1
PINAR IŞIK ARDOR
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistem değişikliği için seçmen sandığa gitmeye hazırlanırken partilerde kampanya süreçlerine başladı. 25 Şubat’ta Ankara’da referandum startını güçlü bir şekilde veren Ak Parti hızla çalışmalarına devam ediyor. Süreci AK Parti Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz AKŞAM Gazetesi’nden Pınar Işık Ardor’a anlattı. Yılmaz Kürt seçmenlerin yenilikten yana olduğunun altını çizdi ve Kürtlerin ve Zazaların mevcut sistemin bekçiliğini yapacaklarına ihtimal vermiyorum dedi. Evet’ler önde gidiyor diyen Yılmaz karalama kampanyası yapanlara karşı yeni sistemin getireceklerini iyi anlatmamız lazım ifadesini kullandı
-AK Parti’nin Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak şimdi sizin işiniz başladı. Çetin geçecek bir referandum sürecinden bahsediliyor.Startı verdiniz 1 hafta oldu. Bu süreçte etkiler ve tepkiler nasıl?
25’inde Arena’da güzel bir başlangıç yapıldı gerçekten. Halk oylaması çalışmalarımız zaten başlamış durumdaydı. Özellikle teşkilatlarımızın hazırlık çalışmaları bu süreçte çok yoğun bir şekilde devam etti teşkilatlara eğitimler verildi seminerler yapıldı. Kitapçıklar hazırlandı broşürler hazırlandı. Bir taraftan da malum kampanyaların renkli tarafları var. Şarkılar, filmler, klipler, görseller hazırlanmış oldu. Bütün bunlar 25’inde tanıtıldı. 81 ilden çok yoğun bir katılım oldu. Çok coşkulu bir şekilde geçti tanıtımımız. Genç katılımı oldukça yoğundu. Medya büyük ilgi gösterdi. 500 civarında medya mensubu takip etti. Dış temsilciliklerin, büyük elçiliklerin yoğun katılımı oldu.
-O halde kampanya başlangıcınız beğenildi
Bir giriş filmi hazırlanmıştı o beğenildi. Üç tane Türkçe bir tane de Kürtçe şarkı hazırlandı. Bu şarkılardan ikisine de klip çekildi. Özellikle bir çocuğumuzun olduğu bir klip var. Bütün bu işleri aslında çocuklarımız için yaptığımızı ifade eden. İşte o çok beğenildi
-Siz çocuk kullandınız CHP’de bir kız çocuğu figürü kullanıyor kampanyasında
O zaman bizi taklit ediyorlar demektir. 25’inde Başbakanımız bir çocukla birlikte sahneye çıktı inerken de torunuyla birlikte indi. Aslında buradaki mesaj çok açık. Bu işi biz çocuklarımız için yapıyoruz. Gelecek nesiller için yapıyoruz. Bu ana fikri çok güzel sembolize etmiş oldu bu. Bu arada şunu da sizler kanalıyla duyurmuş olayım. kararimizevet.com diye bir sitemiz var. İsteyen oraya bakabilir ve bütün bu detayları görebilir, değerlendirme yapabilir
-Sürpriz olacak mı kampanyanızda kamuoyunu şaşırtan bir şey?
Kampanyalarda aşama aşama değişik sloganlar üzerinde durulur. Farklı şarkılar tanıtımlar olur. Kampanyaların her zaman birazcık sürpriz boyutu vardır hani bu renkli tarafları itibarı ile söylüyorum. Ama genel itibarı ile baktığınız zamanda aslında aşağı yukarı netleşmiş durumda.
-Çok kısa zaman kaldı desek
“ANTİ PROPAGANDA YAPIYORLAR”
Geçmiş kampanyalarla mukayese edersek gayet yeterli bir zaman. Belli hazırlıklar da yapılmış durumda. Bizim kampanyamızda iki temel yöntemimiz olacak. Birincisi ve en önemlisi halkımızı paketin içeriği konusunda bilgilendirmek. Çünkü büyük bir bilgi kirliliği var maalesef. Anti propaganda, dezenformasyon çabaları var. Dolayısıyla bizim birinci önceliğimiz kampanya da sağlıklı bilgilendirme. Sağlıklı bilgi olmadan doğru tercih yapılamaz. Dikkat ederseniz Arena’daki konuşmasında da Başbakanımız içeriye girdi tek tek maddeleri anlattı. Niçin bunu yaptı çünkü bir bilgi kirliliği var. Gerçeğin ne olduğunu bizim çok iyi anlatmamız lazım. İkinci önceliğimiz ise ikna etmek. Yani tereddüdü olan varsa, zihninde soruları olan varsa hızlı bir şekilde selam verip geçme yönteminin doğru olmadığını düşünüyoruz. Yüz yüze iletişim, sohbetler ve sorulu cevaplı konuşmaların çok çok önemli olduğunu düşünüyorum.
- Başbakan 47 ili ziyaret edecek, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 5 ilde ortak miting düzenleyecek. Ankara, İstanbul, Çanakkale, Diyarbakır ve Kayseri. Neden 5 il?
Henüz taslak çalışmalar yapılıyor. Yol haritaları hazırlanıyor . Daha büyük iller bunlar malum ve milli günlere denk gelen programlar da olabiliyor buna benzer kriterler var tek kriter yok yani.
-Tek adam rejimi kurulacak, rejim değişecek, diktatörlük gelecek gibi muhalefetin kullandığı söylemlerle mücadele etmek zor değil mi?
“KARALAMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Bunlar ağır ve gerçekle ilgisi olmayan argümanlar. Dolayısıyla biz paketin içeriğini anlattıkça halkımız bu yapılanların doğru olmadığını kendiliğinden algılayacak zaten. Yani doğrudan paketin içeriğini vatandaşımıza düzgün bir şekilde aktardığımız zaman az önce bahsettiğiminiz bu muhalefetin yapmaya çalıştığı karalamaların hiç birinin doğru olmadığını anlayacak. Örneğin bakın yasama neredeyse ortadan kalktı gibi bir argüman yapıyorlar. Halbuki yasama olduğu yerde duruyor daha da güçlendirilmiş vaziyette.
Artık hükümet kanun tasarısı teklifi dahi gönderemeyecek. Bir tek istisnası var bunun bütçe kanunu. Onun dışında kanun yapma tekeli tamamen meclisimize veriliyor.
Vatandaşımızın önüne iki sandık gidecek. Halk birinde hükümeti belirleyecek diğerinde meclisi seçecek. Hükümet icraat yapacak, proje yapacak, faaliyet yapacak.Meclis kanun yapacak. Bu ayrımlar net bir şekilde ortaya konmuş durumda.
-Yargı konusu da önemli sanırım
Yine meclisimizi güçlendiren çok önemli bir adım artık yargıda HSYK’nın çoğunluğunu meclis seçecek. Cumhurbaşkanı şu anda 4 kişi seçebiliyor yeni sistemde de yine 4 kişi seçmiş oluyor. AYM’de ise değişen bir şey yok. AYM’de şu an 17 üye var bu 15’e düşüyor. Düşme sebebi de biliyorsunuz; askeri yargı ile sivil yargı birleştirilecek. Yargıda birlik sağlanacak. AYM ile ilgili en küçük bir değişiklik yok. Eskiden nasıl belirleniyorsa o şekilde belirleniyor. Herkesin mutabık olduğu bir şeyi yapıyoruz askeri yargıyı kaldırıyoruz. Bir diğer önemli konu yargı ile ilgili şu anda Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı iş ve işlemler yargı denetimine tabi değil. Ama yeni sistemde bütün iş ve işlemleri yargı denetimine açılıyor..Cumhurbaşkanının yeni sistemde yüzde 66 ile yüce divana gönderilme imkanı var. Dolayısıyla geçmişe göre meclisin de yargının da denetim yetkileri artırılıyor.
-Eleştiri tam bu noktada geliyor. Yeni sistemde partili Cumhurbaşkanı vekilleri de seçiyor ve yasama ve yürütme aynı görüşte birleşebilir
Aynı eleştiri bugünkü başbakanlar için de yapılabilir yani bugünkü başbakanlar da daha fazla bu konuda etkili durumdalar. Cumhurbaşkanlığında yeni sisteme göre ilk turda yüzde 50’yi aşamazsa ikinci tura gidilecek. Yani cumhurbaşkanını partisi her zaman mecliste çoğunluk olur diye bir kuraldan bahsedemeyiz. Bu olabilir de olmayabilir de seçmenin tercihine göre onu da şimdiden hiç birimiz bilemeyiz. Mevcut dengeleri dikkate alıp statik analiz yapıyor bir çok insan. Halbuki siyaset dinamik analiz gerektirir. 2019’a kim öle kim kala diye bir söz var ya; nasıl bir Türkiye nasıl bir dünya olacak. Seçmen tercihleri nasıl şekillenecek? Onu şimdiden hiç kimsenin kestirmesi mümkün değil. Her seçim kendi şartları içinde bazı dengeler üretir. Kaldı ki bu aday belirleme işleri de bence çok uzaktan biraz yüzeysel analiz ediliyor.
- Burası önemli nasıl belirleniyor vekiller?
“DEMOKRASİNİN ÖZÜ VATANDAŞ KONTROLÜDÜR”
Mesela AK Parti’yi ben size anlatabilirim. AK Parti aday belirlenmesini hiçbir zaman tek kişiyle yapmaz. Bizim yöntemlerimiz vardır. Alt komisyonlar olur, üst komisyonlar olur, temayül yoklamaları yapılır. Seçmenin nabzı tutulur. Bir parti bunları yapmadan bir kişi oturur aday ismi yazarsa başarılı olamaz zaten. Bu tür eleştiri yapanlar aslında demokrasinin özünü kaçırıyorlar. Demokrasinin özü vatandaşın kontrolüdür. Vatandaş bu tür şeylere zaten müsaade etmez. Bunu yapanları da sandıkta gerekli cevabı verir. Dolayısıyla demokrasinin tabiatı gereği liderler ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar halkın taleplerini dikkate alarak bu işleri yapmak durumundalar
Avusturya Dışişleri Bakanı Kurz facebook hesabından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkelerinde referandum mitingi düzenlemesinin 'istenmediğini' söyledi. Ankara ise bu açıklamasını hoş karşılamadıklarını açıkladı. Uluslararası Diplomatlar Birliği Başkanı ve Almanya’nın en deneyimli diplomatlarından Günther Meinel ise Akşam gazetesine çok çarpıcı bir açıklama yaptı. Erdoğan’ın Almanya’da miting yapmasını engelleyemeyecekler ama katılımın çok olmasını önlemeye çalışacaklar dedi. Ve son olarak Bakan Bekir Bozdağ’a yapılan engelleme. Nedir bu durum?
“BU TAVIRLARI DEMOKRASİYLE BAĞDAŞMIYOR”
Bunlar hoş hadiseler değil. Biliyorsunuz bu seçimde yurtiçi seçmenimiz de yurtdışı seçmenimizde var bizim. Oradaki seçmenlerimizin de bu temel vatandaşlık hakkını kullanması gerekir. Bu konuda da bütün demokratik ülkelerin yardımcı olması lazım bu sürece. Bizim Avrupa’daki ülkelerden beklediğimiz kendi ülkelerinde yaşayan ve Türkiye vatandaşı olan insanların demokratik hakkını kullanmalarına yardımcı olmalarıdır. Bunu engelleyici, bunu zorlaştırıcı bir tavra girmeleri demokrasiyle bağdaşmaz. Hiç kimse Avrupa’da kimseyi zorlayarak bir şey yapmıyor
Bunu bir Erdoğan fobisi olarak mı okuyalım? Lider korkuları mı var yoksa bu İslamafobi mi?
“BU HASTALIKTAN KURTULMALARI LAZIM”
Birbirinden ayırmak çok kolay değil bunları. Dünyayı burada analiz etmek lazım Avrupa’yı değil. Küresel krizden sonra dünyada birçok ülke doğru ekonomik politikalar izleyemedi. Sorunlarını aşamadılar borçlu hale geldi ülkeler. Doğru etkili politikalar uygulamayan politikacılar popülizme doğru kaymaya başladılar ve bu popülizm içinde de yabancı düşmanlığı, islamofobi ve Türkiye gibi ülkelere saldırılar yer almaya başladı. Bu aslında gerçek çözümler yerine halkın duyguları üzerinden siyaset yapma tarzının sonuçları. İnşallah bu hastalıktan bir an önce kurtulurlar. Avrupa’da maalesef bir süredir Türkiye’ye karşı çok ciddi bir algı operasyonu yapılıyor. Avrupalıların dönüp kendi iç tartışmalarını Türkiye üzerinden yürütmeleri Türkiye’yi kendi iç siyasetlerine bir malzeme olarak kullanmaları Avrupa adına da Türkiye Avrupa ilişkileri adına da tasvip ettiğimiz bir durum değil.
-Yurt dışı oyları ne kadar önemli sonuçlara etkisi büyük olur mu?
Önemli bir seçmen. Şu anda 58 milyon civarında seçmenimiz var toplamda bunun yaklaşık 3 milyonu yurt dışı. Buda büyük bir potansiyel demek
-Kürt seçmen çok önemli MHP ile yol almanız Kürt seçmeni rahatsız ediyor mu?
“KÜRT VATANDAŞLARIMIZ MEVCUT SİSTEME BEKÇİLİK YAPMAZ”
MHP ile biz iki ayrı partiyiz tek bir parti değiliz. Her konuda aynı düşünseydik iki parti olmazdık zaten. İki ayrı partiyiz ama bir konuda aynı düşünüyoruz . Yeni önerilen anayasa değişikliği konusunda bir ortaklığımız var . Bu da Türkiye’nin uzun yıllardır bir beklentisiydi aslında 15 Temmuz sonrasında da bütün toplumsal kesimlerin bir beklentisine dönüştü. Bu mevcut sistemin en fazla sıkıntısını çeken vatandaşlarımızdan bir grubu da Doğu’da Güneydoğu’da yaşayan vatandaşlarımız. Kürt vatandaşlarımız Zaza vatandaşlarımız. Ben Kürtlerin, Zazaların mevcut sistemin bekçiliğini yapacaklarına hiçbir ihtimal vermiyorum. Birileri onlara böyle bir rol yüklemeye çalışıyorsa da bunu başarısız kalacağına inanıyorum çünkü Kürt vatandaşlarımız değişimden yenilikten yana olmuşlardır. Mevcut sistemden en fazla sıkıntı çeken gruplar içinde olmuşlardır. Dolayısıyla ben yeni teklife de önemli bir bölümünün evet diyeceğine inanıyorum.
- Barzani’nin Türkiye ziyaretini Chp’li kesimler muhafazakar Kürt seçmene dönük bir strateji olarak okudu. Öte yandan da IKBY bayrağı da iç siyasetin tartışılan bir maddesine dönüştü. Ne dersiniz bu gelişmelere?
“STANDART, DİPLOMATİK BİR UYGULAMA”
Bunlar siyasi polemikler. Türkiye’ye bu süreçte birçok insan gelecektir. Seçmenin ben bunlardan etkilenerek karar vereceğin düşünmüyorum. Sayın Barzani’de bizim uzun zamandır ilişki içinde olduğumuz Türkiye’ye gelip giden bir siyasi kişilik. Bu çok istisnai bir durum değil. İlk defa gelinmiş bir durum da değil. Çok önemli işbirliklerimiz var. Hem ekonomik anlamda hem ticari anlamda hem de siyasi konularda. Malum işte Başika’da biliyorsunuz askerimiz var orada yaptığımız güvenlik anlamında işbirliklerimiz var. Dolayısıyla bunları böyle sadece bir halk oylaması gündemi ile ilişkilendirmek yersiz bir yaklaşım. Bu tür yorumlar yapanlar kendi argümanlarına güvenmiyorlar diye düşünüyorum .Kendi argümanlarına güvenmeyince evet diyenleri gölgelemeye dönük bir takım siyasi polemikler yapmaya çalışıyorlar onun ötesinde bir anlam yükleyemiyorum. Bayrak konusunu da Sayın Başbakanımız izah etti biliyorsunuz. Standart, diplomatik bir uygulama. Orada da bir olağanüstü, bir istisna veya yeni bir uygulama söz konusu değil.
Ak Parti ile Mhp ayrı kampanyalar yürütme kararı almışlardı ancak önümüzde ki süreçte ortak miting yada benzeri bir kampanya olabilir mi? Bu değişiklilik neden?
Fikir değişikliği söz konusu değil. Biz iki ayrı kampanya yapmaya devam ediyoruz ama iki ayrı kampanya yapılıyor olması ortak bir faaliyet yapmaya da engel değil. Henüz netleşmiş bir şey yok olduğu zaman paylaşılır ama bu mümkün. Ortak bir faaliyet yerelde de olabilir merkezde de olabilir çünkü bir amaç birliği var. Ak Parti ve Mhp bu süreci destekliyor. Ve burada bir amaç birliği söz konusu dolayısıyla bunun getirdiği bir etkileşim mutlaka olacaktır.
-Referandum sürecinde yol arkadaşınız MHP’nin kampanyalarında şu olsa yada olmasa dediğiniz bir oluşum var mı?
Biz tarz olarak hiçbir zaman bir partiye akıl verecek durumda değiliz. Biz kendi işimize bakarız. AK Parti kurumsal yapısı güçlü bir parti kampanya yapmaya alışık bir parti. On milyon üyesi olan bir parti biz yeterince kendi işlerimizle meşgulüz doğrusu. Herkesin kendi kampanyası, üslubu vardır kendi kurumsal gelenekleri vardır. Buna saygı duymak durumundayız. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var diye sözümüz de var dolayısıyla partilere bu konuda bir tavsiyemiz olamaz.
-Rakibiniz Chp’nin kampanyası için ne düşünüyorsunuz?
“Ak parti ihracat, Chp ithalat yapıyor”
CHP’yle ilgili sadece şunu söyleyebilirim. Şili’yi örnek almaya çalışıyorlarmış duyduğum kadarı ile. Bu konuda da artık taklit etmesinler özgün bir şeyler geliştirsinler. Bakın bizim kampanya ekibimiz yurt dışına gidip kampanya yapmaya başladılar. Yani kampanya tecrübesini ihraç eden bir konuma geldi Türkiye. Ama duyuyorum ki ben CHP bu konuda da ithalata yöneliyor. Gidip dışarıdan bir takım yöntemler almaya çalışıyorlar halbuki her ülkenin koşulları kendine özgüdür. Bir başka ülkede başarılı olmuş bir şey sizde başarılı olmayabilir. Çünkü şartlar çok farklı. Şili’de diyelim çok farklı bir ortamda yapılmış bir işi siz Türkiye’ye taşıdığınızda çok sakil kalabilir bu konuda sadece eleştirimi söylemiş olayım.
-MHP’li Yusuf Halaçoğlu savaş var bahanesi ile referandum iptal edilebilir ifadesini kullandı. Ne dersiniz bu konuda?
“RASYONEL OLARAK İZAH ETMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Allah korusun ama hayallere de bir sınır yok tabi. Herkes her türlü hayali kurabilir her türlü iddiada bulunabilir. On yılda her yıl neredeyse seçim yaşadık ve Türkiye bunları hiçbir problem olmadan yaşıyor. Çok uç bir takım duygular üzerinden halkı korkutmaya çalışmayı ben doğru bulmuyorum. Biz paketimizin içeriğine güveniyoruz halkımızın güçlü bir destek vereceğine yürekten inanıyoruz ve bu yönde de kampanyamızı sürdüreceğiz. Tam aksine bu halkın önüne bu paket gitsin diye yıllardır ne gayretler sarf ettik biz. Bu bu sisteme bu kadar inanmış olan bir partinin böyle bir şey isteyeceğini düşünmeyi ben rasyonel olarak izah edemiyorum doğrusu.
Dikkat çekici bir durum var. Referandum sürecinde terör örgütlerinin kanlı eylemlerindeki azalma. Bu onların ortak aldığı bir kararla yaptıkları bir strateji mi yoksa Türkiye’nin terörle mücadelesinde aldığı yol mu?
Ben terör örgütlerinin iç odaklarını bilemem. Son dönemlerde terörle mücadeleye çok yoğunlaşmış durumdayız. Çok etkili bir mücadele yürütülüyor. Dolayısıyla terörle mücadelede geldiğimiz belli bir aşama var diğer taraftan mevsim şartları da var. Genelde kış dönemlerinde terörde mevsimsel olarak bir etkilenme söz konusu olabiliyor. Bu arada terör örgütlerinin de bu hayır çıksın diye bir gayret içinde olduklarını da düşünüyorum. Bu yönde de kendilerince bir strateji geliştiriyor olabilirler. Şunu biliyoruz gerek FETÖ gerek PKK çok açık bir şekilde hayır kampanyası yapıyorlar. Evet çıkması halinde kendileri açısından çok daha olumsuz bir ortam oluşacağının farkındalar. Dolayısıyla terör örgütleri bu konuda pozisyonlarını çok açık bir şekilde ortaya koymuş durumdalar o sebeple stratejik de hareket edebilirler.
-Evet çıkarsa daha zor durumda olacaklarını biliyorlar dediniz ne olacak?
Şu olacak. Bu ekonomi içinde geçerli. Yeni sistemle birlikte iki önemli faktör var bence. Birincisi güven ve istikrar. Bunları kalıcı hale getirmek önemli. Bunu yaptığınız zaman hem ekonomi hem de güvenlik politikaları olumlu etkilenecektir. İkincisi bürokrasinin daha hızlı ve etkin işleyişi. Kurumsal yenilikleri, kurumsal adaptasyonları çok daha hızlı bir şekilde gerçekleştirme imkanı var. Yeni sistemle birlikte idari alanda çok başlılık giderileceği için çok daha hızlı bir karar alma imkanı doğacaktır.
-Referandumda evet çıkması kadar ne kadar evet çıkarsa o kadar önemli deniliyor. Yüzde 51 olması ile yüzde 60 olmasının farkı nedir?
Hukuken bir farkı yok ama siyasi olarak elbette var. Hukuken elli artı bir oy biliyorsunuz karar için yeterli. Ama tabiki ne kadar çok olursa siyasi açıdan o kadar güçlü bir pozisyon ortaya koymuş olursunuz.
-Elinize gelen anket var mı? Son durum ne?
Anketlere bu aşamada girmiyoruz ama evetin önde olduğunu biliyoruz. Güçlü bir şekilde halkımızın evet diyeceğine inanıyoruz. Rehavete kapılmadan biz çalışmaya devam ediyoruz.
- Referandumda "evet" sonucunun çıkması halinde bazı maddeler 2019 yılında yürürlüğe girecek. Bu gecikme bir kaos çıkartır mı?
Bir geçiş süreci olacak. Birincisi 16 Nisan’da. Bu iş biter bitmez yürürlüğe girecek maddeler var. Cumhurbaşkanlığı, HSYK’nın yapısı, sivil- asker mahkemelerin birleşmesi bunlar hemen yürürlüğe girecek. Adaylık şartları ile ilgili hususlar adaylık sürecinde yürürlüğe girecek . Diğer maddelerse cumhurbaşkanı seçildiği zaman yürürlüğe girmiş olacak. Bu süreçte geçiş düzenlemeleri yapılacak Kaldı ki şu andaki Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız gayet uyumlu. Aynı zihniyetten, aynı gelenekten gelen insanlar dolayısıyla en küçük bir kaos yaşanmadan bu geçiş süreci de tamamlanmış olacak.