda kendi işini kendisi görecek, kimseyle beklenti içerisine girmeyecektir. İdam konusundaki tavır ve kararlılığımızı hiçbir iç ve dış etken değiştiremeyecek.
Yerel seçimler öncesi türlü tartışmaların içerisine ‘Cumhur ittifakı olacak mı’ sorusu damgasını vurdu. Görüşmeler de başladı. Sn. Bahçeli'nin iki il için yani Adana ve Mersin için adaylarını açıklamasının tepkiye yol açtığı iddia edildi. Bu doğru mu?
“TEPKİ İDDİALARI ASILSIZ.”
Bu konuda fikir ve beyanlar olması doğal. Son sözü liderler söyleyecek. Görüşme gayet olumlu geçti. Bunun çerçevesi ve kuralları önümüzdeki günlerde netleşecek ve kamuoyuna açıklama yapılacak. Sayın Genel Başkanımız İstanbul için aday çıkarılmayacağını beyan ederken herhangi bir tepki olmuyor ve hatta destek dahi veriliyor, Mersin ve Adana için adaylarımızı açıkladığında neden tepki oluşsun? MHP Türkiye’nin en küçük beldesinden en büyük iline hitap eden bir siyasi parti. Ancak devletimizin bekası için uygun gördüğü yerlerde ya da uygun gördüğü şartlarda aday çıkarmayacağı iller de olacak. Bu olgun tutumdur. Tepkinin aksine oldukça kabul gördü ve uygun karşılandı. Tepki iddiaları asılsız.
İttifak size mi yoksa ittifak ortağınız AK Parti’ye mi yarar?
“CHP- İP VE GİZLİ ORTAKLARI OLAN HDP ELİNE GEÇMEMESİ DEVLETİMİZİN BEKASI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”
Cumhur ittifakı, hiçbir hesap ve pazarlık olmaksızın yalnızca devletimizin bekası için gerçekleşti. Büyükşehirler ve kayyım atanan belediyelerin, CHP- İP ve gizli ortakları olan HDP yani şer ittifakının eline geçmemesi devletimizin bekası için çok önemli. Bu doğrultuda önümüzdeki yerel seçimlerde şer ittifakının ülkemiz için oluşturacağı hezeyan ve tehlike göz önüne alındığında, bu ittifakının son derece önemli olduğunu belirtmek isterim. Kayyım atanan belediyelerin yapmış oldukları faaliyetler ortada. Doğu ve Güneydoğu’daki HDP’li belediyeler, kaynaklarını, araçlarını ve vasıtalarını terör eylemlerinde kullandılar ve onlarca şehit vermemize neden oldular. Bu sebeplerle, ittifakın kime yarayacağı konusunu ilkesel olarak önemsemiyoruz. Bizim için aslolan, tek vatan, tek bayrak, tek devlet, tek millet düsturu ile devletimizin ve milletimizin bekası.
Emeklilikte yaşa takılanlar konusunda ısrarcı olacak mısınız?
“SIRADA O YALI DUVARLARI VAR”
Şimdi bir vekilimiz teklifi hazırladı ve sundu. Ben o konuda her türlü elimden geleni yaparım. Çünkü orada bir haksızlık var. MHP bundan vazgeçmez, sonuna kadar takip edeceğiz. Ben Beykoz’da oturuyorum. Üsküdar’dan Beykoz’a giderken sadece Kuleli Askeri Lisesinin olduğu yerde boğazı görebiliyorum. Boğazın iki tarafı ki ben mülkiyet düşmanı değilim. Denizi görme özgürlüğümüz elimizden alınmış durumda derhal bir çözüm bulmamız lazım. O yalıların duvarları biraz daha aşağıya inebilir. Bundan sonra sanırım o konuda girişimim olabilir. Bu bana göre şehre karşı işlenmiş büyük bir suçtur. Benim denizi görme hakkım yalı duvarlarıyla sınırlandırılamaz.