'Erdoğan'ın dik duruşu darbeyi engelledi'

Yaptığı her diziyle reyting rekorları kıran ünlü yapımcı ve senarist Birol Güven, AKŞAM’a özel açıklamalarda bulundu: 15 Temmuz gecesi Erdoğan’ın dik duruşu ve liderliği ülkemizi korudu. Bu destanın sinema filmi olması gerekiyor.

Tuba KALÇIK

Bugüne kadar birçok başarılı projeye imza atınız. Bunlar arasında sizin için özel olan hangisi? 

‘Ayrılsak Da Beraberiz’ projesi benim ilk işimdi bu yüzden yeri ayrıdır. Bu projeden sonra ‘Çocuklar Duymasın’, ‘En Son Babalar Duyar’, ‘Seksensenler’ gibi dizi projeleri yaptım. Bunları da çok severek yaptım. Ama kariyerim açısından ‘Ayrılsak da Beraberiz’ kariyerimde önemli bir proje oldu. 

MÜTHİŞ KAHRAMANLIK

Seksenler dizisi 12 Eylül’ü ve sonrasında yaşananları etkili biçimde anlatığınız bir diziydi. Peki 15 Temmuz’u anlatan bir dizi veya sinema projesi de yapmayı düşünüyor musunuz? 

Seksenler’de 12 Eylül’ün sıradan insanların hayatını nasıl etkilediğini anlatmıştık. 15 Temmuz’un müthiş bir sinematografik değeri var, tıpkı 12 Eylül gibi. 15 Temmuz içinde müthiş kahramanlıklar barındıran bir geceydi. O gecede tankları durdurmaya çalışan, ülkesi için canını ortaya koyan insanların destansı hikayeleri var. Darbe kalkışmasını ilk duyduğumda yurtdışındaydım, çok kötü oldum. Erdoğan gibi dik duran bir liderimizin olması, halkımızın da tıpkı Cumhurbaşkanımız gibi dik durup, darbeye izin vermemesi bu kalkışmayı başarısız kıldı. Milletin tankların önüne geçerek demokrasisine sahip çıkması Türkiye tarihinde bir ilktir. Sinematografik açıdan çok değerli bu gece yaşananlar mutlaka sinema filmi olarak çekilmeli diye düşünüyorum. Yaşadıklarımız daha çok sıcak, aradan biraz daha zaman geçtikten sonar 15 Temmuz’da yaşanan acıları, kahramanlıkları anlatan filmler çekilecektir.

dizilere ilgiyi erdoğan artırdı 

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Binali Yıldırım sanat dünyasının önemli isimleriyle bir araya geldi. Siz de toplantıya katılanlardan biriydiniz. Nasıl geçti toplantı? 

Referandum dışında Türkiye’nin kültür politikalarının konuşulduğu bir toplantıydı. Sayın Bakanımız Nabi Avcı ve Başbakanımız ile çok güzel bir buluşma gerçekleştirdik. İkisi de çok esprili insanlar her şeyden önce. Sanatçıların sorunlarını dinlediler tek tek, notlar aldılar. Biz sanatçılar için bu çok önemli. Devletimizle sanatçıların iletişim içinde olmasını kültür politikalarımızın geliştirilmesi açıdan son derece önemli buluyorum. Televizyon ve Sinema Filmi Yapımcıları Meslek Birliği Başkanlığını da yapan biri olarak, özellikle son 5 yıldır dizilerimizin ihracatına son derece büyük bir devlet desteği olduğunu belitrmek isterim. Çok karizmatik, güçlü ve toplumları etkileme gücü yüksek bir liderimiz var. Cumhurbaşkanımızın yurtdışındaki popüleritesi, dünyada Türk dizilerine olan ilgiyi de artırdı.

Yerli ve milli diziler yapıyorum

İzleyicinin geçmişe göre artık çok daha bilinçli tercihler yaptığından bahsetmiştiniz. Siz seyirciyi yakalabilmek için nasıl bir yol izliyorsunuz? 

Gündelik hayatı anlatan diziler yapmaya çalışıyorum. Türk halkının rutin yaşamını yansıtıyorum. Yerli ve milli diziler yapıyorum. Aşk, entrika gibi yerellikten öte evrensel konuları anlatan diziler yoğunlukta. Bu tarz işlerin ihracat şansı da evrenselliği ölçüsünde artıyor. Biz yine de coğrafyamızı, bu toprakların hikayelerini anlatmaya devam edeceğiz.

MiLLETiMiZ DOĞRU KARARI VERECEKTiR

1 Kasım seçimlerinden sonra ‘alınabilecek en güzel sonuç alındı. AK Parti tek başına iktidar oldu. Zaten koalisyon kurulamazdı’ diye bir paylaşımda bulunmuştunuz. Koalisyonlara yönelik ne düşünüyorsunuz? 

1 Kasım’da çıkabilecek en güzel sonuç çıktı sandıktan. Milletimiz her zaman doğru kararı verir. 1 Kasım’da da çok doğru bir karar verdi. Referandumda da milletimiz ülkemiz için en doğru kararı verecektir. Referandumdan sonra Türkiye’nin çok daha güçleneceğini düşünüyorum. 

BATI ÖLÜMLERE SESSiZ KALDI

Suriye’deki savaşın 6. yılındayız. Geçtiğimiz günlerde İdlip bölgesinde Esad güçleri tarafından büyük bir katliam yapıldı. Siz bu tablo karşısında neler hissettiniz? 

Türkiye çok zorlu bir coğrafyada yer alıyor. Ülkemizi bu konjenktürden ayırıp değerlendirmek büyük bir haksızlık olur. Biz ne bir İsveç ne de Norveç gibi sorunsuz bir bölgede yaşıyoruz. Bölgenin içinde bulunduğu savaş ortamı da ister istemez bizi de etkiliyor. Suriye’de 6 yıldır başta çocuk olmak üzere kaç yüz bin insan öldü. Aylan bebeğin cansız bedeni hala hafızalarımızda. Batı bu zamana kadar yaşanan ölümlere tepki göstermedi, sessiz kaldı. İdlip’te yaşanan bu katliama Batı’nın bu denli tepki göstermesi ise dürüst bir tavır değil. Tüm ölümlere sert biçimde karşı çıkmalıydı sadece İdlip’teki katliama değil. 

Bizi anlatan proje ihraç etmeliyiz

Televizyonlarda yıllarca Batı dizileri üzerinden kültür emperyalizmi yapıldı. Ben günümüzde televizyonlarda Diriliş Ertuğrul, Seksenler gibi bize ait hikayelerin çoğalmasıyla bunun kırıldığını düşünüyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? 

Türk dizileri şu anda 142 ülkeye ihraç ediliyor. Bu da bizim kültürümüzün etkileme gücünü artıran bir faktör. Bizim de yaşam biçimimizi dizilerimizi ihraç ettiğimiz ülkelere yaymamız gerekiyor. Bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Bizi anlatan projeleri daha çok ihraç ederek dizilerimizi ülkemizin tanıtımında etkin bir enstrüman olarak kullanmalıyız.  

Starla çalışmama mecburiyet oldu

Dizilerinizde sektörde star olarak anılan oyunculara çok yer veren bir yapımcı değilsiniz. 

Bu bilinçli bir tercih mi? 

Bütçesi düşük projeler yaptığım için star olarak anılan isimlere dizilerimde çok yer veremedim bugüne kadar. Starla çalışmamak tercih ettiğim bir durum değil, mecburiyetten oldu. Starsız dizi olmaz. Ya starla çalışırsınız ya da kendi starınızı ortaya çıkarırsınız. Örneğin, ‘Çocuklar Duymasın’ ilk başladığında ne Tamer ne de Pınar star değildi. Ama dizi bu isimleri starlaştırdı. 

Oyuncu olarak sahnede olacağım

Tiyatroda da etkin biçimde yer alıyorsunuz. Son olarak senaristliğini sizin yaptığınız ‘Binde Bir Gece Diyalogları’ oyununuz tiyatroseverle buluştu. Yakın zamanda yeni bir oyun çalışmanız var mı? 

Var. Yazın üzerine çalışacağım ve ekim ayında Mandıra Filozofu’nu Sadri Alışık Tiyatrosu’nda sahnelemeyi düşünüyoruz. 

Amaç Türkiye'yi yalnızlaştırmak

Batı birçok konuda böyle davranmıyor mu zaten? Bu tavrı başta 15 Temmuz olmak üzere bir çok olayda gördük… 

Türkiye bu coğrafyada yalnızlaştırılmaya çalışılıyor. Batı’nın bu konuda bir makro planı olduğunu düşünüyorum. Bizi yalnızlaştırmak için bilinçli bir politika yürütüyor. Tüm bu zorlukları atlatacak kadar güçlü ve özel bir ülkeyiz. 

Senaristliğe başlamam tevafuk

Öğretmenlikten senarist ve yapımcılığına uzanan bir kariyer hikayeniz var. Bu geçiş nasıl oldu?

Öğretmenlikten televizyona geçiş yapmadan önce bir süre de turizmde çalıştım. Rehberlikten sonra yazmaya başladım aslında. Televizyon sektöründe tanıdığım yoktu. Senaristliğe başlamamı tevafuk olarak görüyorum. Radyocu olmak için iş başvurusu yapmıştım. Orada Yavuz Turgul’la tanıştım ve onun yönlendirmesiyle senarist olarak Gani Müjde’nin yanında çalışmaya başladım ve böylece sektöre girmiş oldum. 

Yapımcılık yazmama zarar veriyor

Sizce senaristlik mi yoksa yapımcılık mı? 

Kesinlikle senaristlik. Benim için senaristlik hep daha önde. Hatta yapımcılığımın senaristliğime zarar verdiğini düşünüyorum. Koşullardan dolayı yapımcılığa yöneldim. Ama ben yapımcılık yapmasaydım çok daha iyi bir senarist olurdum. Artık yavaş yavaş yapımcılığı bırakıp tamamen senaristliğe yönelmek istiyorum. Yakın zamanda böyle bir karar da aldım.

DiZiLERDE DÜNYA REKORU KIRIYORUZ 

Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde bir çok izlenen dizinin senaristi dizi sürelerinin uzunluğundan dolayı isyan etti. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? 

İsyan etmek de son derece haklı buluyorum. Averaj sinema filmleri bile artık dizilerin yanında kısa film gibi kalıyor. Her akşam Türk aileleri bu anlamda bir dünya rekoru kırıyor. Akşam 8’den 

gece 1’e kadar sürüyor Türk dizileri. Dizi süreleri 200 dakikaya kadar çıkıyor çoğu zaman. Dünyada bu kadar uzun dizi izleyen bir ülke yok bizden başka. Ama bu durum sürdürülemez. Seyircimiz yakın zamanda diziler konusunda belli bir doyuma ulaşacaktır diye düşünüyorum. Dizilerimizin kalitesini kaybetmemesi için mutlaka bu sürelerin kısalması gerekiyor.   

DÜNYADA iLK OLACAK PROJE YOLDA 

Yeni bir televizyon projeniz var mı peki? 

Evet, bu aralar yeni bir proje üzerinde çalışıyoruz. 2030-2040 yılları arasındaki Türk insanının gündelik yaşamını anlatan bir dizi yapmayı düşünüyoruz. Tasarlanmış yakın gelecek dizisi olacak. İstanbul’da geçecek hikayemiz. Kanal İstanbul’un kenarında bir evde yaşayan insanların yaşamlarını anlatmak istiyoruz. Bu proje için Fütüristler Derneği ile birlikte çalışıyoruz. 2030 yılında bizim nasıl bir teknolojiyle yaşayacağımız şimdiden belli. Teknoloji üreten ülkeler bunun planlamasını şimdiden yapmış durumda. Biz de izleyiciye yaşayacağımız bu dönüşümü anlatmak istiyoruz. Sadece Türkiye’de değil dünya da ilk olacak yakın geleceğimizi anlatan bu proje. Tiyatroda da etkin biçimde yer alıyorsunuz.

BATI ÖLÜMLERE SESSiZ KALDI

Suriye’deki savaşın 6. yılındayız. Geçtiğimiz günlerde İdlip bölgesinde Esad güçleri tarafından büyük bir katliam yapıldı. Siz bu tablo karşısında neler hissettiniz? 

Türkiye çok zorlu bir coğrafyada yer alıyor. Ülkemizi bu konjenktürden ayırıp değerlendirmek büyük bir haksızlık olur. Biz ne bir İsveç ne de Norveç gibi sorunsuz bir bölgede yaşıyoruz. Bölgenin içinde bulunduğu savaş ortamı da ister istemez bizi de etkiliyor. Suriye’de 6 yıldır başta çocuk olmak üzere kaç yüz bin insan öldü. Aylan bebeğin cansız bedeni hala hafızalarımızda. Batı bu zamana kadar yaşanan ölümlere tepki göstermedi, sessiz kaldı. İdlip’te yaşanan bu katliama Batı’nın bu denli tepki göstermesi ise dürüst bir tavır değil. Tüm ölümlere sert biçimde karşı çıkmalıydı sadece İdlip’teki katliama değil.